13 Ekim 2017 Cuma

VİZE KRİZİ NİYE ÇIKTI? - Prof. Dr. ATA ATUN (KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı)

VİZE KRİZİ 
NİYE ÇIKTI?..

Prof. Dr. ATA ATUN

Gerçekte Türk halkının ilgisini vize krizine yoğunlaştırıp, arada fark ettirilmeden yapılmak istenen bir iş var. Ona geçmeden önce bir hatırlatma yapalım; 1970’lerin ve 1980’lerin Türkiye’si ve Milli İstihbarat Teşkilatı yok artık Türkiye’de. Çok daha gelişmiş, göbeğinden bağlı olmayan, teknolojiyi yakalamış ve gerek kendi içinde, gerekse de komşu ülkelerde nelerin döndüğünü bilen bir Türkiye ve MİT var artık. Üstelik artık ABD, AB gibi yabancı ülke ve istihbarat kuruluşlarının etkisi ve baskısı altında değil.

Şimdi gelelim esas konumuza; Yunanistan, Kıbrıs krizi nedeni ile Rusya’ya sipariş edilen S300 füzelerini alıp, Girit’e konuşlandırınca ABD, NATO ve üyesi olduğu Avrupa Birliği ağzını açıp bir tek kelime bile etmedi. NATO’dan tıs bile çıkmadı, hiç kimse “Ne yapıyorsunuz siz Yunanlılar ve Rumlar” bile demedi.

Türkiye, Suriye’den iş kızıştırmak için Türkiye’ye atılması olası füzeleri havada imha etmesi için Suriye sınırına Patriot füze savarları yerleştirmek isteyince, NATO lütfen Hollanda’dan Patriot füzelerini ve ekibini göndermiş ama havalarından, tafralarından ve tehditlerinden geçilmemişti. “AB’nin dediklerini, ABD’nin istediklerini yapmazsan geri çekeriz ha” gibi yakışık almayan ifadeler kullanmışlardı. Bırakın politik dili, kahvehane ağzı ile kabadayı formatındaydı konuşmaları.

15 Temmuz kalkışması ile ilgili ABD ve AB vatandaşları ile birlikte Türkiye’deki eğitilmiş ajanları da MİT tarafından şüphe kaldırmaz cetvel gibi doğru gerekçelerle yakalanınca neye uğradıklarını şaşırdı ABD Yönetimi. Gerçekte, Avrupalı, Ortadoğulu, Afrikalı ve Asyalı devletçiklerin kendilerine biat etmelerine öyle alışmışlar ki, böyle bir cesurca uygulama ile karşılaşmayı hiç beklemediklerinden, açıkçası şok oldular. Şokun yanında korkuya da kapıldılar. Gizli kapıların ardında yıllardır yaptıklarının ortaya çıkacağı, uzun yıllar içinde kurmayı başardıkları gizli ve uyuyan hücrelere zincirleme olarak ulaşılacağı ve yıllardır kurdukları casusluk, provokasyon, kaos yaratma ve terör alt yapısının dağılacağı endişesi belli ki tavan yapmış. Zaten kayıtlara bakıldığında, özellikle de ABD Kongre Binasındaki kütüphanedeki kayıtlar incelendiğinde, ABD’li istihbarat mensuplarının 1913 yılından beridir Anadolu’da cirit attıkları görülmekte. Türkiye’yi suçlamak ve zan altında bırakmak için 1913-1916 yılları arasında ABD Büyükelçisi olarak İstanbul’da görev yapmış Henry Morgenthau’nun dönüşünde ünlü bir gazeteciye bugünün parası ile 1.5 Milyon Dolar verip yazdırdığı “Büyükelçi’nin Hikayesi” adlı yalan dolanla dolu kitap, günümüzün Ermeni iddialarının temelini oluşturmakta. Görevi boyunca Pendik’ten öteye Anadolu’ya gitmemiş olan Morgenthau, Ermeni Tehciri konusunda açıkçası duyuma dayalı ahkamlar kesmiş. Kitabın içinde bir tane olsun resmi belge bile yok ama gelin görün ki Ermeniler tüm iddialarını bu kitaba ve yıllar sonra “İngiliz İstihbaratı’nın verdiği para ve baskısı ile yazdım” diye günah çıkaran ve itirafta bulunan İngiliz tarihçi Arnold Toynbee’nin “Mavi Kitap”ına dayandırmakta. İşte istihbarat ve casusluk, yanıltmak ve yalana dayalı gündem oluşturmak böyle bir şey, aynen 17-25 Aralık Gezi olayları gibi.

Asıl önemlisi, İngiltere, Fransa ve ABD’nin neredeyse bir asır evvel kurmayı ve hayata geçirmeyi planladıkları, Sevr Anlaşması haritasında da Ermeni bölgesinin güneyi ile İngiliz bölgesinin kuzeyi arasına yerleştirdikleri Kürt Bölgesi’nin, veya namı-diğer “Büyük Kürdistan”ın Türkiye, Rusya, İran ve Irak'ın ortak hareketi ile kurulamayacak olmasının hezeyanı.

ABD, Türkiye’siz Ortadoğu’da ve Yakın Doğu’da başarılı olamayacağının bilincinde. Artık “Vererek almayı öğrenmesi”nin zamanının geldiğini iyice anlamış bulunmakta. Türkiye’ye gerçek olarak ve aynı değerde bir kazanım sağlamadan, Türkiye’den hiçbir şey alamayacağını bilincinde. Vize sorunu, ABD Devlet Sekreteri (Dışişleri Bakanı) Rex Tillerson’un veya Bakan Yardımcılarından Tony Blinken’in ya da Heather Higginbottom’un başını yiyecek ve kısa bir zaman sonra da eskisinden daha iyi koşullarla yürürlüğe girecek. Bana göre kellesi alınacak kişi Tillerson.

Prof. Dr. Ata ATUN
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org 
Facebook: AtaAtun1

7 Ekim 2017 Cumartesi

"SAPKIN İSLAMCI ARAPÇILARIN ÇIĞIRTKANLIĞI" Av. Prof. Dr. Nurullah AYDIN

SAPKIN İSLAMCI ARAPÇILARIN ÇIĞIRTKANLIĞI
Av. Prof. Dr. Nurullah AYDIN
MÜSLÜMAN GÖRÜNEN,
MÜSLÜMANLIKTAN GEÇİNEN,
MÜSLÜMANLIĞI İSTİSMAR EDEN,
GENETİK GELİŞMESİNİ TAMAMLAYAMAMIŞ,
KİMLİK, KÖKEN, KİŞİLİK BUNALIMI YAŞAYAN,
Türkiye'de Arap kökenlilerin ve nemalanan hırsız, yalancı, İslamcı Arapçıların çığırtkanlıkları sürüyor....
Protesto eden tiplere, TV'de papağan gibi aynı şekilde konuşan siyasetçi, akademisyen tiplere dikkat edin..
Gazetelerde aynı şeyleri yazanların tiplerine konuşmalarına dikkat edin...
Protesto edenler genetiği bozulmuş tipler...
İlginç hiç bir Arap ülkesinde protesto yok...
Arap siyasetçiler, akademisyenler konuşmuyor yazmıyor..
Zihinsel ve genetik özürlü siyasetçilerin, akademisyenlerin örgütlediği Arapçı-İslamcılar İslam diye ne kadar hurafe varsa onları konuşuyor tartışıyorlar,, insanların kafasını karıştırıyorlar.. Hala neyin günah neyin günah olmadığına karar veremediler.. Her İslamcı kendine göre bir İslam'ı anlatıyor, yaşıyor, savunuyor..
NEDEN diğer Müslüman katliamlarına aynı protesto gösteri yapmıyorlar acaba.
Unutulmamalıdır ki; İslam diye Arapçılık yapılıyor..
Arap sahtekarlar, Araplaştırma faaliyetleri için milyarlarca dolar akıtıyor.
İslam dini görüntüsü altında Araplaştırmak için gönüllüler çok..
İslam dini ile Araplar; Arap olmayan Kuzey Afrika'yı, Mısır'ı, Suriye'yi, Irak'ı Araplaştırdılar..
Zira din dili; düşünceyi, yaşamı iletişimi şekillendirir.
Bunlar İslam dünyasında NİFAK ektiler.
Her İslam ülkesinde ayrı bir İslam anlayışı, düşüncesi yaşamı var.
İslam Ümmeti diye bir şey var mı ki?
Afganistan, Doğu Türkistan da Müslümanlar katledilirken, Libya’da, Mısır’da, Suriye’de, Irak’da Müslümanlar birbirini katlederken kim kime destek verdi?
Türkiye’de 10 yıldır yalanın talanın hırsızlığın kumpasın ihanetini birlikte sergileyenler şimdi birbirinin can düşmanı değil mi?.
İslamcı örgütler arasında ayrım yapan, yandaş örgüt katliamına cevaz veren ses çıkarmayan destek olanlarla, karşı çıkanlar Müslüman kardeşliğinde olabilir mi?
Daha orucu neyin bozup bozamadığına neyin günah olup olmadığına karar veremeyen her tarikatin her cemaatin kendine göre İslam anlayışı olduğu yerde ümmetten bahsedilebilir mi?
Türkiyeli İslamcı Arapçılar; duyarsız, ruhsuz, kimliksiz ve kişiliksizdirler.
Köksüz, kimliksiz hainler; dillerinden milletimiz sözünü düşürmezler.
Köksüz, kimliksiz hainler; İslamcı görüntü altında milleti aldatmaya, milletin milli ve manevi değerlerini istismar etmeye devam ederler.
Türk Milleti, lanetli Arapları, Arapçıları anladıkça, tanıdıkça; Türk kültür, tarih ve medeniyetini, çağdaş dünyanın onurlu, saygın bir üyesi olduğunu daha iyi anlayacak ve öze dönecektir.
 ***
Günün Sözü: Sığ derede yüzmekte zorlananlar, engin denizlere açılmaya cesaret edemez.

4 Ekim 2017 Çarşamba

LÂNETLİ DOMUZLARIN MARİFETİ!."Bütün suçlu, suç ortağı, iştirakçi, yardım ve yatakçılarını bulup 'MASUM MÜSEMMA-GARİP GURABA"nın hesabını sorup hak alarak sahibine iade etmeyen sorumluların Allah bin türlü belasını versin. Amin

ÖSYM'DEN FETÖ'YE "NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK; GASP, İRTİKAP VE HIRSIZLIK AMAÇLI" 12 KİLOMETRELİK KIRMIZI HAT!
POLİS DEHŞETE DÜŞTÜ...
Darbecilerin Ankara’daki üssü Turgut Özal Üniversitesi’nde yapılan incelemede polis, özel bir odadaki bilgisayara bağlı hat buldu.
Türkiye’yi karanlığı boğmak amacıyla 15 Temmuz darbe girişimini tezgâhlayan FETÖ’cü alçakların oyunları bir bir deşifre ediliyor. FETÖ’nün eğitim ihaneti için üs olarak kullandığı Ankara’daki Turgut Özal Üniversitesi’nde polisin yaptığı detaylı araştırmada alçakların milyonlarca öğrencinin emeğini nasıl çaldığı ortaya çıktı. Ankara Etlik’teki Turgut Özal Üniversitesi’nde yapılan incelemede özel bir oda ve buradaki bilgisayarlara gelen bir hattın olduğunu fark eden polis, bilişim uzmanlarına hattı inceletti. Yapılan incelemede hattın normal internet ağından bağımsız özel çekilmiş bir hat olduğu belirlendi.
UCUNDAN ÖSYM ÇIKTI
Hattın ucunun nereye vardığını araştıran polis günlerce süren uğraşlar sonunda 12 kilometre ötede bulunan ÖSYM Başkanlığı’na ulaştı. Yapılan incelemede hattın ucunun ÖSYM’de sınav sorularının hazırlandığı odaya ulaştığı belirlendi. Soruşturma kapsamında FETÖ’nün bu hat sayesinde yıllarca ÖSYM’nin düzenlediği sınavların sorularını günler öncesinden hat üzerinden Turgut Özal Üniversitesi’ndeki bilgisayarlara aktardığı saptandı.
MİLYONLARIN EMEKLERİ BÖYLE ÇALINMIŞ!
Örgütün soruları üniversitede oluşturduğu ekip aracılığıyla sınava girecek örgüt üyelerine ulaştırdığı saptandı. Böylece milyonlarca öğrencinin ve ailelerinin yıllarca emek harcayarak hazırlandığı sınavlarda hakları yenmiş. Örgüt üyeleri hak etmedikleri halde yüksek puanlarla en gözde üniversitelere yerleşmiş.
40 PERSONEL DE İHANET ZİNCİRİNİN HALKASI!
Geçtiğimiz temmuz ayında üniversiteye yönelik yapılan operasyonda 40 personel hakkında gözaltı kararı çıkarılmıştı. Operasyon sonrası üniversite kapatılmış ve akademisyen ile personelin tamamı ihraç edilmişti. Yapılan soruşturmada personelin büyük çoğunluğunun ByLock kullanıcısı olduğu belirlenmiş ve bu kişiyle ile ilgili adli işlem yapılmıştı. (Kaynak: Akşam)