ALİ BAYKAN YAZDI:
"BÜYÜK FOTOĞRAFI GÖRMENİZ İÇİN"
"BÜYÜK FOTOĞRAFI GÖRMENİZ İÇİN"
IŞİD’in adını ilk duyduğumuzda 900 kişilik bir ana kuvveti
Musul’a doğru ilerliyordu. Bu haber duyulduğunda Musul’da bulunan bütün halk ve
bütün yabancı misyonlar hatta Irak ordusunun askerleri dahi, hem de ağır
silahlarını dahi bırakarak, alelacele Musul’u terk etme telaşında idiler.
Bir tek Türk Konsolosluğu’na “Boşaltmayın” emri verilmişti.
Neden?
Çünkü Türkiye’yi yöneten irade IŞİD’in Türk misyonuna bir
saldırı yapmayacağı düşüncesindeydi. Bu düşüncenin haklı bir tabanı vardı.
Esad’a karşı savaşan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) bünyesindeki El Nusra’ya silah
ve mühimmat taşıyan Türk tırları işte bu El Nusra bünyesinden fışkıran radikal
İslamcı IŞİD’in palazlanmasına imkan sağlayan askeri mühimmatın birincil
kaynağı idi. Tayyip kulağına fısıldananlara inanıp yeni tasarlanan BOP
coğrafyasında etkili bir aktör olacağı belli olan IŞİD’i sözünü sayan, kendi
projelerine de taşeronluk yapacak, yönlendirebileceği bir silahlı güç olarak
görüyordu. Taşlar yeniden dizilirken, ganimetler paylaşılırken Tayyip de IŞİD üzerinden pastadaki payını
büyütecekti.
Bu hiç olmadı denemez, neticede IŞİD’in el koyduğu
kuyulardaki ve rafinerilerdeki ucuz kaçak petrolü kıyıya taşıyan Tanker
kamyonların içinde büyük filo “dünür” Çalık’ın idi. Kıyıdan İsrail’e aktaran da
oğul Burak’ın ve Bilâl’in tanker gemileri idi. Kazanç o kadar büyüktü ki, her
iki seferden sonra filoya yeni bir gemi ekleniyordu..
Ta ki, “pastada benim de payım olmalı” diye Suriye’ye Esad
üzerinden çöreklenen Rusya’nın, IŞİD’in el koyduğu bir rafineriyi ve dolum kuyruğu
bekleyen tanker filolarını bombalamasına kadar işler iyi gidiyordu.
Bombalanarak imha edilen rafineride Çalığın tanker filosu da vardı. Ne olduysa
ondan sonra oldu; o güne kadar Hatay sınırımızın Suriye’ye burun yapan köşesini
viraj almadan (2 dakikada) geçerek onlarca defa ihlal eden Rus uçakları arada
bir nota vererek ikaz edilirken, Çalık’ın filosunun imha edilmesinden sonraki
ilk ihlali yapan Rus uçağı (misilleme olarak) düşürüldü..
Dünür damat ekseninde bir ailenin kirli dolarları için
Türkiye’nin başına büyük bir çorap örülmüş oldu.. Ardından yaşananlarda
faturayı ödeyen Türk devleti ve Türk halkı oldu.. Antalya’yı bırakın bir yana,
asıl Laleli öldü. Gümrüksüz ticaret ile Türkiye’nin en büyük ihracat kapısı
olan “Bavul ticareti” bıçak gibi kesildi, devasa alacaklar Rusya’da kaldı,
devasa firmalar iflas etti, sadece bölge esnafı değil, Türk ekonomisi çok büyük
yara aldı. Bu durum ülkenin her tarafında yaşayanların işini düzenini olumsuz
etkiledi, hayat standardını düşürdü..
Biraz başa saralım
filmi..
IŞİD 900 kişi ile Musul’a yürürken kalkıştan 8 dakika sonra
o 900 kişinin üzerine bomba yağdırarak kumlara gömebilecek olan Türk F-16’ları
neden havalanmadı. Güzergah çöl, Kandil gibi kayalık ve mağara değil ki
saklansınlar IŞİD piyadeleri. Hepsini öldüremedik varsayalım, eş zamanlı
havalana skorsky’ler bombardıman bitmeden yüzlerce ‘bordobereli’yi sahaya
indirir, nihai temizliği de yapardı..
Neden yapılmadı ? Yapılsaydı Sam Amca’nın senaryosu
bozulurdu çünkü.. Kendi de bir ABD taşeronu olan irade bu emri veremezdi
elbet..
TERÖR ÖRGÜTLERİ EMPERYALİZMİN TAŞERONUDUR..
IŞİD de Taliban ve El Kaide gibi ABD’nin ürettiği, kendi
senaryoları için kullandığı taşeron bir örgüttür. Gece karanlığında bile kızıl
ötesi ışınlarla binlerce metre yükseklikten bir tavşanı bile görebilen, her
hareketli hedefe güdümlü füzelerle nokta atışı yapabilen uçakların IŞİD’i 3-5 palmiye ağacından başka gölgesi olmayan
çöllerde nasıl bulamaz da yok edemez? Böyle bir niyet yok çünkü. IŞİD’in dolaylı
ABD desteği ile Türklerden ve Araplardan arındırarak insansızlaştırdığı
bölgeleri, daha sonra görünür ABD desteği ile yandaş örgüt PYD işgal ediyor ve
“Kürt toprağı” yapıyor. Maksat artık her IQ seviyesinin anlayabileceği kadar
görünür oldu. Nihayetinde Türk topraklarından da pay isteyen bir taşeron Kürt
Devleti. Aslında o da ahırinde Büyük İsrail’in “Vadedilmiş Topraklar”ı ( Arz-ı
mevud) için “Emanetçi”.. Vakit Tamam olduğunda Büyük İsrail ile Büyük
Ermenistan’ı Doğu Anadolu’da sınır komşusu yapmaktır hedef..
Ve bu süreç “11
Eylül” ile RESMEN başladı.
Açıkçası, ben de 11 Eylül’ün ABD’nin Ortadoğu’ya askeri
müdahalelerine gerekçe olabilsin diye, dünyada kamuoyu oluşturmak üzere, “kendi adamı ile kendi topuğuna sıktırması”
olduğuna inananlardanım. Yaygın kanaat de budur zaten.. Kanıtlanamayacak olsa
da.
Öyle “Komplo Teorisi” filan demeyin. Biz bunları okuyarak ve
yaşayarak büyüdük. Benim yaşımdakiler hatırlar; Yunanistan’daki “Cunta Yönetimi’ni CIA 10 yıl sonra “Evet,
biz yaptık” diye açıkladı. Bizdeki “12 Eylül”ü ise daha başladığı günde “Bizim
çocuklar” ifadesiyle itiraf ettiler..
Okuyanları azalmasın diye daha yazılabilecek olanları
yazmayacağım..
Ama özetle bilinmeli ki, bu gün yaşadığımız musibetlerin
birinci müsebbibi Tayyip’in hastalıklı ruh yapısıdır.. Kontrol dışı bir
megalomanlık, kuşatılmış iradesi ile Türkiye’yi bir büyük bataklığa sokmuştur.
“Ayı ile yatağa giren tırmalanmış olarak çıkar..”
Tek kurtuluş ümidi, Türk Milleti’nin refleksi olan
Ülkücülerin parangalarından kurtulması ve “Milli Devlet, Güçlü İktidar” ile
emperyalizme direnmesidir..
Ne mutlu ki tünelin ucunda ışık görünmüştür. Azimle ışığa
doğru yürümek zamanıdır..
Ali Baykan - 29.06.2016 13:22 –
http://www.yasarkiraz.com/news/-buyuk-fotografi-gormeniz-icin/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder