RAHAT
BIRAKIN DEVLETİN YÜZÜNÜ
Cemal
ÇALIŞKAN
Halk
Filozofu & Mütefekkir
“Türkiye’nin
sorunu; akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerine
güvenmeleridir.” Alıntı. 28 Şubat zihniyeti, kamusal alan dediği yerlerde dini
görünür olmaktan çıkartılmıştı. Laikliği
ve Atatürkçülüğü görünür yapmıştı. Ak parti iktidarı ise, kamusal alanlarda
dinin şekli görünürlüğünü abartılı açığa çıkardı. Kul hakkı yemeyi de kitabına
uydurup ziyadeleştirdiler. İktidar, Hak ve adaletten uzaklaşmış olup kendi
gruplarına özellikle sahip çıkma konusunda 28 Şubat zihniyetçilerini kat ve kat
geçtiler.
AKP'DEN ÖNCE,
AKP'DEN SONRA
Ak
parti iktidarına gelinceye kadar, gelen siyasiler Devletin görünürlüğünü,
ihtilalcilerin yaptıkları gibi değiştirmemişler ve bu yönde çalışma
yapmamışlardı. Ak parti iktidarıyla bu prensipte bozuldu. Bu iktidarla birlikte
devlet her yönüyle sorgulanmış, milli görünürlükten dini görür olma
gayretkeşliği yapmakla kibirlenme olmuştur. Fakat bu yapılanlar devlete ve
topluma ne fayda vereceği acemi oldukları için kendilerini fazla alakadar
etmemiştir. Bu çalışmalara karşı en ufak tenkit edenin üzerine balyozla
gidilmiş, tenkit edenler ve basın yazar – sivil toplum örgütleri ezilmiş,
aydınlar korkutulmuş, susturulmuştur. Ses çıkarmaları engellenmiştir. Fakat bu
yapılanlar gelecekte bu ülkemizi Ortadoğu ülkesi yapacağını düşünenler olmuş,
onlara da kulakları tıkanmıştır. Ülkemizin gelecekte hangi tehlikeyle mevcut
kalacağını düşünmemişlerdir.
GÖZLERİMİ KAPARIM VAZİFEMİ YAPARIM!..
Ak
parti, iktidara ilk geldiklerinde Necip Fazıl bir şiirinde sözünü ettiği gibi”
vazife verildiğinde, sağına ve soluna bakmayacaksın. Sen varsan yeter sözü
rehberleri olmuştu. Ziya Gökalp sevmeseler de “ Gözlerimi kaparım vazifemi”
yaparım olmuştu.“ sağına ve soluna bakmadan Ben varım” demişlerdi. Bu görev
anlayışıyla, olmayacak işleri çok kısa zamanda başarmışlardı. Millete ümitle
birlikte barış ve güven gelmiş, ülke şantiyeye dönmüştü. İçeride ve dışarıda
Türkiye’de Osmanlı yeniden mi diriliyor inancı hâkim olmuştu.
Türkiye’yi
temsil edenlere, dışarıda her nereye gitse saygı gösteriliyor, sözlerine kulak
veriliyordu. Bu gelişmeleri İslam ülkeleri alkışlıyor, aynı şeyi kendi
siyasetçilerinden de bekliyorlardı. Ülkemizin kalkınmasını gören Orta Doğu
ülkeleri, bir bir ülkemizi ziyaret ediyor, ülkemize yatırımlar yapıyorlardı. Ne
zaman ki, Suriye’ye ülkeyi bulaştırdılar, herke kaçmaya başlamıştır. Fakat
bunlar, sonraki çalışmalarında toplumun büyük çoğunluğunu dışladılar, diyaneti
tekellerine aldılar, okulları Kuran Kursu şekline soktular. Sivil toplumun
yapacağı işlere el attılar. Onların çalışacağı dini ve hayır alanlarını devlet
bütçesiyle yapmaya kalktılar.
Cumhuriyetin
getirdiklerinden hiç kimse rahatsız değilken, sanki rahatsızlık havasını
topluma hâkim kıldılar. Cumhuriyetin getirdiklerinden Rahatsız olanlar, gizli
gizli Kuran kursu ve dini çevrelerde kulaktan duyma bilgilerden öğrendikleri
yanlış bilgileri araştırmayıp öylece kabul edenlerdi. Belli ki bunlardan
nemalanan yazarların bu bilgileri kazançları için yazıya dökmesi, paye
kazanması, taraftarlarını çoğaltmasını oluşturdu. Bunları Ak parti siyaseten
yüksek sesle dillendirdi. Kanunların değişmesiyle tozu dumana katmış ve oyunu
artırmak için her türlü şeye başvurmuş, bunları kullanmışlardır. Bu nedenle
alamayacağı kadar oy patlaması toplamışlardır.
Bu
iktidarın müspet çalışmalarından birisi, Büyük şehirlerde mafyayı bitirmesi
olmasıdır. Ayrıca karakollarda keyfi davranışlar sona ermiş, haksızlık ve
hukuksuz iş yapanlar, başlarına kötü şeylerin gelebileceği korkusuyla pis
işlerden uzak kalmışlardır. İnsanlar adalete ve devlete daha çok güven duymaya
başlamış, eski torpille yapılan işlerin azaldığı ümidine kapılmışlardır.
Devlette görev yapanlar torpile değil, kendi başarısına güvenmemeye
başlamışlardır.
BİR DOST, CEMİL ÇİÇEK
Bir
dost: Cemil Çiçek beyi ziyarete giden misafirine “ İmza için odasına giren iki
görevli imza için gelir. Birisi bel büker, secde edercesine eğilir. Diğeri ise,
medeni şekilde kâğıdı imzalatır” çıkar. Cemil bey, bu iki farklı insanı şöyle
açıklar. Şu bel büken, bizim zihniyettendir. Böyle yaparak eksiğini tamamlıyor.
Diğeri ise, tahsilini Avrupa’da yapmış, görevinin bilincindedir. Sadece
görevine odaklanmıştır. İşte bir zaman sonra bel büküp secde edenler yüksek
makamlara getirildi, görev bilincinde olanlar görevlerden uzaklaştırıldı. Çünkü
onlar şahsiyet sahipleriydi, biat etmediler. Bizim kültürümüzde kimse kusura
kalmasın ama riyakârlık ve biat özellikle dindarlar arasında fazla itibar
görmektedir. İktidarın yaptığı artılardan birisi de yıllardır bürokrasinin tepesinde
bulunan yaşlıları temizleyerek, daha genç ve dinamik ve hızlı karar verebilen
genç insanları getirmek olmuştur. Yıllardır her iktidar döneminde Kitler ve bazı
devlet kuruluşlarında arpalık olarak üyelikler ihdas edilip devletin ve halkın
paralarının eş ve dostlarına dağıtıldığını bilmeyenimiz yoktur. Bu iktidar, ilk
yıllarında bütün asalakların yem yemlenmesini kaldırmışlardı. Milletvekili
lojmanlarını satarak meclis de buna öncelik etmişlerdi. Fakat sonradan kimsenin
aklına gelmeyen ayrıcalıkları da bunlar vekillerine verdiler.
Ak
parti Millet için yaptıklarını yeterli gördükten sonra, kendisini ve
taraftarlarına ödül üzerine ödüller verildi. Eskiden yaptığı hayırlı işleri
sona erdirdiler. Yaptıkları kötülükleri açığa çıkaran görevlileri şeytanlaştırdılar.
İnsanlar hapise atarak kendilerini masum göstermişlerdir.
Toplum parçalara ayrıldı, fitneleri alenileştirdiler. PKK’nın şehir ve kırsalda
güçlenmesinin sağladılar. İsyankârların çocukları bugün eşkıya olmuş askere ve
polise silah sıkıyorlar. 13 yıldır bunlara cesareti veren kim? Köyde taşları
bağlar, köpekleri serbest bırakırsanız bunların olacağı bellidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder