30 Mayıs 2017 Salı

BAĞIMSIZ CUMHURİYET PARTİSİ GENEL BAŞKANI HAKKI KARĞIN “AKP OLAĞAN ÜSTÜ BÜYÜK KONGRESİ HAKKINDA” BİR ELEŞTİRİ YAYINLADI

AKP, OLAĞAN ÜSTÜ PARTİ KONGRESİNE ELEŞTİRİ
HAKKI KARĞIN
BAĞIMSIZ CUMHURİYET PARTİSİ 
(BCP) GENEL BAŞKANI
(67 Yıllık "KARŞI DEVRİM"
Sürecinde Ülkenin Geldiği Nokta)
AKP, Kendiliğinden ortaya çıkmış bir parti değil, ülkede söz sahibi olan diğer partiler gibi CIA tarafından organize edilmiş bir sürecin ürünüdür.
1945-1950 yıllarında Kemalist Halk İktidarını ele geçiren karşı devrimin görevi, Türkiye Cumhuriyeti Kemalist sistemi dağıtmak, Liberal (emperyal) sisteme geçmek idi.Ülkede bu amaçla örgütlenen emperyalizm ve İşbirlikçiler,1946 seçimlerinde,Halk Meclisi (TBMM) ni kenara iterek,Atatürk CHP parti programını yırtıp atarak, Parlamenter sisteme geçiş yalanları ile farklı iki partiymiş gibi karşımıza çıkartıldılar.Biri Liberal Sistemi doğrudan savunan DP,
2. ise Atatürk CHP'sinden arındırılmış Kemalist devrimleri inkâr eden sol düşünce ve Sosyal Demokrat gibi beylik laflar ile sulandırılmış özünde Liberal ''Yeni İnönü CHP'' sidir. Partiler bir yanda görücüye çıkarken diğer yandan da devrimci bir karakter taşıyan Türk Milliyetçiliğini; Türk Irkçılığına dönüştürmek için Türkeş'i yetiştiriyorlardı (Politikada Irkçılık İlk Olarak Batı da ortaya çıkmıştır)
İktidar Güçtür,iktidarı belirleyen güç ise ülkede,üretim araçları  ,insanı üstünde yaşadığı toprak ve insan ile ürün döngüsünü sağlayan Kapital (para)dır .İşte Kavga tam da bu nokta da dır.Kemalist sistem de araç gereçler para halka,liberal sistem de ise şahıslara aittir.
1950 seçimlerinde Ümmetçi toplum dayatması ile halkın karşısına çıkan DP halktan kabul görmeyip yıpranınca, CIA devreye girdi.İnönü-Türkeş ittifakı ile Dp'ye karşı 1960 darbesini yaptı. Ümmetçi yapılanmayı ileride tekrar kullanmak için geri çekti.''Özgürlük demokrasi adına Sol, Sosyal Demokrasi ve Türk Irkçılığını sahneye sürdü. Öte yandan da CIA/FETO,
ile Ümmetçi toplumu yeniden yaratmak için illegal örgütlenmeleri başlattı.
1960 darbesi mükemmel bir organize ile halka yutturularak, Anayasa ve Mahkemelerin değişmesi ile Kemalizme 1945 den sonra 2.darbeyi vurdu.
Sahneye çıkan Sol-Sağ 1970-80 yılları arasında ülkeyi kaostan kaosa sürüklerken,CIA,Bir yandan teorisyenlerinden Kemal Derviş'e 24 ocak kararlarını yazdırıyor(1976),diğer yandan bu kararları hayata geçirecek Ümmetçi yapılanmayı FETO ile hızlandırmaya başlıyordu.
1978-80 sol,sağ kavgalarını çok korkunç göstermek için CIA eylemlere başladı.Solcu gençlerin toparlandığı yerleri bombalayan CIA ,eylemleri, sağ görüşlü gençlere yıkıyor ya da tersi sağ gençliği katlediyor, sol örgütler üstüne yıkıyor,Camileri,otobüsleri bombalıyor ülkede kaosu derinleştirerek 1980 hazırlıkları yapıyordu.
70’li yıllarda Fethullah Gülen’in okullarına akıtılan paralar BOP’un altyapıları ve 1976­ 1981 yıllarının hazırlık aşamaları idi. O yıllarda ülkemizde yaşanan kaos tesadüfi değil, görünmeyen hükümet CIA'nın işi idi. 12 Eylül darbesi yapıldığında, bundan daha Türkiye basını bile habersizken, ABD basını darbeyi sabah saat 05’te manşetten ''Bizim çocuklar bu işi başardı'' diye veriyordu (http://www.milliyet.com.tr/.…/dunyadetay/04.06.2011/1398393/...). '12 Eylül, ulusal solcu ve ulusal sağcıları işkence tezgвhlarında, İsa'nın öcünü alırcasına  çarmıhlara gererken, ümmetçi toplumu yaratacak olan Özal, ABD’de kampa alınmış ve Kemalizm'in tasfiyesi için 1976’da Kemal Derviş tarafından yazılan ‘24 Ocak Kararları”nın hayata geçirilmesi için eğitiliyordu (24 Ocak Kararları Kemalizm'in tasfiye kararlarıdır.).
Irak ile sınırımızda tampon bölge açılarak çekiç gücü yerleştirilecek, ‘Güneydoğu sorunu’ adı altında APO görevlendirilecek ve PKK güçlendirilecekti. Onların çocukları başarılı oldu, silahlarımız yenilendi, yeni açılan üslerimiz Ortadoğu’ya yönlendirildi ve böylece bir taşla iki kuş vuruldu. SSCB’nin yıkılması için kutsal cephe ile ittifak yapan radikal İslam, ikiz kulelerin havaya uçurulması ile yerini ılımlı İslama bıraktı. Nehri geçerken at değiştirmeye kalkışan Batı emperyalizmi, Bin Ladin'i Afganistan'da karşısına aldı. Bin Ladin şöyle diyordu; “Bizim gerçek düşmanımız SSCB değil, ABD imiş”. Bir yandan Bin Ladin ile savaşan ABD, öte yandan sünnilerin önderliğinde “Ilımlı İslam” adı altında ruhani lider Fethullah Gülen'i Ortadoğu'nun halifesi gibi tanıtmaya başladı. Bill Clinton, İstanbul Çırağan Sarayı’nda şöyle demişti; ‘’Yahudilerin Haham’ı, Hristiyanların Papa’sı var ama Müslümanların bir ruhani lideri yoktur.’’. Özal’ın zamansız ölümü sonrası iktidara gelen Ecevit -­ Devlet Bahçeli hükümeti BOP’u suya düşürecekti. Özal hükümetinin devamı gerekiyordu. Görünmeyen hükümet devreye girdi, dönemin İstanbul Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ı hazırlamaya başladı. Arkasından ’24 Ocak Kararları’nın sahibi olan Kemal Derviş’i göndererek Ecevit hükümetini devirdiler. AKP ile eş başkan Tayyip Erdoğan’ı iktidara taşıdılar ve suyu yoluna koyan görünmeyen hükümet 2003’de BOP girişimini başlattı. ‘’Yeni dünya düzenini ben kuracağım, benim ile gelen payını alır’’ sloganı ile ortaya çıktı. Ardından ‘’Saddam kimyasal silah ile dünyayı tehdit ediyor’’ gerekçesi ile 10 Mart 2003’de Saddam’ı vuracağını açıkladı. Böyle bir müdahaleyi ancak BM yapabilirdi. Çünkü dünyanın düzenini sağlayan karakol BM’dir. Dünyayı böyle bir tehlikeye atan ülkenin sorununu, silahlı kanadı olan NATO gücünü göndererek çözer. 20 Mart 2003’e kadar ABD’ye ‘bekle, ben sorunu çözerim’ derken, ABD bu kararı tanımadı ve aynı tarihte Irak’ı işgal etti. Bu tarih yeni dünya düzeninin başlangıcı olacaktı. Bu işgal AB’yi ve BM’yi parçalarken, dünyada da yeni müttefikleri oluşturdu;
a) ABD ve İngiltere’nin başını çektiği, Irak işgaline katılan grup
b) Almanya ve Fransa’nın başını çektiği, Irak işgaline katılmayan grup
c) ŞİÖ (Şangay İşbirliği örgütü)
Fas, Tunus, Cezayir ve Libya’dan sonra Irak işgali ile ‘Arap Baharı’ adım adım ilerlerken, diğer yandan Batıda Kuran'lar yakılıyor, Hz. Muhammed’in karikatürleri yapılarak alay ediliyor ve ‘’Büyük Asya Projesi’’nin patronları, arka arkaya şu açıklamaları yapıyordu.
‘’Tek Dünya düzeni ister istemez kurulacaktır, tek sorun bu sonuca güzellikle mi, yoksa zorla mı ulaşılacağıdır’’ –James Paul Werburg­ (bkz.http://www.millicozum.com/mc/kasim­2004/deccalin-sovalyeleri).
‘’Tek bir dünya devleti oluşturduğumuzda modern dünya daha mükemmel ve daha istikrarlı olacaktır. Halkların kendilerini yönetme hakkı, artık dünya bankerleri ve entellektüelleri olan elit otoritesi altına girecektir.’’ –David Rockofeller­‘’(bkz. http://blog.milliyet.com.tr/gizli­orgutlerin-ortak­hede.…/…/... ).
“ABD’nin misyonu ulus devletleri gömmek, halklarını daha küçük birimlere bölerek yaşatmaktır. Gelecek Amerika’nın mıdır? Yeni dünya düzeni Amerika İmparatorluğu ve tüm insanların rakip olmadığı evrensel düzenin adıdır.’’ –R. Strausz Hupe­(bkz.http://huseyinguzel.blogcu.com/emperyalizmin­amaci…/13788667).
Batı bu gelişmeleri yaşarken Tayyip, ‘’bu bir medeniyetler buluşması, ben Ortadoğu’nun eş başkanıyım’’ diyerek, yüz yıllık dostlukları bir kenara itip, Suriye işgali için efendilerinin talimatını yerine getiriyordu. Fakat Suriye işgali başlamak üzere iken kurbağa gözünü açtı.
Putin; ‘’bu bir haçlı seferidir, biz Çin’i yanlış tanımışız’’ diyerek Karadeniz’de Çin, Kazakistan ve Rusya’dan oluşan üçlü tatbikatı başlattı. Bu tatbikat, üç guruba bölünmüş dünyaya, ayrı ayrı mesajlar veriyordu (http://www.tarafsizhaber.com/.…/dr­mehmet­hakan­saglam­batil...).
Bu, birinci gruba bir gövde gösterisi, ikinci gruba uyarı, grupların dışında kalan ve stratejik önem taşıyan ülkelere de ‘’gözünüzü açın’’ mesajı idi. Söz konusu tatbikat ile Suriye işgalinin yolunu kapayan ŞİÖ, bedelini Rusya üzerinden Ukrayna ve Kırım ayaklanmaları ile ödüyordu. Bu saldırıları da ŞİÖ nezdinde bertaraf eden Putin, Batı emperyalizmini bunalımdan bunalıma sürüklemeye başladı. Bunalıma düşen emperyalizm, çareyi iç ayaklanma ve Sünni radikal İslam örgütlerini, Alevi Esad’ın üzerine kışkırtmakta buldu. İç ayaklanmanın temsilcisi olarak seçilen SUK ‘'Suriye Ulusal Koalisyon’’, eş başkan Tayyip tarafından İstanbul Maltepe’de, ÖSO ise Antakya’da kuruldu. Destekçileri; PYD, El­Nusra ve el altından PKK İdi. Esad’a karşı bunlar yetersiz kalınca, 1500’e yakın radikal örgütleri Suriye üzerine göndermek için Ortadoğu’da toparladılar. Toparlanan ruh hastalarının finansmanlarını Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve BAE üstlenirken, silahlarını da İsrail ve ABD tedarik ediyordu. Tarihte benzerine rastlanmayan iğrenç saldırılara rağmen Esad devrilmedi.
Dünyada yapılan 3.Devrimi (elektronik) de kaçıran Batı emperyalizmi, pazarı Çin’e kaptırınca bölgesel kontrolü elinden kaçırmaya başladı. Boşluktan yararlanan PKK güç kazanmaya, 1500’e yakın ruh hastaları kontrolden çıkmaya başlarken, Esad direndikçe Tayyip kuduruyor, güvendiği efendilerinin elinden bir şey gelmeyeceğini ve piyon olarak kullanıldığını anlayınca, bölgedeki ruh hastası örgütlerden bir kısmını yanına alarak bir kısmına da el altından yardım ederek, ‘’RABİA’’ işaretini yapıyordu. Bu şu anlama geliyordu; ‘Gülen ile birlik olarak beni kullandınız, ya ben ya Gülen’ kozunu masaya sürerek, Süleyman Şah rolüne soyunmak... Yıllar önce planlanan ve bunun için Gülen okullarına ve Zaman Gazetesi’ne para akıtılarak ‘ılımlı islam’ yatırımı yapan ABD, Tayyip’in blöfü ile bunları çöpe atamazdı. Bu nedenle 17 – 25 Aralık operasyonu düzenlendi ve ABD Gülen’i tercih etti. 10 yıllık ortaklık bir günde yok oldu. Efendiler ve işbirlikçiler birbirine düştü.
Sonuç;
Doğu-Orta Doğu ve Afrika da yaşanan günümüz savaşları toprak
savaşları değil,sistem savaşlarıdır.Yazımızın 1. ve 2.bölümünde anlattığımız gibi,Tek Dünya din İmparatorluğu kurmak için yola çıkan Batı emperyalizmi ve bölge işbirlikçileri Orta Doğu da çakılıp kaldı.Geri dönme ve uzlaşma şansı olmayan emperyalizm yenilginin getirdiği sonuçlar itibarı ile büyük bir sarsıntı ve dağılma sürecindedirler.
Büyük bir dağılmayı önlemek için devreye giren Papa,önce AB ülkelerini toparlayarak çatlak sesleri susturdu.
.http://www.sozcu.com.tr/…/ab-liderleri-roma-anlasmasinin-6…/
Arkasından Trump,Suudi Arabistan'a gönderilerek;İngiliz ve İsrail tarafından denetim altıda tutulan ''Arap Nato''sunu denetleyerek yeni süreç için her türlü garantinin verileceğini iletti.http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39973092
Suudi Arabistan dan İsrail'e geçen Trump,Papa-Haham ittifakının geçerli olduğunu,Suriye üzerinden gelecek her türlü saldırının güvenliğini alacaklarını iletti.http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39997996
İsrail'den Vatikan'a geçerek Papa'ya rapor verdi. http://www.sozcu.com.tr/…/trump-ile-papa-vatikanda-bir-ara…/
Yeni talimat ile Nato'yu toparladı.
http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-40042111
Yukarıda ki gezintiye; PYD,stratejik ortağımızdır diyerek ağır silahlar ile donatacağını ekleyerek.Ve Lübnan Vekili VALİD SAHRYA'nın ''Orta Doğu Modern harita ile son günlerini yaşıyor'' TRUMP ''Ona (Şi Ciping) güveniyorum. O iyi bir insan Kuzey Kore sorununu çözün,O çözmezse biz çözeriz''
Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki;Batı emperyalizmi ve bölgesel işbirlikçileri 2.Sykes-Picot saldırısı için yeni strateji hazırlıklarını tamamlamak Üzere Haçlı Ordularını toparlamıştır.(Kurtuluş savaşında bizi arkadan vuran kimdi,Suudi Arabistan,Ürdün)
Bölgeden Rusya' yı söküp atmak için Alevi-Sunni çatışmasının kapısını aralayan ABD,Kürt kartı,Feto. ile Türkiye'nin safını belirlemesi gerektiğini AKP hükümetine dayatırken (Son nokta ABD'de nasıl kondu ? ) ÇiN'e de bu kavga senin kavgan değil diyerek SIO birliğini parçalamak istiyor.
Bu stratejileri, yapacağı şeyleri de gizlemeden bağıra bağıra söylüyor.
'‘Bize karşı çıkan devletleri komşuları ile birbirine düşürecek durumda olmalıyız. Ancak, eğer karşı çıkan devlet ve komşuları birlik olarak bize karşı çıkarlarsa, o zaman dünya savaşı çıkaracak güçte olmalıyız.''
Siyonist Protokol/7­(http://www.google.com.tr/url...)
Sürecin Türkiye'ye dayattığı “Benim partim, benim derneğim” demek değildir.Hayat ve devrim “Tam Bağımsız Türkiye” diyen her siyasi yapıyı birleştirecek Kemalist Birleşik Cephe' yi önümüze koymuştur.
Mustafa Kemal; ‘'Bu Türkiye’ nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye’ye has bir sistemdir’ diyerek kurduğu Türkiye Cumhuriyeti' ni gençliğe emanet ederken şunları söylüyordu:
'‘Bu sistemi koruyamazsanız, yüz kat daha güçlenerek gelecek ve elinizden alınacaktır’'
İşte gün o gündür. Ordularımız dağıtılmış, kalelerimiz cebir ve hile ile ele geçirilmiş, iktidara sahip olanlar gaflet, delalet ve ihanet içindedirler.
Saflar NET !.
Ya İHANET Ya da CUMHURİYET !.
BAĞIMSIZ CUMHURİYET PARTİSİ

1 yorum: