31 Ocak 2018 Çarşamba

KIZIL ELMA ÜLKÜSÜ: "Türk tarihinin akışında önemli bir yere sahip olan Kızıl Alma / Kızıl Elma Ülküsü (Mefkûresi, İdeali) Ergenekon destanı ile belirgin ve somut bir hâl almış, sonra Orta Asya'dan bu yana önemli anlamlar taşımaktadır."

Kızıl Elma Ülküsü nedir? 
Türk tarihinin akışında önemli bir yere sahip olan Kızıl Alma / Kızıl Elma Ülküsü (Mefkûresi, İdeali) Ergenekon destanı ile belirgin ve somut bir hâl almış, sonra Orta Asya'dan bu yana önemli anlamlar taşımaktadır.
Kızıl Elma, elde edildikçe daha ileri yeni bir hedefe yerleştirilen topluma yol gösterici bir dünyevî, ahlâkî ve manevî amaçtır. Bu amacın halkın saf niyetine inandığı bir önder tarafından bilinmesi, sahiplenilmesi, somutlaştırılması ve kavmin yola çıkarılması önemlidir.
Kızılelma ülküsünün en büyük örneklerinden biri İstanbul’un Fethi’nde görülmüştür. Askerleri ve takip eden obalar (Fatih) Sultan Mehmet’in yürüyüşünü Kızıl Elma olarak bilip yürümüşlerdi. “Kızıl Elma nerededir?” diye sorulduğu zaman, “Komutan Sultanımızın bizi götüreceği yerdedir,” cevabını veriyorlardı. İstanbul’un fethinde ortada somut bir kızıl elma göremeyen birkaç asker, Fatih’e sorarlar “Kızıl Elma nerede?” diye. Oysa, Kızıl Elma elde edilmiştir, İstanbul eldedir. Fatih, “Kızıl Elma Roma’ya kondu,” diyerek yeni Kızıl Elmayı belirlemiştir. Ve ardından Eski Roma İmparatorluğu’nun toprakları üzerinde Osmanlı İmparatorluğu devlet, manâ ve adalet üzre kurulmaya başlanmış, padişahlar Roma İmparatorluğunun varisi de sayılmışlardır.
Türk Edebi tarihinde de kullanılan Kızıl Elma ifadesi Evliya Çelebi'nin eserlerinde yer almıştır. Ziya Gökalp Kurtuluş Savaşı sırasında bir şiiriyle milletin kalbindeki bağımsız devlet ülküsünü tekrar hatırlatmıştır. Misak-ı Milli Osmanlı Meclis’nin kabul ettiği Kızıl Elma idi. Bu elmanın peşinde Sevr ile manda altında bir küçük Türk devleti dayatması yırtılıp atılmış, Lozan Antlaşmasıyla 2,5 misli bir alan üzerinde bağımsız bir devlet olarak yeniden kurulmuştur. Misak-ı Millî’nin bazı küçük parçaları dışarıda kalmıştır. Kızıl Elma, yeni Türk Devletinin çağdaş dünyada da devamlılığını sağlayacak şekilde kuruluşuyla değerlendirilmiştir. Baklava (eşkenar dörtgen) oluşturan temel sütunlar: eşitlikçi ve adaletli Türk kimliği, tarih bilinci, Türk kültür sürekliliği (maddî-manevî, yazılı-sözlü kültür mirası, Türk dili ve yaşama sanatları) ve tam bağımsız Türk devletidir.
Mustafa Kemal, yeni Kızıl Elma’yı %100 Türk sermayesi, %100 Türk teknolojisi ilkesi ile sanayileşerek “kalkınma” olarak yüksek bir yere koymuştur. 1930’da I. Sanayi Planı’nın hazırlığı ile başlatılan bu hedef bütün siyasî partiler tarafından benimsenerek halen fiilen devam etmektedir.
Çok eski çağlardan bu yana Türklerde kullanılan bu imgenin şu anlamları taşıdığı görülmüştür:
* İlahî ve sırlı bir bilgi; bu bilgi kut verilmiş hanın gösterdiği yönde bulunur.
* Hakk’ın Hakan'ı göndereceği iş ve yerdir.
* Türk'ün gerçekleştirmek için çalıştığı öngörülür hedefi ve ülküsüdür.
* Mutlak dünya hâkimiyetinin iman ve adaletle elde edileceğinin simgesidir
* Millî asabiyet, millî ahlâk özelliğini temsil eden imge ve simgedir.
* İstanbul'un fethinin simgesidir.
* Türk ordusunun manevî hedefidir.
* Türk'ün yüreğindeki ulu vatan coğrafyasının kalbidir.
Bu imgelemenin şu anlamlar etrafından birleştiği görülüyor:
I – Kızıl Elma’nın niteliği toplumsal bir hedef olmasıdır.
II- Kızıl Elma; ilahî bir bilgi, bir sır ya da şifredir; bu şifre, kendisine kut verilmiş bir önder öncülüğünde iman ve adaletle açılır.
III- Kızıl Elma; toplumun, dünyada maddi ve manevi bir hedefe/ülküye/mefkûreye/ ideale birlikte ulaşılmak için gayret gösterdiği yüksek yer veya huzurlu diyardır.
Aslında hiçbir medeniyetin ülküsüz/mefkûresiz/idealsiz inşa edilmediğini ve her medeniyetin kendi Kızıl Elmasının olduğunu görülür. Bir medeniyetin ülküsü Allah’ın isteği ve evrenin âhengi, sevgisi, ölçüleri ve güzelliği ile ne kadar uyumlu bir ahlâka sahipse o kadar varolma hakkı olur. Birey, aile, mahalle, toplum, kurumlar ve devletin, kişi-toplum birliğinde gelen genetik şablonlarıyla evrenle uyumlu ahlâkî bir düzeni geliştirilmeleri gerekir. Her toplumun tabiatına uygun kendi ülkülü ve ahlâklı sistemini oluşturması sürekliliğini sağlaması için gereklidir.
Kişiler, bireysel hedeflerini kendi koyabilir; bu hedefler topluma hizmet amacıyla birleştiği oranda Kızıl Elma’ya yakın olurlar.
Ancak, unutmamak gerekir ki, Türkleri üstün vasıflarından uzaklaştırma istekleri çeşitli yerlerde devam eder. Onun için o yerlerde, Kızıl Elma bilinci ile ilgili simgeler hatırlansın istenmez. Atatürk’ün ölümünden sonra bir yanıyla onun tarih bilinci, kültür politikası ve kalkınma hedefi bir kenara bıraktırılmak istenmiştir. Çeşitli engellemeler karşısında kalan Türkiye, inişler çıkışlarla ama Kızıl Elma duyarlılığıyla tarih bilincini, kültür birikimini ve kalkınma mücadelesini devam ettirmektedir.
Kızıl Elma, Türk askerinin, büyük terörizme karşı Zeytin Dalı harekâtına giderken yöneldiği yer olarak tarif edilmesiyle tekrar gündemde. Türk ordusunun geleneğini devam ettirdiğinin göstergesi olarak rolünü oynamaya başladı.
Kızıl Elma ülküsü nedir, ne anlama gelir? Mehmetçik işaret etti: İstikamet Kızıl Elma! Kızıl Elma neresidir?
Afrin'e yönelik Zeytin Dalı Harekatı'na katılan askerler 'İstikamet Kızıl Elma' dedi ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Bizim bir kızıl elmamız var. O hedefe doğru gidiyoruz" açıklamasında bulundu. Peki Kızıl Elma nedir, ne anlama geliyor? Kızıl Elma neresidir? İşte Afrin operasyonu ile internet gündemine düşen Kızıl Elma hakkında bilinmesi gerekenler. (Sözcü Gazetesi:23 Ocak 2018)
Kızıl Elma ülküsü nedir, ne anlama geliyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin operasyonunun başlamasının ardından DHA’nın haberine göre “Ülkemizdeki PKK gibi Suriye’deki PYD de Kürtler için değil bölge üzerinde emeli olan güçler için savaşıyor. Bu hain projenin nihai hedefinin Türkiye olduğunu görmemek için aptal olmak gerekir. Bu ülkede kimse saf değil aptal da değil. Bunun için de Afrin operasyonuna vatandaşlarımızın hepsi destek veriyor. Bizim bir kızıl elmamız var. O hedefe doğru gidiyoruz” açıklamasında bulundu. İşte Kızıl Elma ülküsü hakkında detaylar…
KIZIL ELMA NEDİR?
Kızıl Elma, Türk mitolojisinde Türkler ve de özellikle Oğuz Türkleri için üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan ülküler veya düşleri simgeleyen bir ifadedir.
Türk milliyetçiliğinin önemli sembollerinden birisi olan Kızıl Elma imgesi, Türk devletleri için bir hedefi ve amacı simgeler. Ulaşılması gereken bir yeri, fethedilmesi gereken bir beldeyi ifade ettiği gibi kimi zaman bir devlet kurma idealini, kimi zaman cihan hakimiyeti idealini, kimi zaman da Türk birliği idealini ifade etmiştir.
Kızıl Elma imgesinin tam olarak ne zaman, nerede ve nasıl ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte yaygın anlayış, Osmanlı ile birlikte tarihe ve edebiyata mal olduğu, Osmanlılar döneminde özellikle Batı memleketlerine doğru yürütülen cihadın bir sembolü olduğu yönündedir. Kızıl Elma ülküsü özellikle yeniçeriler arasında yaygınlaştırılmış ve onların savaşma azmini yüksek tutmak için kullanılmış; Ziya Gökalp, bu imgeyi Turan Ülküsü ile birleştirerek ona yeni bir anlam kazandırmıştır.
KIZIL ELMA ÜLKÜSÜ NEDİR?
“Kızıl”, Türk kültüründe genellikle kıymetli sayılan bir renk; “elma” ise mistik bir yanı bulunan; bolluk, bereket, şifa kaynağı olarak görülen bir meyvedir. Ancak Kızıl Elma sembolleştirilmesinin elmaya değil, Eski Türklerde Güneş ve Ay’ı anlatan kızıl topa dayandığı düşünülür. Bu top, ‘muncuk’ adıyla bayrak ve tuğların tepesini süslemiş ve bazen zaferin işareti, bazen hakimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yeri ifade etmiştir.
Kızıl Elma imgesinin ilk kez Orta Asya Türkleri arasında doğduğu; Ergenekon Destanında Ergenekon’dan dışarıya çıkma ve kaybedilmiş eski yurdu geri alma idealini simgelediği kabul edilir.. Türkistan'dan Hazar Denizi'nin doğusuna gelen Oğuzların ise Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hakimiyetinin ifadesi olarak bulunan altın topu yani Kızıl Elma'yı ele geçirmeyi ülkü edindikleri düşünülür.
Kızıl Elma efsanesi İstanbul’un fethinden sonra yeniçeriler arasında yaygınlaşmıştır. Osmanlı'nın Avrupa‟da fethetmeyi istediği önemli şehirler, “Kızıl elma” olarak anılmıştır. Çeşitli kaynaklarda, Fatih Sultan Mehmet devrinden başlayarak III. Selim dönemine kadar Türk askerlerinin “Padişahım, biz senin uğrunda ta Kafdağı'nın ötesine, Kızılelma’ya dek varırız” sözlerini dillerinden düşürmediği ifade edilir. 1521’de Belgrad’ın alınması, 1526 yılındaki Mohaç Savaşı ve 1529’daki I. Viyana Kuşatması’na dair Osmanlı eserlerinde hep Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘Kızıl Elma’yı eline aldığından’ bahsedilmiştir. Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Kühnü’l-Ahbar adlı eserinin bir yerinde Kızıl Elma Portekiz ile ilişkilendirilmiş; bir başka yerinde ise “Frenklerin ülkesinin en ücra köşesinde büyük bir kilise” ile ilişkilendirilmiştir. Edebiyat tarihçisi Orhan Şaik Gökyay, söz konusu kilisenin bazılarına göre Roma’daki Saint Pierre Kilisesi olduğunu ifade etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder