Yalçın KOÇAK
Kısa bir
hatırlatma; Kıbrıs’ta tüm şer güçler Derviş Eroğlu seçilmesin diye
uğraştı ve kim olursa olsun Eroğlu olmasın blok’u bu AKINCI denilen zatı seçti,
ikinci turda bunda ittifak ettiler.
Bu eskinin Talat
döneminin devamı gibidir ama “gelen gideni aratır” sözü de çok doğru bir
laftır. Tezahür etmiştir. Kıbrıs’ta şimdi rey verenlerde dâhil destekte
bulunanlar bu garabetten nasıl sarfı nazar edecekler, nasıl kurtulacaklar
arayış içindedirler.
Çözümü illa ki
vardır, tabi hukuk içerisinde kalmak kaydıyla ilgililer bir çözüm bulacaktır.
Biz yinede aklımıza geleni paylaşalım. Dünya da ki Anayasa yapıcıları
Anayasalara da yazmasalar da seçilmiş Başkan’ın nasıl değişeceği, geri
çağırılacağı veya Emredici Vekâlete muhalefetten sebep nasıl azil edileceği
konularında çalışmışlar çeşitli müktezalar (hukuki fikirler) üretmişlerdir.
Birisinden bir yerden başlamak lazımdır. Bu işin AKINCI ile gitmeyeceği veya
bizim istediğimiz yere yanaşmayacağı çok açıktır.
Kıbrıslı
insanlarımıza Batı Trakya turları organize edelim; Hem de AB’nin gözü önünde
Yunan’ın insafına bıraktığımız Batı Trakya Türklüğünün halini pür melalini bir
gösterelim;
* Türk okullarının fiziki
bakımsızlıkları,
* Okullarda ki müfredata ve Türk dili
saatine müdahale,
* Türkçeyi hileli engelleme teşebbüsleri,
* Ekonomik izolasyon,
* Medeni bir şekle sokulmuş tehcir
politikası,
* Vakıf mallarını (Arşivleri karartarak)
gasp etmek,
* Yüksek emlak vergileri tahakkuk
ettirerek Türk malları üzerine icrai tedbirlerle çökmek,
* Müftülük seçimlerine mani olmak,
* Müftüler meclisini oluşturmamak,
* Batı Trakya Türklüğünün hukuki
özerkliğini tanımamak,
* Dini yapılarımızı Taverna, Meyhane gibi
saygısızca kullanmak,
* Cami ve Medreselerimize bir çivi dahi
çaktırmamak,
* Dernek tabelalarında Türk ismini
kullandırmamak,
* Bölgede devamlı göç sebepleri
çıkartmak,
Üyesi olduğu
AB'ye göz göre göre yalan beyanda bulunup bizde Türkler değil, Müslümanlar
yaşamaktadır, dilleri de Müslümancadır diyebilmektedir, arsız palikarya.
Neydi eskiden
Kıbrıs ve Batı Trakya meselelerimiz birlikte düşünülürdü, aynı dergilerde
birlikte okunurdu, birlikte tasarlanır, uygulanırdı.
Bu işlerin eski
adamlarının seslerine kulak verelim Batı Trakya'dan Ahmet Aydınlı’yı
dinleyelim, Yeşil Ada dergisinde haykıran Nevzat Karagil rahmetlilerin çizdiği
yoldan gidelim. Bu güne değin bir arpa boyu yol alınmadıysa bu millet midir
suçlusu, yoksa sorumlu diplomat, general okumuş rütbeli, cüpbeli allâmelermidir,
işleri profesyonel dernekçilik olanlarmıdır, buyrun konuşalım?
Sayın
Cumhurbaşkanımız artık savunma pozisyonundan çıkıyoruz derken ne demek
istemiştir. Bu güne kadar bu bölgesel politikaların bu çıkmazlarda tıkanmasına
sebep olan kişilerin erdem gösterip bu konumlarını boşaltmaları gerekmektedir.
Kimlerin mesela Haymatloz geldiği bu ülkede han, hamam, apartman sahibi olmak
için bölge siyasetini istismar eden dernekçi, siyasetçi, vakıfçı ve
particilerin. Şimdilik sıfatlarıyla yetinelim, anlamazlarsa adlarını da
yazarız. Yeter beyler Batı Trakyadan da Kıbrıstan da paradan başka bir şey
düşünmeyen beyinlerinizin kumanda ettiği ellerinizi çekin...
Yunan ve Rum
arsızdır (greek)’tir, hırsızdır, hep çalar, önce Teselya’yı (Bizim SILA'mızı)
çaldılar, sonra Ege Makedonyasını, sonra Batı Trakya’yı ve en sonra Ege
adalarını tek mermi atmadan bin bir entrika ile çaldılar, Kıbrıs’ta bir çöp
dahi vermeyiz bu palikaryaya, o da durmaz mart kedisi gibi soysuzun hedefi
bilinsin ki İstanbul’dur.
Bize düşen bu
tavizler manzumesini, bu makarayı geri sarmak diplomasinin ve Kifayetsiz
beyinlerin bıraktığı mecraları ele geçirmek, Anladıkları dilden konuşmazsak
Genel Kurmay Başkanınızı tamamen bizim olan Kardak kayalıklarına çıkarmazlar.
Bu komutanın bir cengaver pilotu yokmuydu dümeni kilitlenmiş uçağını kazara
teröristlerin barındırıldığı ama Yunanın hep red ettiği Lavrion kampına
düşürtemedi? Sizleri de Snu Tzu çarpacak beceriksiz beslemeler! Omuz
haraketleri anlıktır, zamanlamasını kaçırdıktan sonra bir anlam ifade etmez.
Saratoga, Muavanet meselesini ders olarak okumuyormusunuz yoksa?
Unutmayınız ki;
tarih bir kez daha Akdeniz de çıkan doğal gazın Avrupa'ya nakli için
Batı Trakya'dan geçme coğrafik mecburculuğu ile iki önemli meselemizin
aynı platformlarda çözülmesini emretmektedir. Ben Pelask'ım MÖ 3 binde Sıla
dediğim yere gelmişim, Greek 2 binde Moraya gelmiş. geldiği yer Mısır ve deniz,
onu geldiği yere kadar kovalamaz bu politikaları işlemezsek biz SAKA'lara
yazıklar olsun.
Biz unutsak da tarih unutturmuyor.
Coğrafyamız, Kaderimizdir.
Te Sıla bre, Teselya bekle er yada geç
ama illaki geleceğiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder