RUS UÇAĞI DÜŞÜRÜLMESİNİN İLK SONUÇLARI
Rus uçağının düşürülmesi Erdoğan'ı mı vurdu? Bu tezin
doğruluğu şu ikisine bağlıdır:
1) Uçağı düşürme emrini verenler, yani askerler, uçağı Erdoğan'a
rağmen düşürmüştür!
2) Erdoğan “milli mevzi”dedir ve Türkiye'nin
yönünü Atlantik'ten Avrasya'ya çevirmeye çalışmaktadır!
Peki öyle mi? Elbette değil!
ERDOĞAN KONUMUNU SAĞLAMLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR
Tersine, Erdoğan sınır ihlalinde yine uçağı
düşüreceklerini belirtmektedir, Davutoğlu “emri kendisinin vediğini”
açıklamaktadır. Tansiyonu düşürmeyi değil, yükselterek Rus karşıtlığından iç ve
dış politikada yarar sağlamaya çalışmaktadırlar.
Nasıl mı? İç politikada “milliyetçi” görüntü ile
siyasal rakiplerinin altını oymakta ve bunu başkanlık hedefine kanalize etmeye
çalışmaktadır. Dış politikada ise Batı'ya karşı kullandığı Türk Akımı ve Çin
füzesi kartlarının da desteğiyle konumunu sağlamlaştırmakta, ABD ve AB'yle
anlaşmalar yaparak Türkiye'yi iyice Atlantik'e çıpalamaktadır!
Somut gidelim ama önce Erdoğan'ın şu taktik manevrasına
dikkat çekelim:
Rus uçağının düşürülmesinin birinci hedefi, NATO'yu
Suriye'ye çekmekti. Ancak NATO Rus kararlılığı nedeniyle bu riski almadı.
İşte Erdoğan'ın “Rus uçağı olduğunu bilseydik farklı davranırdık”
açıklaması bunun üzerine geldi.
Ancak ABD ve NATO'dan istediği oranda olmasa da bir destek
koparan Erdoğan bir gün sonra yeniden “düşürdük, yine düşürürüz”
noktasına geldi. Erdoğan'ın siyasal hayatında bu tür manevralar hep vardı.
Gelelim ABD ve AB'yle anlaşmalara, somut gelişmelere:
TÜRK HAVA SAHASI ABD'YE EMANET!
1) Erdoğan'la Paris'te bir saat gören Obama açıkladı:
“Türk hava ve kara kuvvetlerinin düzenini belirlemek, Türk sınırını şu an
olduğundan daha iyi bir şekilde kapatabilmek için Türkiye tarafında askeri
birliklerimizi birlikte çalıştırıyoruz.” (Aydınlık, 2 Aralık 2015)
Obama'nın bu açıklaması Pentagon sözcüsü Peter Cook'un
“İncirlik'e yerleştirdiğimiz F-15'leri Türkiye talep etti, bu uçaklar
Türkiye'nin hava savunmasında görelendirilecek” sözlerini ve Dışişleri Sözcüsü Tanju
Bilgiç'in “Doğu Akdeniz'de konuşlu ABD savaş gemileri savunmamızın bir
parçasıdır” demesini teyid etmektedir!
2) İçeriği bilinmeyen İncirlik Mutabakatı'nın sonuçları
ortaya çıktıkça, Türkiye'nin 1 Mart tezkeresinde ABD'ye vermediği olanakların Erdoğan tarafından
Pentagon'a verildiği anlaşılmaktadır.
İncirlik'in yanı başına 2,500 kişilik patriot kasabasının
inşa edilmeye başlamasından sonra, ABD'nin Diyarbakır'da da bir üs kurduğu
ortaya çıktı. Aydınlık'ın haberine göre ABD “arama-kurtarma birliği” adı
altında Diyarbakır'daki 8. Ana Jet Üssü'ne 90 bin metrekarelik operasyon
merkezi kurdu, 100'ün üzerinde baraka inşa etti.
FRANSA-ALMANYA İNCİRLİK'E GELİYOR
3) Erdoğan, Paris'te görüştüğü Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'la
özel bir anlaşma yaptı, “atacağımız adımları planladık” dedi. Neler mi? Franız
uçakları İncirlik ve diğer üsleri kullanacak. Fransız uçak gemisi Mersin-Taşucu'nu
lojistik destek amacıyla kullanacak.
4) Almanya da İncirlik'i kullanmaya başlıyor. Berlin
6 Tornado keşif uçağı ile bir yakıt ikmal uçağının İncirlik'i kullanması için
Ankara'ya niyet mektubunu iletti. Alman Hükümeti 1,200 askerinin İncirlik'te
görevlendirilmesini karara bağladı.
5) NATO Genel Sekreteti Jens Stoltenberg,
ittifakın Türkiye'ye destek için Akdeniz'e uçak ve savaş gemileri göndereceğini
açıkladı.
Stoltenberg, İngiltere'nin NATO ittifakı kapsamında
Türkiye'ye uçak, Almanya ve Danimarka'nın da Akdeniz'e taktik komuta gemileri
göndereceğini duyurdu.
VATAN SAVUNMASI İNCİRLİK'TEN BAŞLAR!
Bunlar daha ilk sonuçlar. Peki ne anlama geliyor?
1) ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin “Türkiye'nin
güvenli olmayan 98 kilometrelik sınırında ortak operasyon yapacağız” demesi
hayata geçirilmeye çalışılıyor. ABD bu amaçla Suriye'ye özel birlikler
göndermeye başladı. Obama G-20 toplantı sırasından Erdoğan'dan
da özel birlik istemişti.
İncirlik merkezli hava saldırılarının desteğinde, ABD-Türk
özel birliklerinin koordine ettiği kara güçleri, 98 kilometre
genişliğindeki hattı 40
kilometre derinliğe ilerletmeye çalışacak.
Rus hava kuvvetleri ve Suriye ordusu tam da bu alana hakim
olmaya çalışıyordu!
2) “PKK'ye karşı mücadele vatan savaşıdır, İncirlik
Mutabakatı önemsizdir” tezinin doğru olmadığı, ısrarla belirttiğimiz gibi
PKK'ye karşı mücadelenin asıl süreci örtmekte kullanılan bir havuç olduğu
ortaya çıkmıştır.
Elbette PKK'ye karşı operasyon yapılmalıdır, zaten geç bile
kalınmıştır. Ancak bunun adı vatan savaşı değil, TSK'nin de isimlendirdiği
haliyle terörle mücadele operasyonu veya iç güvenlik harekatıdır.
Olana vatan savaşı demek ve Türkiye'nin PKK üzerinden
ABD'yla savaştığını iddia etmek, hem Erdoğanların konumunu yanlış saptamaya yol
açar, hem İncirlik Mutabakatı gibi çok önemli bir konuyu önemsizleştirir, hem
de ABD'yle asıl yürüyen sürece karşı mücadeleyi örgütlemeyi engeller.
NE YAPMALI?
1) Türkiye hızla İncirlik Mutabakatı'na karşı ayağa
kaldırılmalı. 1 Mart tezkeresi sürecinde olduğu gibi muhalefet partileri, kitle
örgütleri, sendikalar, öğrenciler harekete geçirilmeli. İncirlik'e yürüyüşler
düzenlenmeli, Adana'da mitingler yapılmalı.
2) Türk-Rus dostluğu için ekonomik kurumların, turizm
ofislerinin, çiftçi birliklerinin de dahil edildiği ve Ankara-Moskova hattında
girişimlerde bulunacak heyetler kurulmalı.
3) Erdoğanların Suriye'ye düşmanlık eksenli dış
politikasına karşı içeride geniş bir cephe inşa edilmeli. Hatay'dan başlayarak
Türkiye-Suriye dostluk mitingleri düzenlenmeli.
4) Vatan Partisi'nin savunduğu Batı Asya Birliği'nin
kamuoyuna anlatılması için İstanbul'da bölge ülkelerini kapsayan uluslararası
bir konferans düzenlenmeli.
Mehmet Ali Güller
2 Aralık 2015
2 Aralık 2015
Mehmet Ali Güller | 02/12/2015, 12:18 |
Kategoriler: Politika
Yazıları | URL: http://wp.me/p1tiVW-12A
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder