1 Ağustos 2017 Salı

MERVE KAVAKÇI VE (İngiliz Ajanı/Ajan Provokatör) NAZIM KIBRISİ, Zahide UÇAR & MÜRTECİLER, YOBAZLIK VE KİMLİK PARÇALANMASI, Av.Prof.Dr.Nurullah AYDIN

MERVE KAVAKÇI VE NAZIM KIBRISİ
Merve Kavaçı…
Refah Partisi’nden vekil seçildi. Aslında Kavakçı bir projeydi.
Meclise türbanıyla, Nazlı Ilıcak’ın kolunda girdi. Vekillikten çıkarıldı. Şimdi birçok soytarı Kavakçı’nın başörtüsü nedeniyle vatandaşlıktan çıkarıldığını yazıyor. YALAN! Hem de ahlaksızca söylenen bir kuyruklu yalan. Kavakçı ABD vatandaşı olduğu ve bu durumu sakladığı için vatandaşlıktan çıkarıldı. Vatandaşlıktan çıkarıldıktan sonra, ABD’de Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde konferanslar verdi. Eski eşi Kafkas Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Cihangir İslam, KHK ile FETÖ üyesi olmaktan ihraç edildi.

Kendisi ABD vatandaşıdır. ABD Vatandaşı olan kişi ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı koruyacağına, ABD Ordusuna hizmet vereceğine yemin eder.Ve bu ABD vatandaşı hatun kişi, 3 Temmuz 2017 günü yeniden Türk(!) vatandaşı yapıldı. Sonra da alel acele Kuala Lumpur Büyükelçiliğine atandı.

Sizce bu hatun Büyükelçiliği sürecinde, Türkiye ve ABD çıkarlarının çatıştığı noktada, yeminine mi sahip çıkacak yoksa Türkiye’nin çıkarlarını mı koruyacaktır???mCHP vekilleri haklı olarak eleştiri yapıyor ama, eleştiriye hakları var mı???

Ülkemizde ikiyüzlülük kurumsallaştı. Çok yüzlülük geçer akçe oldu. Dürüstlük hem öksüz, hem yetimdir artık. İlkeli olmak diye bir kavramı hatırlayan yok. Hatırlatalım;

Baylar ve bayanlar, gerçeklere Fransız kalanlar, sözüm sizleredir.
Bu ülkede bir Maliye Bakanı var. Adı: Mehmet Şimşek. İngiliz vatandaşı. Yani, İngiltere Kraliçesi’ne bağlılık yemini etmiş bir kişidir Maliye Bakanınız. Londra’da küresel çeteye ait olan Merrill Lynch Bankası’nın başında otururken, AKP tarafından keşfedilip(!) Türkiye’ye getirildi. Dışarıdan bakan yapıldı. Hakkında birçok şaibe yazılıp-çizildi. Eşi yabancıydı. Bakan olduktan sonra boşandı. Türkiye Vatandaşı bir hanımla evlendi. O dönem ben ve bazı yazarlar bu konuyu yazdık. Eleştirdik. Mecliste karşı çıkan olmadı. Hatırladığım kadarı ile sadece Bahçeli, İngiliz vatandaşı olmasına değil, dışarıdan bakan atanmasına eleştiri getirdi. Ben de o eleştiriye, ikiyüzlülük olduğu için eleştiri ile karşılık verdim. Çünkü MHP’nin de içinde olduğu 57. Hükümet döneminde Derviş ABD’den ithal edilerek(!) bakan yapıldı. Ülkenin canına okudu.

İşte, halk bazı sözlere bu ikiyüzlülük nedeniyle itibar etmiyor. İtibar görmek için dürüst olacaksın. İlkeli olacaksın. Milleti salak yerine koymayacaksın. Eleştirdiğin konuda sabıkan olmayacak.Demem o ki, ABD vatandaşı Merve Kavakçı’yı ABD vatandaşlığı nedeniyle eleştirmek için, Kraliçesinin vatandaşı Mr. Şimşek’in bakanlığına da karşı çıkmak gerekir.Dün Mr. Şimşek’e hangi gerekçeler nedeniyle karşı çıktıysam, bugün de aynı gerekçelerle Madam Kavakçı’nın Büyükelçi yapılmasına karşıyım.

Kavakçı’nın bir resmi var. Şeyh Nazım Kıbrısi’nin önünde diz çökmüş, elini Kıbrısi’ye doğru uzatmış, avucunda bir şeyler var.Nazım Kıbrısi hakkında çok önce bir yazı yazdım. Kıbrısi İngiliz ajanı olarak bilinir. Kıbrıs Kahramanı Dr. Fazıl Küçük, Kıbrisi sohbet ederken teneke çaldırırmış. Kıbrısi İngiltere Prenslerinin sünnetli doğduğunu iddia eder. Bu iddia, Müslümanların Kraliyet ailesine güven duymasını sağlamak için yapılan bir propagandadır. Beyin yıkama yöntemidir. İngiliz ajanı Lawrence’in yöntemine ne kadar çok benziyor değil mi?

İngiltere Osmanlı’ya da tarikatlar vasıtasıyla girmiştir. Yüzlerce ajanını Nakşibendi, Kadiri, Rufai, Melami şeyhi, Alevi Dedesi olarak Osmanlı topraklarına salmış, bugün de ülkemizin başına bela olan Kuran dışı;

“Kadercilik” anlayışını yerleştirerek, müritleri tembelliğe alıştırmıştır. Uyuşturucu Baronu Hikmetyar’ın dizinin dibine çökenlerin, İngiliz İstihbaratı ile bağlantılı bir şeyhin dizi dibine çökenleri baş tacı etmesinden doğal ne olabilir ki? Şaşırmıyorum. Bataklık oluşurken bas bas bağıranlardanım. Hatta çığlık atanlardan biriyim. 2007 yılında “80 Yıllık Kin” başlığıyla yazdığım yazıya, “abartmışsınız” diye yorum yazan sarı basın kartı sahibi gazeteciye selam olsun.

Bataklık oluşurken bataklık kenarına sandalye koyup oturan, sivrisineklerin hücumuna uğrayacağını da bilmelidir. Sivrisinekler ısırmakla kalmaz. Sıtma da yapar. Ülkece sıtma hastalığına yakalandık. Titriyoruz. Ve zaman zaman sayıklıyoruz;

AB-D bizi kıskanıyor(!).. Kadılarımızı, ithal bakan ve büyükelçilerimizi kıskanıyor. Saman ithal edişimizi, “borç yiğidin kamçısıdır” deyip ülkeyi borç bataklığına sürükleyen yiğitlerimizi kıskanıyor. Memurun ve O..punun rüşvetini peşin veren Reza Zarrablarımızı kıskanıyor. Gizli banka hesaplarımızı, saraylarımızı, halkın HIYAR GİBİ soyuluşunu kıskanıyor. Ege’yi “Yunanistan’a bahşiş niyetine hibe eden bonkörlüğümüzü” fena halde kıskanıyor(!)… Hele her yağmurda şehirlerimizin göl haline gelmesini öyle bir kıskanıyor ki, sormayın gitsin…
Zahide UÇAR
 -------------
Atatürk'ü öğrenerek büyümüş bir çocuksanız, masal kahramanlarına ihtiyaç duymazsınız.
***
MÜRTECİLER, YOBAZLIK VE KİMLİK PARÇALANMASI

Yüzlerinde korku endişe, dillerinde atıp tutmalar olsa da İslam görünümlü yeni bir din kurdular. Bu yeni dinde, yalancılık, pişkinlik, hırsızlık, adaletsizlik, baskı, zülüm meşru görülüyor. Sapık inanç düşünce ve yaşam biçimlerine karşı olan herkesi ötekileştiriyorlar.
Anadolu’da bin yıldır oluşan kimlik parçalanıyor. Türk Milleti’ni oluşturan kardeşçe yaşayan etnik topluluklar birer birer ayrıştırılıyor. Türkiyelilik kavramı ile Türk Milleti’nin ortak dokusu altüst ediliyor İngilterelilik, Fransalılık, Almanyalılık oralarda konuşuluyor mu?

Kimliksiz kişiliksiz, kanı ve zihni bozuk tiplerin etkili ve yetkili konuma getirildiği Türkiye’de; kardeşlik köprüleri yüz yıl sonra bir kez daha parçalanmak isteniyor.

Osmanlının son döneminde Tanzimat ve Islahat fermanları ile halkların etnik damarları öne çıkarılmış, Balkan ve Ortadoğu halkları ayrıştırılmıştı. Şimdi de sahte İslamcı fasık kimliğe sahip tipler, liboşlar, kökeni belirsizler ihanet çalışmaları içindedir.

Bütün etnik kimlikleri birleştiren Ortak Türk Kimliği yok edilmek isteniyor.
Bu kimlik; ortak vatan, ortak tarih, ortak sanat, ortak sevinçler üzüntüler, ortak gelecek kimliğidir. Bu kimlik Türk Milleti kimliğidir.

Milletimiz diyorlar. Peki hangi millet bu? Gerçek kimliklerini İslam dini ile örttükleri için soysuzlar, kimliksizler zihin kirlenmesi yaratıyorlar. İnsanların ortak değerleri yerine ayrı olan konuların öne çıkmasına neden oluyorlar.

Birleştiren tek şeyin din olduğunu söylüyorlar. Ama o din’i de din olmaktan çıkaran icraatlarda bulunuyorlar. Yandaş Müslüman karşı Müslüman ayrımı yapıyorlar. Ruhlarında fesatlık var. Fitne bunların beslenme kaynağıdır. İslamcı ya da liberal kimlik altında gizledikleri, içlerinde barındırdıkları kinlerini, demokratlık, özgürlük kamuflajı altında kusuyorlar.

Amaç, hedef ve oyun; Bin yıldır oluşmuş ortak din, ortak tarih, ortak vatan, ortak kültür değerler bütünlüğünü parçalamak, üniter devlet yapısını değiştirmek içindir.

Bakın; konuşmalara, yazılanlara çizilenlere, batıl ilkel ortaçağ kalıntısı Arapçı hayalperestlere. Ne diyorlar, ne yazıyorlar ne karar alıyorlar? Açık değil mi?
Oyun karanlık odalarda; kirli ve lekeli zihinleri ile planladıklarını bu millete hazmettirmektir.
Türk Milleti bu oyuna düşecek mi düşmeyecek mi? Türk Milleti tarih boyunca benzeri ihanetleri bertaraf etmiştir.

Biz her zaman, her kesimi uyarıyoruz ve diyoruz ki; Zihinleri işgal edilmiş bir ülkeyi çelişkili nutuklarla, ayakta tutamazsınız. Zihinsel işgale karşı tedbir almak da her duyarlı insanın temel görevidir. Elbette bu görev, esas olarak siyasi iktidara aittir.
Medya ve yargı da işgal edilmişse, kim, nasıl ne şekilde alacaktır?

Bugün bu ülke sevdalıları, asimetrik bir psikolojik harekata maruz kalmıştır. Kendisini mi savunsun, yoksa dayanağı olan halkın zihninin işgaline mi dirensin? 
Halkın önemli bir bölümünün zihni işgal edilmişse, kendi ülkesinin bayrağına karşı çıkanlarla, bayrağı gönderde tutmak isteyenler arasında çatışma çıkar!

Aydınların görevi; her ülke aydının görevi ne ise odur. Zihni işgal edilmiş olan bu ülke çocuklarını, çarpık din ve çıkar esaretinden kurtarmak herkesin görevidir.
İnsanları, uyandırma, bilgilendirme ve aydınlatmada herkes sorumludur.

Makyavel; “Türkleri dışarıdan işgal etmeye kalkmayın, yenemezsiniz. Fakat bir defa içeriden ele geçirdiniz mi her şeyi kabul ettirebilirsiniz!” diyordu!

Demokrasi, özgürlükler, dini ve etnik kimlikler kullanılarak vatandaşların bir kısmının zihinleri işgal edilmiştir.
Yapılması gereken; karanlık odalarca ve yabancı istihbarat servisleri tarafından yetiştirilip unvan sahibi kılınan ve önemli makamlara getirildikten sonra Türkiye aleyhine çalışan kozaları, gerçek kimlikleriyle ortaya çıkarmak ve halka bunları tanıtmaktan geçmektedir.
Bu yapılırsa, zihinleri işgal edilmiş olanlara da şok tedavisi uygulanmış olur!

GüNüN SöZü: Temeli sağlam olan bina yıkılmaz, bilgili insan ise sarsılmaz.
Av.Prof.Dr.Nurullah AYDIN
31 Temmuz 2017-ANKARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder