Türkiye bugün Osmanlının Lale devrinde yaşadığı
görece bir refahı yaşamaktadır. Bugüne kadar iyi niyet taşları döşerek gelindi.
Devleti yönetenler cehennem kapısına dayanınca bedel ödeyenlerin yardıma
başvurdu. Ama bunun karşılığı babasız kalan çocuklar dul kalan kadınlar oldu.
Bedel ödeyecek olanlar binlerce uyarı yapmalarına karşılık iktidar valileri
kulak tıkamıştı. Çünkü onların kaybedecekleri bir şeyleri yoktu.
Yaşadığımız toplumsal yaşamda kansızlık yapan
bunun karşısında da fedakârlık ve bedel ödeyenler Kuran ayetlerinde
örnekleriyle bize bunlar anlatılmaktadır. Kuranda Bedel ödeyenlerin ön
sırasında ”Hz. Meryem ve Firavunun hanımı Asiye validemizdir.” Yer almaktadır. Allah, Hz. Âdem’de sabır ve azim bulamadığını
söyler. Ama biz bu yaratılış süreçte, azim ve sabrı şeytanda görmekteyiz. Bu
sebeple Mevlana” En sadık, sözünden dönmeyen varlık olarak, şeytanı örnek
görtermiştir. Yüce Allah’ın her türlü yumuşak tavrına karşı şeytanın inadını ve
direnişini görüyoruz. İnsan şeytanda bile kendisi için örnek bulabilir.
Allah şeytana “ sen benim ihlaslı kullarımı kandıramazsın”
buyurmuştu. Şeytan sadece insanlarla kendi arasında adil olmasını istemiş
Allah’ta ona istediğini vermiştir. Şeytanın yoldan çıkaramadığı insanlar “Elestü
bezmendeki sözleşmesine sadık kalan insanlardır.
Toplum olarak bizler, Kuranda anlatılan olaylardaki özü
kavramadıkça oynanan oyunları çözemeyiz. Kullanılmaya devam ederiz. Kuran’da “
Lut ve Nuh aleyhiyhisselamın hanımları Kâfirlere örnek gösterilir. Burada insanın iyi veya kötü olması için
mensup olduğu kabile ve soyun hiçbir önemi yoktur. Atalarımız “Allah insanın
kaderini iyi yazsın” derler. Acaba peygamber zevcelerini niye Kâfirlere örnek
göstermiştir. Zamanımızda devleti parselleyenler çeşitli tarikatlara mensup
olmak, görev almakta adeta referans alınır hale geldi. Devletin anasını
bellediler. Rabbimiz peygamber zevcelerine” Hain sözcüğünü” kullanmıştır. Rabbe
en yakın olan kul, peygamberlerdir. Bu iki hanım kocalarına hainlik yaptı, aile
sırrını düşmanlarla paylaştılar.
İnsan öz mayayı bozarsa, ondan her türlü
şirretlik beklenir. Bu maya bozuksa
peygamber çocuğu ve Resul zevcesi olmak işe yaramaz. Bu
bozuk maya değişmiyor. Akrebin soktuğu
gibi iyilik yapan sahibini mayasının gereğini yaparak sokacaktır. Bunlar milletin
düşmanlarıyla işbirliği yapar, halkın aleyhine çalışır, nimet verenlere
nankörlük yapar. Hz. İsa peygamberin havarilerinden birisi, ufacık bir
dünyalığa karşılık sahibini satmıştır. Allah ise, davanızı inancınızı az bir
paraya satmayın buyurması anlamlıdır. Günümüzde ilahiyat mezunu olması, hafızı,
hocası, hacısı, güzel Kuran okuyanı, vaiz edeni, siyasette, devlet kademesinde
ve iş hayatında bir yerlere geldikten sonra gerçek mayalarıyla ortaya
çıktıkları millete acılar yaşattıkları halk bedelini ödüyor. Buna şahit
oluyoruz.
Günümüzde kendi ve aile geleceğini ülke
geleceğinden fazla önemseyenlerin devletin ve makamların en üst kademlerine
geçtiklerini görüyoruz. Bunların söyledikleriyle yaptıkları birbirinin tersi
oluyor. Allah mayası bozuk olanlardan söz ederken “kayaların üzerindeki
aldatıcı topraktan söz eder. Yağan yağmurla bu toprak yok olur, aslı olan taşa
döndükleri bildirilir. Ayette böyle topraktan faydalı bir şey üretemez, sadece
diken bitirdikleri bildirirler. Fatih Sultanı zehirleyenler, Atatürk’ün tedavisine
yanlış teşhis koyan, hastalığı tedavi edilmez hale getirenler, mayası
bozuklardır. Hz. Peygambere "vahiy kâtipliği" yapan sonra da mayası
ortaya çıkınca küfre dönenlerdir. Bu mayası bozuklar basınıyla TV ile bir bütün
kalemleriyle millet ve toplum aleyhine çalışma yapmaktalar. Sözleriyle topluma
bir sihir etkisi yapıyorlar.
Camide konuşulan
sözlerin günlük yaşantıda karşılığı yok. Konuştukları Kaf dağının arkasındaki masal
kuşunu anlatır. Bu bir kısır döngüdür,
İslam âlemini maskaralık toplum hale getirdi, eski hikâye türü anlatılanlar. Cami
ağzıyla konuşan siyasiler toplumda pirim yapıyor. Toplum ve siyasiler bir
çürümüşlüktür. Bu toplum, Kuranda ancak
diken yetiştirir denir. Nuh aleyhisselam
“ Bu toplumun hepsini ya Rabbi yok et. Bunlar doğursalar bile sadece facir ve Fasık
doğururlar” bedduasını yapar. Bu insanlar nerede bulunursa bulundukları toplumu
yozlaştırırlar. Her hacca gidenin hacı
olmadığı gibi, her camiye gidenin de namazı olmaz. Yıllarca mektep medrese
gören âlimlerin kitaplara hamallık, zenginler de mallarına hamallık yaptıkları görülmüştür.
Kâinat ayetlerine gözlerini, gönüllerini ve dimağlarını kapatmalarının bir
yararı olmaz. Kuran“ yapmadığınız şeyleri bir başkasının yapmasını niçin
söylersiniz” uyarısını yapar.
Yüce Allah Meryem ve Firavunun karısı
Asiye validemizi bedel ve fedakârlık ödeyenlere örnek gösterildi. İman ve dava
yolu bedel ödemektir. Fedakârlık ve sabır gerekir. Yobaz takımı kadınları erkeklerden aşağı
görseler de Allah onları erkeklerin önüne çıkarıyor. İnsanların akıllarına yatmayan bir olayla
karşılaştıklarında ikiyüzlü ve iftiraya hazır oldukları anlatılır. Aynı konuyu
Hz. Ayşe içinde yaptılar. Kuranda “ Allah doğrusunu bilir” dememizi emreder. Allah
bir şeyi örnek göstermişse, onda önemsememiz gereken bir nokta vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder