13 Ağustos 2015 Perşembe

RAHAT BIRAKIN DEVLETİN YÜZÜNÜ; Cemal ÇALIŞKAN, Araştırmacı, Şair - Yazar, Halk Filozofu & Mütefekkir

RAHAT BIRAKIN DEVLETİN YÜZÜNÜ
Cemal ÇALIŞKAN
Halk Filozofu & Mütefekkir
“Türkiye’nin sorunu; akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerine güvenmeleridir.” Alıntı. 28 Şubat zihniyeti, kamusal alan dediği yerlerde dini görünür olmaktan çıkartılmıştı.  Laikliği ve Atatürkçülüğü görünür yapmıştı. Ak parti iktidarı ise, kamusal alanlarda dinin şekli görünürlüğünü abartılı açığa çıkardı. Kul hakkı yemeyi de kitabına uydurup ziyadeleştirdiler. İktidar, Hak ve adaletten uzaklaşmış olup kendi gruplarına özellikle sahip çıkma konusunda 28 Şubat zihniyetçilerini kat ve kat geçtiler.
AKP'DEN ÖNCE,
AKP'DEN SONRA
Ak parti iktidarına gelinceye kadar, gelen siyasiler Devletin görünürlüğünü, ihtilalcilerin yaptıkları gibi değiştirmemişler ve bu yönde çalışma yapmamışlardı. Ak parti iktidarıyla bu prensipte bozuldu. Bu iktidarla birlikte devlet her yönüyle sorgulanmış, milli görünürlükten dini görür olma gayretkeşliği yapmakla kibirlenme olmuştur. Fakat bu yapılanlar devlete ve topluma ne fayda vereceği acemi oldukları için kendilerini fazla alakadar etmemiştir. Bu çalışmalara karşı en ufak tenkit edenin üzerine balyozla gidilmiş, tenkit edenler ve basın yazar – sivil toplum örgütleri ezilmiş, aydınlar korkutulmuş, susturulmuştur. Ses çıkarmaları engellenmiştir. Fakat bu yapılanlar gelecekte bu ülkemizi Ortadoğu ülkesi yapacağını düşünenler olmuş, onlara da kulakları tıkanmıştır. Ülkemizin gelecekte hangi tehlikeyle mevcut kalacağını düşünmemişlerdir.
GÖZLERİMİ KAPARIM VAZİFEMİ YAPARIM!..
Ak parti, iktidara ilk geldiklerinde Necip Fazıl bir şiirinde sözünü ettiği gibi” vazife verildiğinde, sağına ve soluna bakmayacaksın. Sen varsan yeter sözü rehberleri olmuştu. Ziya Gökalp sevmeseler de “ Gözlerimi kaparım vazifemi” yaparım olmuştu.“ sağına ve soluna bakmadan Ben varım” demişlerdi. Bu görev anlayışıyla, olmayacak işleri çok kısa zamanda başarmışlardı. Millete ümitle birlikte barış ve güven gelmiş, ülke şantiyeye dönmüştü. İçeride ve dışarıda Türkiye’de Osmanlı yeniden mi diriliyor inancı hâkim olmuştu.
Türkiye’yi temsil edenlere, dışarıda her nereye gitse saygı gösteriliyor, sözlerine kulak veriliyordu. Bu gelişmeleri İslam ülkeleri alkışlıyor, aynı şeyi kendi siyasetçilerinden de bekliyorlardı. Ülkemizin kalkınmasını gören Orta Doğu ülkeleri, bir bir ülkemizi ziyaret ediyor, ülkemize yatırımlar yapıyorlardı. Ne zaman ki, Suriye’ye ülkeyi bulaştırdılar, herke kaçmaya başlamıştır. Fakat bunlar, sonraki çalışmalarında toplumun büyük çoğunluğunu dışladılar, diyaneti tekellerine aldılar, okulları Kuran Kursu şekline soktular. Sivil toplumun yapacağı işlere el attılar. Onların çalışacağı dini ve hayır alanlarını devlet bütçesiyle yapmaya kalktılar.
Cumhuriyetin getirdiklerinden hiç kimse rahatsız değilken, sanki rahatsızlık havasını topluma hâkim kıldılar. Cumhuriyetin getirdiklerinden Rahatsız olanlar, gizli gizli Kuran kursu ve dini çevrelerde kulaktan duyma bilgilerden öğrendikleri yanlış bilgileri araştırmayıp öylece kabul edenlerdi. Belli ki bunlardan nemalanan yazarların bu bilgileri kazançları için yazıya dökmesi, paye kazanması, taraftarlarını çoğaltmasını oluşturdu. Bunları Ak parti siyaseten yüksek sesle dillendirdi. Kanunların değişmesiyle tozu dumana katmış ve oyunu artırmak için her türlü şeye başvurmuş, bunları kullanmışlardır. Bu nedenle alamayacağı kadar oy patlaması toplamışlardır.
Bu iktidarın müspet çalışmalarından birisi, Büyük şehirlerde mafyayı bitirmesi olmasıdır. Ayrıca karakollarda keyfi davranışlar sona ermiş, haksızlık ve hukuksuz iş yapanlar, başlarına kötü şeylerin gelebileceği korkusuyla pis işlerden uzak kalmışlardır. İnsanlar adalete ve devlete daha çok güven duymaya başlamış, eski torpille yapılan işlerin azaldığı ümidine kapılmışlardır. Devlette görev yapanlar torpile değil, kendi başarısına güvenmemeye başlamışlardır. 
BİR DOST, CEMİL ÇİÇEK
Bir dost: Cemil Çiçek beyi ziyarete giden misafirine “ İmza için odasına giren iki görevli imza için gelir. Birisi bel büker, secde edercesine eğilir. Diğeri ise, medeni şekilde kâğıdı imzalatır” çıkar. Cemil bey, bu iki farklı insanı şöyle açıklar. Şu bel büken, bizim zihniyettendir. Böyle yaparak eksiğini tamamlıyor. Diğeri ise, tahsilini Avrupa’da yapmış, görevinin bilincindedir. Sadece görevine odaklanmıştır. İşte bir zaman sonra bel büküp secde edenler yüksek makamlara getirildi, görev bilincinde olanlar görevlerden uzaklaştırıldı. Çünkü onlar şahsiyet sahipleriydi, biat etmediler. Bizim kültürümüzde kimse kusura kalmasın ama riyakârlık ve biat özellikle dindarlar arasında fazla itibar görmektedir. İktidarın yaptığı artılardan birisi de yıllardır bürokrasinin tepesinde bulunan yaşlıları temizleyerek, daha genç ve dinamik ve hızlı karar verebilen genç insanları getirmek olmuştur. Yıllardır her iktidar döneminde Kitler ve bazı devlet kuruluşlarında arpalık olarak üyelikler ihdas edilip devletin ve halkın paralarının eş ve dostlarına dağıtıldığını bilmeyenimiz yoktur. Bu iktidar, ilk yıllarında bütün asalakların yem yemlenmesini kaldırmışlardı. Milletvekili lojmanlarını satarak meclis de buna öncelik etmişlerdi. Fakat sonradan kimsenin aklına gelmeyen ayrıcalıkları da bunlar vekillerine verdiler.
            Ak parti Millet için yaptıklarını yeterli gördükten sonra, kendisini ve taraftarlarına ödül üzerine ödüller verildi. Eskiden yaptığı hayırlı işleri sona erdirdiler. Yaptıkları kötülükleri açığa çıkaran görevlileri şeytanlaştırdılar. İnsanlar hapise atarak kendilerini masum göstermişlerdir. Toplum parçalara ayrıldı, fitneleri alenileştirdiler. PKK’nın şehir ve kırsalda güçlenmesinin sağladılar. İsyankârların çocukları bugün eşkıya olmuş askere ve polise silah sıkıyorlar. 13 yıldır bunlara cesareti veren kim? Köyde taşları bağlar, köpekleri serbest bırakırsanız bunların olacağı bellidir.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder