KÜRT YAHUDİLER/1
(24.11.2015)
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından kısa bir süre sonra
Azerbaycan'a gitmiştim...
Orada çok enteresan insanlarla tanıştım.
Ama bir tanesi beni çok şaşırtmıştı.
Çok güzel Türkçe konuşan bu kişiye ne olduğunu sorduğum
zaman "Ben ERMENİ KÜRDÜ'yüm" demişti?!
O dönemde cahildim, hayret içerisinde "Yahu,
Ermeni Kürdü olur mu, ya Ermeni'sin, ya da Kürt" dediğimde, yine
gülerek "Yok, ben ERMENİ KÜRDÜ'yüm" diye tekrarladı.
Öyle kala kalmışım!
Bir süre sonra Erzincanlı bir genç kızla karşılaştım.
O daha da enteresan bir şey söyledi.
Dedi ki:
"Bizim oralarda Kürt dendi mi, akla ERMENİ
gelir..."
Neden, diye merak ettim.
Biraz araştırma yapınca ÜÇ grup tesbit ettim.
"Kürtler ya ERMENİ, ya ARAP, ya da TÜRK soyundan; saf
kürt diye bir şey yok!"
Şaşırtıcı, değil mi?!
Pek aklın alacağı gibi görünmüyor?!
Ama 2005'te İBRAHİM TATLISES, kalkıp da, "Ben
ARAP asıllı Kürd'üm" demez mi?!
Bir de TABERÎ'nin, bundan en az 1300 yıl öncesinde, Hz.
ÖMER'in oğlu Abdullah'a ait birKÜRT tanımını hatırlayalım:
"KÜRTLER, FARSLARIN GÖÇEBE ARAPLARIDIR.
Onlardan biri Nemrud'a, İBRAHİM'i ateşte yakmasını tavsiye
etmiştir."
Hem FARS, (Yani ACEM, yani İRANLI), hem ARAP,
hem de KÜRT!
Gel de, çık işin içinden!
Halbuki açıklaması basit ve FİRDEVSÎ'nin tanımında
gizli...
FİRDEVSİ, zalim İran hükümdarı DEHHAK'ın beynindeki ura
deva olsun diye, her gün çeşitli milletlerden seçtiği iki kişiyi öldürüp
beyinlerini çıkartıp kafasına sürdüğünü anlatır...
"İki iyi niyetli adam" çıkar, DEHHAK'ın
öldürmek üzere seçtiği gençlerden birini öldürüp, diğerini serbest bırakırlar,
onun yerine bir koyunu kesip beynini kullanırlar.
İşte bu noktada FİRDEVSÎ, bu "iki iyi niyetli
adam"ın kurtarıp dağa kaçırdığını insanlarla ilgili şöyle bir tarif verir:
"ZAMANLA KİMİN NESLİ OLDUKLARI BELLİ OLMIYAN BU
GENÇLERİN SAYISI 200'Ü BULDU!
İŞTE BUGÜNKÜ KÜRT KAVMİNİN ASLI BUNLARDAN TÜREMİŞTİR Kİ,
BUNLAR MAMUR ŞEHİR NEDİR BİLMEZLER!
BUNLARIN EVLERİ ÇÖLLERDE KURULMUŞ ÇADIRLARDAN İBARETTİR.
KALPLERİNDE HİÇ TANRI KORKUSU YOKTUR!"
KİMİN NESLİ OLDUĞU BİLİNMEYEN insanlara zamanla Kürt
denmiş!
Biraz bu ifadeyi yorumlarsak, kendi toplumundan bir
şekilde kopmuş, dağlara, çöllere kaçmış, genelde aşiret halinde, göçebe olarak
çadırda yaşayan kişiler, diyebiliriz.
ERZİNCANLI kız, "ÜÇ GRUP" demişti: ERMENİ, ARAP, TÜRK...
Hz. ÖMER'in oğlu ABDULLAH bir tane daha ekliyor: FARS.
İSRAİL kaynaklarına dayanan AYTUNÇ ALTINDAL da YAHUDİ
KÜRTLER'i ekliyor:
Etti BEŞ GRUP!?
Yani Kürtler bir MİLLET değildir!
Kendi milletinden kopmuş insanlardır!
İşte onun içindir ki, onları birleştirip bir millet
oluşturmak mümkün değildir.
Çünkü Kürtler kendi aralarında birbirleriyle kaynaşamazlar!
Kaynaşmadıklarını, hatta Irak'ta birbirleriyle
savaştıklarını gördük!
Aynı dili konuşmazlar!
Konuşmadıklarını TÜRKİYE'de gördük.
AVRUPA BİRLİĞİ'nin baskısı ile "kürtçe" yayına
başlayan TRT'yi bir kısmı anladı, bir kısmı anlamadı?!
Aslında bazen birbirine komşu iki köy bile anlamaz!
Üstelik KÜRT kelimesi bile Kürtçe değildir!
ARAPÇA, FARSÇA falan da değildir.
Öz-be-öz TÜRKÇE'dir!
TÜRKLER'in DAĞLIK, KARLI bölgelerde yaşayan bir TÜRK
OYMAĞI'nın adıdır!
Onun içindir ki, GÜNEYDOĞU ANADOLU'nun sarp dağlarla
kaplı bölgesinin adı KÜRDİSTANolmuş, bu bölgede yaşayan insanlara da KÜRT denilmiştir!
Kürtler eskiden kendilerine "Kürt" demezlerdi?!
Bu ad onlara başkaların verdiği addı.
Onlar kendilerini, DIMILLI, KURMANÇ diye
adlandırırlar, aşiret adı verirlerdi.
Ne zamanki emperyalist Batılılar TÜRKİYE'yi bölmek ve
bölgeyi karıştırma gayretine girdiler, bölgede bol para dağıtmaya başladılar,
kaçaklara, teröristlere özel imtiyazlar tanıdılar, Kürt olmak makbul oldu.
Ama biz şimdi bunlardan değil, sadece YAHUDİ KÜRTLER'den
bahsetmek istiyoruz...
Bu konuda AYTUNÇ ALTINDAL'dan başka YALÇIN KÜÇÜK de
kitaplarında açıklamalarda bulunmuştur.
EŞREF GÜNAYDIN ise YAHUDİ KÜRTLER diye bir
kitap yazmıştır.
Herşeyden önce YAHUDİ ve MUSEVÎ kelimelerine
açıklık getirmek gerekir.
YAHUDİLİK bir ırka mensubiyeti, MUSEVİLİK ise
bir dine bağlılığı ifade eder.
YAHUDÎ kelimesi, Hazret-i İBRAHİM'in torunu
Hazret-i YAKUB'un oniki oğlundan biri olanYAHUDA'dan gelir.
HAZAR TÜRKLERİ, bilindiği gibi YAHUDİ değillerdir, MUSEVÎ'dirler.
FALAŞALAR, yani HABEŞİSTAN (ETOPYA) zencileri YAHUDİ değildirler,
ama MUSEVİ'dirler.
Ama Kürtler için durum biraz daha karışıktır.
Bir kısmı YAHUDİ KÜRDÜ'dür, bir kısmı da MUSEVÎ
KÜRT'tür.
Peki, böyle bir durum nasıl oluştu?!
TALMUD'a göre ASUR kralı SALMENESER tarafından
M.Ö.721-715 yılları arasındaFİLİSTİN'den sürülen YAHUDİLER'in on kabilesi, KUZEY
IRAK'ın dağlık bölgelerine kaçtılar.
Oralara yerleştiler.
Bugünkü ERBİL şehri Milad'dan önceki birinci
yüzyılda onların merkezi oldu.
Bir iddiaya göre burada bir devlet kurdular.
YAHUDİLER bölgede güçlenince çevrede yaşıyan bazı
insanlar MUSEVÎ oldular.
Bu insanlar o dönemde İBRANÎ ve ARAPÇA'nın
karışımından oluşan AR MÎ konuşuyorlardı.
M.Ö.604-561 yılları arasında ASUR ülkesini
fetheden BABİL KRALI NABUKADNEZARsayesinde bu yahudilerin büyük kısmı FİLİSTİN'e
döndüler, bir kısmı da BABİL'e, bugünküBAĞDAT'a yerleşti.
Bir kısmı da KUZEY IRAK'ta kaldı.
Bunların bir kısmı GÜNEYDOĞU ANADOLU'ya kaydı.
30-40 yıl öncesine kadar VAN-HAKKARİ arasındaki BAŞKALE ilçesinde
Kürtler'in "elbak", Ermeniler'in "hamadakert"
dedikleri kerpiç evlerde yaşayan YAHUDİ KÜRTLER, ARAMÎkonuşurdu.
Kuzey Irak’ta asırlardır “Tat” diyalekti ile
konuşan, ticaret ve küçük zenaatlarla uğraşan, bir çok kasaba ve köyde
Yahudiler’e rastlanmakta idi.
1897'de toplanan Siyonist kongresinde Yahudi ırkının
üstünlüğü, NİL'den FIRAT'a kadar bütün bölgenin İSRAİL olmasını,
ve dünya hâkimiyetini hedefleyen PROTOKOL'u açıklayanTHEODOR HERZL, YAHUDİ
KÜRTLER ile temasa geçen ilk YAHUDİ önderdir.
1947'de İSRAİL devleti kurulunca, IRAK'taki
Kürtler'le teması arttırdı.
Büyük miktarda YAHUDİ KÜRDÜ, İSRAİL'e göç etti.
Sonradan MOSSAD ilk başkanı olan Reuven
Zoslanski bir ajan olarak IRAK'a gitti, orada üç yıl kaldı.
Ali Bedirhan ile işbirliğine girdi.
Bir kahraman olarak sunulan Bedirhan, İSRAİL Dışişleri
Bakanlığı'na bir rapor vererek"Dürziler, Maruniler ve Kürtler'in İSRAİL'in
tabii müttefiki olduğunu" iddia etmiş veİSRAİL'den kendi bölücü
faaliyeti için yardım istemiştir!
İSRAİL devleti de, 1961'de isyan eden Kürtler'e, 1963
yılından itibaren yardıma başlamıştır.
"İSRAİL ve IRAK'taki KÜRT Sorunu" adlı
kitabın yazarı Amaltzia Baram, "1963 yılında MOSSAD başkanı
General Meir Amit'in, İran istihbarat örgütü SAVAK'ın başkanı ile görüşerek
KUZEY IRAK'taki Kürtler'e silah gönderme konusunda anlaştıklarını"belirtiyor!
Böylece YAHUDİ-KÜRT işbirliğine İRAN da
katıldı.
Müslüman bir ülke, başka müslüman bir ülkenin devletine
karşı, YAHUDİ ile birlikte vatan hainlerini desteklemiş oldu.
1965 yılında Bedirhan ile dönemin İSRAİL Savunma
Bakan Yardımcı olan Şimon Peresarasındaki bir anlaşma sonucu, İSRAİL istihbaratının
en gözde elemanlarından olanTuğgeneral Tsuri Saguy, Albay Arik Regev ve Yarbay
Haim Levakov KUZEY IRAK'a gidip, üç ay boyunca isyancıları eğitip isyanda
danışmanlık yaptılar.
Aynı yıl içinde MOSSAD'ın ileri gelenlerinden David
Mimche başkanlığında bir grup ajan gelerek isyancı Kürtler'le bir görüşme
yaptı.
Bu ajanların arasında sonradan bakan olan Aryeh Lova
Eliah da vardı.
Eliah, Molla Mustafa Barzani ile görüştü, isyancı
Kürtler'e silah, para ve teknik yardım vaadetti.
Bu desteği alan Mustafa Barzani, 1966 yılında IRAK ordusuna
karşı büyük bir saldırıya geçti.
İş bu kadarla da kalmadı...
1966 Ağustos ayında İSRAİLLİ bir kadın ajanın
ayarladığı bir IRAKLI pilot,SOVYETLER Birliği'nin bölgede ARAPLAR'ı
güçlendirmek için verdiği MİG-21 uçaklarından birini isyancı
Kürtler'in desteği ile TEL AVİV'e kaçırdı!
Böylece hem İSRAİL, hem de ABD, SOVYET uçak
teknolojisi hakkında bilgi sahibi oldular.
Samuel M. Karz, "Soldier Spies" isimli
kitabında, "İsyancı Kürtler'e su gibi para akıtan, liderlerine aylık
50.000 dolar para ödeyen İSRAİL DEVLETİ'nin, MİG-21 uçağını kaçıran hain pilot
Redfa'nın tüm ailesinin IRAK dışına çıkarılmasını da Kürtler'e ihale
edildiğini"yazıyor!
Bu olayın filmi yapılmış ve TÜRKİYE'de "GÖKLERDE
VURUŞANLAR" adıyla gösterime girmiştir.
Yani Kürtler, sadece bağımsızlık iddiası ile kendi
devletlerine isyan etmekle kalmamışlar, aynı zamanda o devletin düşman İSRAİL karşısında
zayıf duruma düşmesine sebep olmuşlardır.
Mustafa Barzani Eylül 1967'de İSRAİL'e gitti.
Dönemin Savunma Bakanı Moşe Dayan'a bir Kürt hançeri
ile birlikte "KERKÜK petrollerinin nasıl vurulabileceğine dair" planları
verdi.
1969'da bu planlar doğrultusunda ve MOSSAD-BARZANİ işbirliği
ile KERKÜK rafinerileri bombalanarak işlemez hâle getirildi.
Aynı uygulama ikinci IRAK savaşı (2003) sonrasında KERKÜK-YUMURTALIK boru
hattına yapılmakta, İSRAİL ajanları ve Kürtler sık sık bu boru
hattını bombalayarak IRAK petrolününTÜRKİYE'ye değil, İSRAİL'deki HAYFA limanına
akmasını sağlamaya çalışmaktadırlar.
Mustafa Barzani 1973 yılında tekrar İSRAİL'e
gitti.
Bir YAHUDİ KÜRDÜ olan David Dayan'ın evinde
kaldı.
Daha sonra MOSSAD başkanı Zwi Zamir KUZEY IRAK'a
giderek Barzani'yi ziyaret etti.
Bağdat idaresine yapılan saldırıların arttırılması karşılığında
her ay verilen 50.000 dolara ek 50.000 dolarlık başka ödemeler yapıldı.
A. CEM ERSEVER, kitabında "Talabani'nin beş para
etmez bir aşiret reisi olduğunu ve TURGUT ÖZAL'ın sayesinde adam
sayıldığını" yazar...
Aynı şekilde KUZEY IRAK'taki belli başlı 24 aşiretten
biri olan, sıradan BARZANİ aşiretinin bugünkü konumuna gelmesi, o
dönemde İSRAİL'in verdiği destek ile 1991'den sonra ABD'nin verdiği
destek sayesindedir!
İSRAİL ve ABD'nin amacı MUSUL-KERKÜK petrol
bölgesinin SELÇUKLULAR döneminden beri gerçek sahibi olan TÜRKMENLER'i,
yani TÜRKLER'i saf dışı bırakıp, orada İSRAİLdenetiminde bir uyduruk
Kürt devleti kurmaktır.
AYTUNÇ ALTINDAL, "Halen İSRAİL ile ilişkileri
BARZANİ'nin yanında olan Sami Abdurrahman sağlıyor" demektedir.
Bunları niye uzun uzun anlattık?!
Bölücü Kürtler'in hararetle destekleyip örnek aldığı, saf
Kürt kökenli vatandaşlarımızdan bir kısmının da sempati duyduğu KUZEY IRAK'taki "Kürt
hareketi"nin aslında bir YAHUDİ oyunu olduğunu, Kürtler'in
aslında bağımsız bir devlet falan kurmadıklarını, para ve menfaat karşılığında,
içinde yaşadıkları devlete ihanet, o devletin amansız düşmanlarına da uşaklık
ettiklerini göstermek için!?
(Devamı var)
***
KÜRT YAHUDİLER/2
CESURYORUM GRUP
(25.11.2015)
Gelelim YAHUDİ KÜRDÜ meselesine...
Tarihçi AHMET UÇAR ve AYTUNÇ ALTINDAL, BARZANİ ailesinin YAHUDİ kökenli
olduğunu belirtmektedirler.
Bunu da OSMANLI arşivlerinde bulunan bir belgeye
dayandırmaktadırlar!
ALTINDAL konuyu çok eskiden beri bildiğini, hatta
1970'lerde bu konuda bir makale yazdığını söyler.
Bu belgeye göre 1856 senesinde SALLUM BARZANÎ adlı
bir YAHUDİ haham, MUSUL'danSELANİK'e, oradan da KUDÜS'e
sürülmüştür!
Bu kişi, BARZANİ ailesinden yetişmiş pek çok YAHUDİ hahamdan
sadece biridir...
Ama YAHUDİ KÜRTLERİ'nin varlığı sadece bu iki kişi
tarafından dile getirilmiş değildir.
1992 yılında yayınlanmış olan "The Folk Literature
of Kurdistani Jews: An Anthology - Kürdistan Yahudilerinin Halk Edebiyatı
Antolojisi" bu konuda kaynak kitap hüviyeti taşır.
Yazarı bir YAHUDİ KÜRDÜ olan Profesör Yona
Sabar'dır ve kendisi Kaliforniya Üniversitesi'nde görev yapmaktadır.
Bu kitaba göre;
"16. ve 17. yüzyılda KUZEY IRAK'ta yaşayan ailelerin en
ünlülerinden biri BARZANİ ailesiydi ve bu aileye mensup hahamların kurduğu
YAHUDİ eğitim kurumları büyük bir itibara sahipti.
Öyle ki, başta MISIR olmak üzere, Ortadoğu'nun çeşitli
yörelerinden buraya öğrenciler geliyordu.
Haham NATHANEL BARZANİ çoğunluğu elyazması olan büyük bir
kütüphaneye sahipti.
Bu kitaplar yine haham olan oğlu SAMUEL BARZANİ'ye miras
kalmıştı.
En enteresanı sapıtmış AMERİKAN YAHUDİLERİ tarafından kabul
edilen ilk KADIN haham da, bu Samuel'in kızı ASENATLI BARZANİ idi!"
Kitabın yazarı Yona Sabar, kendisiyle irtibat kuran Eşref
Günaydın'a, "BARZANİ ailesinin kurucusunun 16. asırda yaşamış olan
haham SAMUEL BARZANİ (ölümü 1630) olduğunu, ailenin daha sonra MUSUL,
ERBİL, KERKÜK civarlarında etkili olduğunu, ancak BARZANİ adı taşıyan her
aileyi YAHUDİ saymamak gerektiğini" belirtmiştir.
Ancak bölgede BARZANİ adı taşıyan başka bir aile
yoktur ki!
Şu halde günümüz BARZANİ ailesinin aslında YAHUDİ olduğundan
en ufak bir şüphe duymamak gerekir.
Bugün İSRAİL'de yaşayan YAHUDİ KÜRTLER'in arasında BARZANİ soyadı
oldukça yaygındır.
İSRAİL devleti kurulmadan önce MOŞE BARZANİ bir
militan olarak LECHİ yeraltı örgüne mensuptu ve gözaltında iken bir
el bombası patlatarak intihar etmişti.
Moşe Barzani IRAK'ta doğmuş, FİLİSTİN'e göç etmiş ve
orada ölmüştü(1947).
Ancak SABATAY SEVİ'nin takipçileri "dışı
müslüman, içi yahudi" dönmeler gibi, bölge yahudilerinden bir kısmı
menfaat açısından müslüman görünmeyi daha uygun bularak zahirde din
değiştirmişler, hatta Nakşibendi tarikatına intisap etmişlerdir.
Bu tür aileleri Kürtler bilir, ve onlara "binemal
cuhi" derler, yani YAHUDİ KÖKENLİ!
Bu aileler HAKKARİ'de de vardır, IRAK'taki BARZAN bölgesindekilere "birker" denir.
Müslüman görüntülü BARZANİ ailesinden Şeyh
Mehmet, 1700'lerde Nakşibendi tarikatının lideri olmuş, 1800'lerde bir başka Şeyh
Mehmet Nakşibendiler arasında sivrilmiştir.
Ama bu bir şey değiştirmez.
OSMANLI şeyhülislamları arasında dahi dönme (YAHUDİ)
olanlar vardır!
YAHUDİLER kılıktan kılığa girmekte ve insanları
kandırmakta çok ustadırlar.
Zaten Kürtler'in ancak %60'ı müslümandır, onlar arasında
gerçek müslüman ne kadardır,ALLAH bilir!
Kendi de bir Kürt ayırımcı olan FAİK BULUT, "Filistin
Rüyası" isimli kitabında "İSRAİL'de KÜRTÇE KONUŞAN
YAHUDİLER"den bahseder.
Bu kişinin "HORASAN Kürtleri" diye bir
kitabı vardır ki, bölgeye GURİSTAN adını vermişGUR TÜRKLERİ'ni "kürt" yapar!
Ama Kürtler'in Anadolu'dan ta HORASAN'a nasıl gittiğini
açıklamaz?!
A. MEDYALI isimli kişinin de "Kürdistanlı
Yahudiler" diye bir kitabı vardır.
(Berhem Yayınları, Ankara, 1992)
YALÇIN KÜÇÜK kitaplarında YAHUDİ KÜRTLER'den
bahseder, "İSRAİL'de 150.000 kadar YAHUDİ KÜRDÜ olduğunu ve
aralarından bakanlar bile çıktığını" yazar.
ABDULLAH BİLİCİ de İSRAİL'de YAHUDİ KÜRDÜ
Moti Zaken ile yaptığı röportajı AKSİYONdergisinin 291. sayısında
yayınlamıştır.
Moti Zaken babası ZAHO doğumlu, sonradan İSRAİL'e
göç etmiş.
MUTİ ZAKEN, İSRAİL-KÜRT LİGİ'nin kurucusu.
Aynı zamanda Netanyahu ve Barak hükümetlerinde
danışmanlık yapmış.
İSRAİL'de 150.000 YAHUDİ KÜRDÜ olduğunu söylüyor.
1970'lerde İşçi partisinden iki YAHUDİ KÜRDÜ, KNESSET denen YAHUDİ meclisine
girmiş.
Lukud Partisi'nden de bir bakan ve bir milletvekili
çıkarmışlar.
1996-1999 yılları arasında Savunma Bakanı olan emekli
general İZAK MORDEHAY da YAHUDİ KÜRDÜ idi.
Utah Üniversitesi'nde görev yapan HASAN KÖSEBALABAN'ın
da bu konuda bir makalesi var.
O da "İSRAİL'in Kürtler'in tümünü M.Ö.723 yılında
bölgeye göç eden YAHUDİ kabilelerin soyundan geldiğine inandırarak KUZEY
IRAK'ta bir nüfuz alanı oluşturmayı amaçladığını" belirtiyor.
Ancak "YAHUDİ KÜRTLER'in kendilerini MÜSLÜMAN
KÜRTLER'den daha çok YAHUDİLER'e yakın hissettiğini" de ekliyor.
Maalesef bu TÜRKİYE'nin de problemi, bizim dönmelerimiz
de, (yani dışı MÜSLÜMAN-TÜRK, içi-özü YAHUDİ) kendilerini
yüzyıllardır bağrına basan MÜSLÜMAN TÜRKLER'i, TÜRK DEVLETİ'ni bir
kenara bırakıp; İSRAİL'e, ABD'ye, AB'ye, yani YAHUDİLER'e
veHRİSTİYANLAR'a hizmet etmektedirler!
Kürt bölücüler de öyle...
Şimdi bu YAHUDİ KÜRDÜ tesbitimiz bazılarına
inandırıcı gelmeyebilir.
Ancak KEVIN BROOK adlı araştırmacının internet
sitesinden öğreniyoruz ki, elde 2001 yılında YAHUDİ, ALMAN ve HİNTLİ bilim
adamlarınca yapılan bir araştırma var.
Amaç kimin SAMÎ, kimin HİNT-AVRUPAÎ kökenli
olduğunu tesbit etmek...
Araştırma için SEFERAD YAHUDİLERİ (FİLİSTİN kökenli,
daha çok İSPANYA'ya göçmüşYAHUDİLER), EŞKENAZ MUSEVİLERİ (daha
çok HAZAR TÜRKÜ kökenli ASYA VE DOĞU AVRUPA MUSEVİLERİ), MÜSLÜMAN
KÜRTLER, FİLİSTİNLİ ARAPLAR ve FİLİSTİN'in güneyinde yaşayan BEDEVİLER'den
526 adet Y-KROMOZOMU toplanmış.
Daha sonra araştırmaya RUS, BEYAZ RUS, POLONYALI,
PORTEKİZLİ, İSPANYOL, ARAP, BERBERÎ, ERMENİ ve TÜRK deneklerden
alınan 1321 örnek dahil edilmiş.
Sonuç şaşırtıcı?!
KÜRTLER ve YAHUDİLER binlerce yıl öncesinde ORTAK bir BABA'dan
geliyorlar!
Diğerleri ile böyle rabıta kurulamıyor!
Yine başka bir internet sitesi, ISRAELI-KURDISH
FRIENDSHIP LEAGUE, MOTİ ZAKEN'in bahsettiğimiz makalesini veriyor.
Tarayıp bulabilirsiniz.
Netice itibariyle, biz Kürt kökenli vatandaşlarımızın YAHUDİ oyunlarına
gelip, YAHUDİ veAMERİKAN uşağı olmasını istemiyoruz.
Kendilerini onbinlerce yıllık TÜRK tarihinin ve
benliğinin bir parçası gibi hissetmelerini istiyoruz.
Bütün çabamız bunun için...
DİP NOT:
AHMET CEM ERSEVER
1950 Erzurum doğumlu, Kerkük Türkleri’ndendir.
Resmi adı İstihbarat Grup Komutanlığı olan, halk
arasında Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele adıyla anılan
biriminin kurucusu ve komutanı olan Jandarma subayı.
Ersever, Güneydoğu Anadolu’da PKK ile yapılan gerilla ve
istihbarat çalışmalarının tümünde yer almış, silahlı çatışmalara bizzat
katılmış, tüm faaliyetleri yönetmiş, PKK’ya yardım ve yataklık eden kişi ve
guruplarla mücadele etmiş, bu faaliyetleri tam yetkiyle ve Komutanlığa doğrudan
bağlı olarak yürütmüştür.
Mücadelesinde PKK'nın tarihini yazacak kadar derinlere inen Cem
Ersever PKK ve Gladıo arasındaki bağ ile İsrail ve ABD'nin desteklerini,
PKK içindeki ermeni eliti Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'e bildirmiş;
Eşref Bitlis bu konuda açıklama yapılamadan uçağına düzenlenen sabotajla
şehit edilmiştir.
Ersever ile Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu arasındaki
ilişki olduğu ve Ersever’in Velioğlu’ndan çok iyi istihbarat aldığı, avukatı Emin
Emir (MHP’nin eski lideri Alparslan Türkeş’in de avukatı) tarafından ifade
edilmiştir.
Özellikle 1989-1990 yıllarında bu ikilinin çok sık
görüştüğünden bahseden bahseden Emir, Ersever’in o dönem ‘Düşmanımın
düşmanı dostumdur’ ilkesiyle hareket ettiğini ve ayrıca Hizbullah’ın
devlet tarafından kurulduğuna dair Ersever’den herhangi bir şey duymadığını da
belirtmiştir.
Ersever, Aydınlık gazetesinden Soner Yalçın’a yaptığı
açıklamalarda, Yeşil kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım ve bazı faili
meçhuller ile ilgili bilgiler verdi.
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis‘in kuşkulu
bir uçak kazasında ölümünden bir ay kadar sonra, binbaşı rütbesindeyken, 17
Mart 1993′de 30 arkadaşı ile birlikte görevinden istifa etti.
İstifa mektubunda “Güneydoğu’da yetkili organlar
içerisinde oluşturulan bir çete, cereyan eden hadiselerin gerçek boyutlarının
Türk Milleti tarafından görülmesini engellemektedir” diyor ve yaşanan
gerçekleri ve PKK ile mücadelenin eksikliklerini kamuoyuna duyurmaya
çalışacağını açıklıyordu.
Bu arada PKK ile psikolojik mücadele yöntemi olarak Ahmet
Aydın takma adıyla“Üçgendeki Tezgah” ve “APO-PKK-Kürtler” isimli
kitapları yazmış, ancak geçim sıkıntısı içine düşmüştü.
İşadamı Alparslan Ertuğ ile ilişki içindeydi ve
eğer kendisine birşey olursa Güneydoğu’dan tanıdığı Hanefi Avcı‘ya haber
vermesini istemişti.
Ersever, Aydınlık gazetesine anlattıklarıyla ilgili olarak
mahkemeye ifade vermek için 24 Ekim 1993′te Ankara’ya gitti ve bir daha
kendisinden haber alınamadı.
1 Kasım’da Ankara Çamlıdere’de sevgilisi Neval Boz’un, 2
Kasım’da Ankara Polatlı’da itirafçı Murat Demir’in ve 4 Kasım 1993′de Ankara
Elmadağ’da Ahmet Cem Ersever’in cesetleri jandarma tarafından bulundu.
Birbirlerini tanıyan bu üç kişiyi kimlerin öldürdüğü bir sır
olarak kaldı.
Hayrettin Yurtöven
Pfarrer-Autsch-Straße
31
55126 Mainz
Tel.: 0049
(0)6131 471582
(Derleme: Cemal
Polat)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder