25 Şubat 2023 Cumartesi

Deprem Felaketinin gerçek nedenleri ve çözüm yolları

 

DEPREM FELAKETİ,

ATATÜRKÇÜ KENT POLİTİKASI

ve AFETSİZ KENTLER MODELI

Doç.Dr.Çetin Göksu

Kent Planlama ve Güneşkentler uzm.

Konu: Deprem felaketler, Küresel Isınma ve "Afete Dayanıklı Kentler Modeli"

Doğu Anadolu Fay Hattı nerelerden geçiyor? AFAD Türkiye ...

Güneydoğuda 10 ilde meydana gelen büyük deprem felaketi, Türk Kentleşme Politikasının,  "IFLAS" ettiğini gösteriyor. Türkiye’de yapılan kentlerin, yanlış olduğunu kanıtlıyor. Yanlış politikaları ve yanlış planlama tekniklerine dayanarak yapılan kentler olduğunu gösteriyor.

DEPREMİN YARATTIĞI YIKIM ve NEDENLERİ

Şüphesiz ki bu büyük felaketin nedeni, depremden daha çok yanlış kentleşme politikasından, yanlış planlama yaklaşımlarından,   yanlış inşaat sistemlerinden kaynaklanıyor.

Bu korkunç ve korkunç olduğu kadar anlamsız kent modelinden derhal vazgeçilmelidir. Aksi takdirde, Türkiyeyi daha büyük felaketler, daha büyük yıkımlar bekliyor.

Diğer taratan, Kahraman Maraş Merkezli Güney Doğu bölgesi depreminin bölgede yarattığı felaketin sonuçları söyle özetlenebilir;

  1. Deprem Bölgede çok büyük bir “İnsanlık Dramı” yaratmıştır.
  2. Onbinlerce ölüme, yüzbinlerce yaralanmaya neden olmuştur.
  3. Bölge Ekonomisi büyük ölçüde çökmüştür.
  4. Milyonlarca insan için, barınma, beslenme, hayatta kalabilme sorunları yaratmıştır.
  5. Büyük bir iç göç hareketi başlatmıştır.
  6. Deprem felaketi, büyük bir sosyal çöküşe, toplumsal bir depresyona neden olmuştur.
  7. Deprem bir anlamda kentleri tuzla buz etmiş, ortaya çıkan kargaşa, ilerde onarılması güç toplumsal, kültürel, ekonomik ve psikolojik sorunlar yaratmıştır.

FELAKETİN NEDENLERİ

TOPLUMSAL DUYARSIZLIK.

Felaketin nedenlerinin başında, toplumsal duyarsızlık gelmektedir. Bazı dinci kesimler maalesef, doğal felaketleri Allahı takdiri olduğuna inanıyor.  Bu akil dışı yaklaşımı Türkiye'nin geleceği açısından son derece tehlikeli olabilir. Çünkü ölümlerin sebebi, doğal felaketler değil, insan eliyle yapılmış kentlerdir, binalardır. Halkımıza önemli bir görev düşüyor, seçimlerde, hurafelere inananlara degil, ehliyetli insanlara,  sağlıklı kentleri kurabilecek, partilere ve adaylara oy versinler. Çünkü her yanlış oy onlara bir felaket olarak dönebilir.

YANLIŞ PLANLAMA YÖNTEMİ

Deprem sonuçları mevcut imar planlama yaklaşımının yanlış olduğunu gösteriyor. Nitekim mevcut imar yasasına göre kurulan kentlerin, son yıllarda imar planları Kentlerde meydana gelen  doğal felaketleri önleyecek bir yaklaşım olmadığı, çok kesin biçimde ortaya çıkmıştır. Bir planlama modeli, imar yasası, çağdaş ve sağlıklı yeni bir kent yasası ile derhal değiştirilmelidir.

KENTSEL RANTLARA, SPEKÜLASYONLARA,

SOYGUNLARLARA SON VERİLMELİDİR.

Mevcut imar mevzuatı, kentlerde adeta bir soygun düzeni yaratmıştır. Rüşvet Yandaş kayırma, imara uygun olmayan alanlara imar verilmesi,  İhalelerde meydana gelen yolsuzluklar, inşaatlarda yapılan yanlışlar ve eksik kullanımlar, denetimsizlik, sağlıksız dayanıksız, kentlerin ortaya çıkarmıştır. Kentlerde meydana gelen bu soygun düzeni, aslında vahşi kapitalizmin bir sonucudur. Kesinlikle değiştirilmeli, Rüşvetler, yolsuzluklar, Yandaş kayırma dönemine son verilmelidir. Sağlıklı yapılaşmanın önü açılmalıdır.

YANLIŞ KENTLEŞME POLİTİKASI DEĞİŞMELİDİR.

Bugün Turkiyede yanlış "Kentleşme Politikası" uygulanmaktadır, Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk’ün önderliğinde başlatılan "Dengeli Kalkınma Modeli" terkedilmiş, bunun yerine, plansız programsız, "Köyden Kente Göç" hareketi başlatılmıştır. Vahşi kapitalist sistemin ve uluslararası kartellerin beklentileri doğrultusunda teşvik edilen gelişigüzel göçler, Türkiye'nin beşeri coğrafyasını  allak bullak etmiş, aşırı büyüyen, içinde her türlü toplumsal sorunların kaynaklandığı kentler dönemini başlatmıştır. Diyebiliriz ki Türkiyenin bütün sorunları, aşırı büyüyen bu kentlerde meydana gelmiştir. İşsizlik, açlık, uyumsuzluk, terörizm, kavga, kargaşa, tecavüzler, sahtekarlık vb sorunların temelinde kentlerin,  bu aşırı ve hızlı büyümesinden kaynaklanıyor. Diğer taraftan kentler, dış odaklı finans sistemlerine bağımlı hale gelmiş, kentlerin yaşam kaynakları, yabancı güçlerin eline geçmiştir.

KENTLERİ BEKLEYEN TEHLİKELER

Kentlerdeki aşırı büyüme ve gereksiz yoğunlaşma, kentleri bir çok tehlike ile karşı karşıya getirmiştir. Bu tehlikelerin başında, depremler, seller, heyelanlar geliyor. Diğer taraftan, açlık  yoksulluk, işsizlik kentlerde yaygınlaşmış dışa bağımlılık aşırı derece atmıştır. Bir savaş tehlikesinde ya da beklendiği gibi bir "Enerji veya gıda  krizinde", kentlerin ayakta kalması mümkün görünmüyor. Savaş tehlikesinin arttığı, üçüncü dünya savaşının konuşulduğu bu günlerde,  tedbirler alınmalı, “Kendine Yeterli Kentler dönemi” derhal başlatılmalıdır.

KÜRESEL ISINMA ve KENT PLANLAMA STANDARTLARI

Küresel ısınma nedeniyle, kentlerde yaşanan felaketlerin yoğunluğu ve şiddeti artmıştır. 2000 binli yıllardan önce geliştirilen kentsel Standartları artık geçerli değildir. Bu standartlara göre yapılan planlar, iklim değişikliğinin getirdiği yeni yüklere hazır değildir. Bu nedenle, imar yasası ile birlikte kent ve yerleşim planlama standartları, küresel ısınma dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.

YETERSİZ MEVZUAT,

Kentlerin yaşamla, sağlıkla, depremle, inşaatla ilgili mevzuat değişmeli yeni gelişen koşullara uygun hala getirilmeli, kentsel gelişim ve inşaat denetim sistemleri değiştirilmelidir. Kısaca diyebiliriz ki, son yıllarda hızlı gelişmeler, kentlerde Devrim yapmayı zorunlu hale getirmiş, yeni kent modellerinin, yeni planlama yöntemlerinin, yeni yönetmenliklerin geliştirilmesine şiddetle ihtiyaç vardır.

SAĞLIKLI VE SAĞLAM KENTLER

Herseyden önce insana önem veren, parayı değil, insan sağlığına, yaşamına önem ve öncelik veren, iklim değişikliği ile artan felaketlere karşı dayanıklı kentler dönemi başlatılmalıdır.

CUMHURIYET KENTLER, CUMHURIYET KÖYLER

1920 lerde kurulan Türkiye, Atatürkün önderliğinde her alanda büyük ilerlemeler yapmış, örnek ve özgün "Bağımsız Devletler Modelini" başlatmış, dünyaya örnek olmuş, birçok ülkenin bağımsızlık yolunu açmıştı. Modelin en büyük özelliği  ise, Uygarlık yolunda yaptığı hızlı ilerlemelerdir. Yabancıların, TÜRK DEVRİMİ (La Revolution Turque) dediği bu devrim, aslında dünyanın beklediği, insancıl, Doğa ile uyumlu,  yurtta dünyada barışı hedefleyen, bir "TÜRK UYGARLIK" Projesidir.

Türk  Uygarlığını gerçekleştirmek ve Cumhuriyeti sağlam temellere oturtmak için,  Kent ve Cumhuriyet Köy modelleri geliştirildi, uygulamalar başlatıldı. Daha sonra, halk evleri kurularak, "Halkla birlikte Halk için, TOPYEKÜN KALKINMA HAREKETI başlatıldı. Atatürk döneminde, Köylerde ve kentlerde başlatılan devrimler sayesinde, hem 500 milyar dolara yakın Osmanlı borcu ödendi, hem de Türkiye hızla kalkındı, dünyanın en kalkınmış on ülkesi arasında yerini aldı.

Ancak Atatürk’ün ölümünü fırsat bilen dış ve iç odaklar, Türk Devrimini durdurdular ve büyük ölçüde tasviye ettiler. Bugün Batı taklitçiliği altında ezilmiş,  spekülasyona yenik düşmüş, yabancı odaklara bağımlı hale gelmiştir. Türkiye bir an önce, Atatürk döneminde başlatılan, Güneş Uygarlığı kapsamında, çağın koşullarına uygun hale getirmelidir. Sağlıklı, afetlere dayanıklı, petrole değil Güneşe dayalı  Cumhuriyet Kentler ve Köyler dönemini yeniden başlatmalıdır.

GÜNEŞ KENTLER, SAĞLIKLI BİR YAŞAM

Güneş kentlerin en önemli özelliği, her alanda kendine yeterli olmasıdır. Sevgi odaklıdır, tecavüzlere, terörizme asla izin vermez, tüketici değil üreticidir,  açlığa, işsizliğe yer vermez, havayı, çevreyi kirletmez. Güneşkentler, geleceğin, aydınlık ve ışıklı kentleridir. kentlerde barışı sağlar. Güneş kentlerin diğer özelliği, insan yaşamına önem veren, afetlere dayanıklı kent modeli olmasıdır. Bu nedenle Güneş kentlere AFETSİZ KENTLER'de denir.

AFETSİZ KENTLER DÖNEMİ BAŞLATILMALIDIR

Türk insanı afetlerden, ölümlerden, yıkımlardan korumak isteniyorsa, derhal ve hiç vakit kaybetmeden, AFETSİZ GÜNEŞ  KENTLER DÖNEMİ  başlatılmalıdır.

AFETSİZ KENTLER NASIL GERÇEKLEŞİR?

  1. Adım, Güneş Kentler Yasası çıkarmak

Afete dayanıklı kentleri gerçekleştirmek için ilk yapılması gereken, yeni bir planlama anlayışını getirmekle başlar. İlk yapılması gereken şey, Afet bölgelerine özel, Afetlere dirençli kentler yasasının çıkarılmasıdır. Bu planlama modeli sayesinde, hem doğal, hem de bütün afetlerden etkilenmeyen kentler dönemi başlatılır.

2-Adım, AFETSİZ KENTLER STRATEJI PLANI. Depremde zarar görmüş kentler, Afetsiz "Kentler Strateji Planı" yaparak çalışmaları hemen başlatabilirler. Yeni bir plan yapmadan yapılacak hersey, spekülasyona, vurguna kapı açacak, kentlerin sağlıklı gelişmesini önleyecektir.

3-Adım. TOPYEKUN KALKINMA HAREKETINI BASLATMAK. Öncelikle yaralar sarılmalıdır. Bozulan ekonomiyi ve toplum hayatı düzeltilmelidir. Ancak bütün bunları yapabilmek için, yeni heyecanla başlayacak olan, topyekün kalkınma dönemidir. Yeni plan sayesinde, yıkılan kentlerde, bir nevi seferberlik hareketi ile, hem kısa zamanda kentin yaraları sarılacak, hem de hızlı bir kalkınma hareketi başlatılacaktır. Plansız programsız yapılan herşey, zaman ve para kaybına sebeb olur, rüşvet ve yandaş kayırma yüzünden, felaketler için ayrılan kaynaklar heba olur.

Sonuç

Türkiye bir deprem ülkesi olduğu kabul edilerek, geçmişteki felaketlerden ders alınarak, spekülasyona vurguna açık, niteliksiz,  doğal felaketlere dayanaksız, "İlkel Kentler" dönemine son verilmeli, DENGELİ KENTLESME, SAGLIKLI ve SAGLAM KENTLER dönemi derhal başlatılmalıdır.

 

Doç. Dr. Çetin Göksu

Kent Planlama ve

Güneşkentler uzm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder