21 Haziran 2016 Salı

MAYA BOZUK VE BEDEL ÖDEYENLER!..., Araştırmacı, (İlâhiyatçı) Gazeteci-Yazar: CEMAL ÇALIŞKAN

BEDEL ÖDEYENLER VE MAYASI BOZUKLAR
Araştırmacı, Gazeteci-Yazar, İlâhiyatçı
Cemal ÇALIŞKAN
Türkiye bugün Osmanlının Lale devrinde yaşadığı görece bir refahı yaşamaktadır. Bugüne kadar iyi niyet taşları döşerek gelindi. Devleti yönetenler cehennem kapısına dayanınca bedel ödeyenlerin yardıma başvurdu. Ama bunun karşılığı babasız kalan çocuklar dul kalan kadınlar oldu. Bedel ödeyecek olanlar binlerce uyarı yapmalarına karşılık iktidar valileri kulak tıkamıştı. Çünkü onların kaybedecekleri bir şeyleri yoktu.
Yaşadığımız toplumsal yaşamda kansızlık yapan bunun karşısında da fedakârlık ve bedel ödeyenler Kuran ayetlerinde örnekleriyle bize bunlar anlatılmaktadır. Kuranda Bedel ödeyenlerin ön sırasında ”Hz. Meryem ve Firavunun hanımı Asiye validemizdir.”  Yer almaktadır.  Allah, Hz. Âdem’de sabır ve azim bulamadığını söyler. Ama biz bu yaratılış süreçte, azim ve sabrı şeytanda görmekteyiz. Bu sebeple Mevlana” En sadık, sözünden dönmeyen varlık olarak, şeytanı örnek görtermiştir. Yüce Allah’ın her türlü yumuşak tavrına karşı şeytanın inadını ve direnişini görüyoruz. İnsan şeytanda bile kendisi için örnek bulabilir.
            Allah şeytana “ sen benim ihlaslı kullarımı kandıramazsın” buyurmuştu. Şeytan sadece insanlarla kendi arasında adil olmasını istemiş Allah’ta ona istediğini vermiştir. Şeytanın yoldan çıkaramadığı insanlar “Elestü bezmendeki sözleşmesine sadık kalan insanlardır.
            Toplum olarak bizler, Kuranda anlatılan olaylardaki özü kavramadıkça oynanan oyunları çözemeyiz. Kullanılmaya devam ederiz. Kuran’da “ Lut ve Nuh aleyhiyhisselamın hanımları Kâfirlere örnek gösterilir.  Burada insanın iyi veya kötü olması için mensup olduğu kabile ve soyun hiçbir önemi yoktur. Atalarımız “Allah insanın kaderini iyi yazsın” derler. Acaba peygamber zevcelerini niye Kâfirlere örnek göstermiştir. Zamanımızda devleti parselleyenler çeşitli tarikatlara mensup olmak, görev almakta adeta referans alınır hale geldi. Devletin anasını bellediler. Rabbimiz peygamber zevcelerine” Hain sözcüğünü” kullanmıştır. Rabbe en yakın olan kul, peygamberlerdir. Bu iki hanım kocalarına hainlik yaptı, aile sırrını düşmanlarla paylaştılar.  
İnsan öz mayayı bozarsa, ondan her türlü şirretlik beklenir.  Bu maya bozuksa peygamber çocuğu ve Resul zevcesi olmak işe yaramaz.   Bu bozuk maya değişmiyor.  Akrebin soktuğu gibi iyilik yapan sahibini mayasının gereğini yaparak sokacaktır. Bunlar milletin düşmanlarıyla işbirliği yapar, halkın aleyhine çalışır, nimet verenlere nankörlük yapar. Hz. İsa peygamberin havarilerinden birisi, ufacık bir dünyalığa karşılık sahibini satmıştır. Allah ise, davanızı inancınızı az bir paraya satmayın buyurması anlamlıdır. Günümüzde ilahiyat mezunu olması, hafızı, hocası, hacısı, güzel Kuran okuyanı, vaiz edeni, siyasette, devlet kademesinde ve iş hayatında bir yerlere geldikten sonra gerçek mayalarıyla ortaya çıktıkları millete acılar yaşattıkları halk bedelini ödüyor. Buna şahit oluyoruz.
Günümüzde kendi ve aile geleceğini ülke geleceğinden fazla önemseyenlerin devletin ve makamların en üst kademlerine geçtiklerini görüyoruz. Bunların söyledikleriyle yaptıkları birbirinin tersi oluyor. Allah mayası bozuk olanlardan söz ederken “kayaların üzerindeki aldatıcı topraktan söz eder. Yağan yağmurla bu toprak yok olur, aslı olan taşa döndükleri bildirilir. Ayette böyle topraktan faydalı bir şey üretemez, sadece diken bitirdikleri bildirirler. Fatih Sultanı zehirleyenler, Atatürk’ün tedavisine yanlış teşhis koyan, hastalığı tedavi edilmez hale getirenler, mayası bozuklardır. Hz. Peygambere "vahiy kâtipliği" yapan sonra da mayası ortaya çıkınca küfre dönenlerdir. Bu mayası bozuklar basınıyla TV ile bir bütün kalemleriyle millet ve toplum aleyhine çalışma yapmaktalar. Sözleriyle topluma bir sihir etkisi yapıyorlar.
            Camide konuşulan sözlerin günlük yaşantıda karşılığı yok.  Konuştukları Kaf dağının arkasındaki masal kuşunu anlatır.  Bu bir kısır döngüdür, İslam âlemini maskaralık toplum hale getirdi, eski hikâye türü anlatılanlar. Cami ağzıyla konuşan siyasiler toplumda pirim yapıyor. Toplum ve siyasiler bir çürümüşlüktür.  Bu toplum, Kuranda ancak diken yetiştirir denir.  Nuh aleyhisselam “ Bu toplumun hepsini ya Rabbi yok et. Bunlar doğursalar bile sadece facir ve Fasık doğururlar” bedduasını yapar. Bu insanlar nerede bulunursa bulundukları toplumu yozlaştırırlar.  Her hacca gidenin hacı olmadığı gibi, her camiye gidenin de namazı olmaz. Yıllarca mektep medrese gören âlimlerin kitaplara hamallık, zenginler de mallarına hamallık yaptıkları görülmüştür. Kâinat ayetlerine gözlerini, gönüllerini ve dimağlarını kapatmalarının bir yararı olmaz. Kuran“ yapmadığınız şeyleri bir başkasının yapmasını niçin söylersiniz” uyarısını yapar.
Yüce Allah Meryem ve Firavunun karısı Asiye validemizi bedel ve fedakârlık ödeyenlere örnek gösterildi. İman ve dava yolu bedel ödemektir. Fedakârlık ve sabır gerekir.  Yobaz takımı kadınları erkeklerden aşağı görseler de Allah onları erkeklerin önüne çıkarıyor.  İnsanların akıllarına yatmayan bir olayla karşılaştıklarında ikiyüzlü ve iftiraya hazır oldukları anlatılır. Aynı konuyu Hz. Ayşe içinde yaptılar. Kuranda “ Allah doğrusunu bilir” dememizi emreder. Allah bir şeyi örnek göstermişse, onda önemsememiz gereken bir nokta vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder