9 Eylül 2016 Cuma

KAPATILAN ÜNİVERSİTELER - Yalçın KOÇAK, 18. Dönem Sakarya Milletvekili

KAPATILAN ÜNİVERSİTELER
Yalçın KOÇAK
18. Dönem Sakarya Milletvekili
Üniversite kapatmak, kitap yakmak kadar, fikir suçlusunu hapsetmek kadar kötü sonuçları olan bir fiildir.
Bizce,  acizliğin aculluğun ifadesidir.
Yıl 1974: Türkiye ilk vakıf/özel üniversite kapatma deneyimini yaşadı. Sıkıntısı hala devam ediyor. Heybeliada Ruhban Okulu da kısmen bu meseleden kaynaklanıyor.
Türkiye o zaman da, bu üniversiteleri kapatmamış, hami üniversitelere devir etmişti.
Konuyu iyi bilmesi gerekenlerden birisi de cumhurbaşkanıdır, onun da okulu Marmara Üniversitesine devir edilmişti.
Biz bu hale nasıl geldik;
Doğramacı hocayı arar olduk…
Yerine gelen seleflerden “ben Amerikancıydım, beni niye içeri aldılar anlamadım” diyen Kemal Gürbüz, “Türkçeden Akademik Lisan olmaz”da dediği gibi, bunu YÖK yönetmeliklerinin maddelerine de koyarak sabotajına devam etmiştir.
Bunlara aptal diyemezsin sıfatları Profesör,
Hain diyemezsin Makamları T.C, maaşlarını bizden alıyorlar.
YÖK’çülerin Yaptıkları Vakıf Üniversiteleri yasasına bir bakın.
Vakıf gibi bir kurumsal yapı kurulacak. Kurucu Vakıf 50 milyon TL, o garabet yapıya hibe edecek ve en fazla iki kişiyle (o vakıf gibi garabetin) yönetimine girecek. Okumuş Batı sıfatlı allâmelerimiz Prof.’lar da bir elleri yağda, bir elleri balda çiftlik yönetir gibi Vakıf benzeri, türedi garabeti yönetecekler.
Ye Memet ye...
Devlet kendi üniversitesine öğrenci başı 3000 TL bütçe ayırırken, bu garabet kuruluşların 30 bin TL absürt ortalama fiyatlarıyla dünyanın en pahalı yüksek öğretiminin fonlatılması hangi aklın ürünüdür, hangi kitabın insaf cüzüne sığar. Emekli hocalar kendilerine iş buluyor, çocukları da diploma almış aileler, kendilerini tatmin etmiş oluyor, yarınlar ise hüsran. Genç akademisyenlerin hakları bu yasa da unutulmuş, çünkü kendi emeklilikleri için düşünülmüş bu garabet vakıf gibiymiş gibi, aslında vakıf adını da istismar eden verme değil, alma kuruluşları.
Üniversite tabelalı, Üniversal olmayan kurumlar.
Profesör olmadıkları halde bu sıfatın ticaretini yapan öğretim görevlileri…
Üniversite kapatılıyor ve ülkemde kimsenin sesi çıkmıyor.
Niye?
Kapatanların haklı tarafları var.
Kim verdi bu izinleri, hangi YÖK Başkanı?
Hangi Eğitim Bakanı bu kurumlarda ki uzantılar sorgulanmalı…
Üniversite kapatmak, sevimsiz bir fiil; Biz kapatan değil, yaşatan olalım, el koyalım, rehabilite edelim, yönetimini ve yöneticilerini lime lime edelim, devletin hızı yavaştır, sabrı çoktur, yapamayacağı yoktur.
Dilsiz şeytanlar, susuyorsa biz doğruyu yaparak ön alalım.
Kravatlı eşkıya şehre inmiş halkımızın istikbale yatırım olarak gördüğü evladına (aslında ülkenin geleceğine) yaptığı, yapacağı yatırıma kene gibi yapışmış servisten emiyor, kafeteryadan götürüyor, defter-kitaptan, geziden, tosttan, çaydan, kıldan, tüyden asalak tufeyli bir taife ortaya çıkmış sömürüyor.
TÜBİTAK’ı soydular;
MEB milyon dolarlık kitaplar bastılar sattılar;
Girdikleri her kurumu tahrip ettiler.
Belli kurumlar dışında boşalan kadrolara adam almayalım.
Devlet organizasyonunu sil baştan yapılandıralım.
Hukuk reformunu, İstinabe mahkemelerini yıllarca konuştuk, daha az hâkim, daha az masraf ve daha kesin sonuç, daha doğru olacaktır.
Özal rahmetli “Teritoryal Güç” dediğinde anlamadan ahkâm kesenler, “Amfibik bir ordumuz olmalı” gerçeğini daha yeni fark etti.
Cüpbe ve Rütbelere yeni düzenleme getirelim.
Orgenerallik Rütbesini toprak alana;
Korgeneral rütbesini bölgesinde terörü bitirip, asayişi sağlayana;
Valilerin ve yerel meclislerin önerisiyle Cumhurbaşkanı versin.
Denizci ve Havacı niye Genel Kurmay Başkanı olmuyor dediğimizde yıl 1988 idi.
Niye Hulusi Behçet’ten beri dünya literatürüne Türk adıyla bir icadımız yok diye sorgulamadık. Profesör Aziz Sancar bizi mahcubiyetten kurtardı. Niye Türk her dalda dışarıda başarılı da, burada değil? Üniversitelerde ki makam ve sıfatları dünya ölçeğinde rehabilite edelim, Profluk hacca müşteri bulmak için kullanılan bir makam olmasın.
Çare için;
1930 yılında Atatürk niye ülkenin tek Üniversitesi olan İstanbul Üniversitesini kapattı sorusuyla başlayalım.
Cevabı;
Yetersiz ve liyakatsizlerin Akademik kıskançlığı, bu gün de ziyadesiyle var.
Liyakatsiz hocaların, korkaklığı ve emir kipi ile cümle kuramama erk'sizlikleri ortada.
İbn-i Haldun'un bunlara danışın ama idareye getirmeyin sözü de orada..
Mukaddime de.?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder