MUSTAFA
KEMAL'E YAPILAN BÜYÜK AYIP
Soner Yalçın
Çanakkale Savaşı sonrası dağıtılan bildirilerde zaferi
kazanan komutanın adı yoktu. Yahya Kemal, İleri gazetesi sahibi Celal Nuri’ye, “Birinci
sayfaya Mustafa Kemal’in bir resmini koysanıza; zaferin sahibini milletten
saklamak, böyle bir zafer kazanan insanı yüceltmemek milli bir günahtır” dedi.
Celal Nuri, Mustafa Kemal’in arkadaşlarından bir fotoğraf buldu. Gazetenin
birinci sayfasına koydurdu; haberi elleriyle yazdı. Tam baskıya girecekti ki,
Polis Müdürü Bedri’nin adamları gazeteyi bastı. Enver Paşa’nın selamını
getirmişlerdi: “Başarı askerindir. Kişiyi sivriltmeye gerek yoktur!” Celal
Nuri fotoğrafı ve yazıyı çıkardı. Aradan 100 yıl geçti… Bugün kimileri Mustafa
Kemal adını söylemeden Çanakkale Savaşı anlatıyor! Peki… Mustafa Kemal,
Çanakkale’de insanları kıskandıracak kadar neyi başarmıştı?..
Mustafa
Kemal’in bir grup askerle birlikte cephede çektirdiği fotoğraflardan biri…
Mustafa
Kemal, Birinci Dünya Savaşı’ndan başarılarıyla takdir toplayan şöhretli bir Paşa olarak
çıktı…
Savaş
başladığında “sürgündeydi”; Sofya’da Ataşe Militer idi. Kurmay Yarbay’dı…
Osmanlı’nın
savaşa katıldığını öğrenince görev almak için hemen temaslara başladı.
Tarih: 20
Ocak 1915.
Görev emrini
aldı; yeni kurulmakta olan 19. Piyade Fırka (tümen) Kumandanlığı. Tekirdağ
Yarkışla mevkiindeki tümenin daha karargahı bile yoktu…
3.
Kolordu’ya malzeme taşıyan küçük bir gemiyle Tekirdağ’a geldi. Emrinde üç alay
vardı; Türklerden oluşan 57. Alay ile Araplardan oluşan 72. ve 77.
alaylar. Arap askerler yeterli eğitimden yoksundu. Askerlerini savaşa
hazır hale getirmek için kısa zamanı vardı. Düşman yaklaşıyordu…
İngiliz-Fransız
ortak deniz kuvvetleri boğazları geçerek Rusya’ya ulaşmak istiyordu. 19
Şubat’ta ilk denemeyi yaptılar. Başarısız oldular. Tekrarlayacakları
kesindi.
Mustafa
Kemal askerleriyle birlikte 22 Şubat’ta Çanakkale’ye doğru yola çıktı…
İngiliz-Fransız
gemileri 25 Şubat ve 18 Mart’ta Boğaz’ı geçmeyi yine başaramadılar. Donanmanın
geçişini sağlayacak büyük bir deniz ve kara harekatı başlatmak amacıyla General
Sir Ian Hamilton kumandasında Akdeniz Seferi Kuvvetleri’ni kurdular.
Osmanlı da,
Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası’nın savunulması amacıyla 25 Mart’ta Alman
General Otto Liman von Sanders komutasında 5. Ordu’yu kurdu.
Alman
Sanders hızla teftiş ettiği Gelibolu’daki savunmaları yetersiz buldu. Sahillerde
hafif uyarı kuvvetleri bırakıp daha büyük kuvvetlerin Bolayır’da konuşlanmasını
istedi. Mustafa Kemal bu stratejiye karşı çıktı; kumsaldaki savunmaları
güçlü tutmak gerektiğini belirtti. İşin özünde Çanakkale Savaşı’nın Alman
komutanların eline bırakılmasına da karşıydı. Enver Paşa’ya bir mektup
yazarak, Alman komutanların Osmanlı ülkesini ve askerlerini tanımadığını
belirterek komutayı almasını rica etti.
Israrları
boşa gitti.
Bu arada
Sanders, 57. Alay’ın yerini de değiştirmek istedi ama Mustafa Kemal,
çıkartmanın yapılacağı yere en yakın noktalardan biri olacağını düşündüğü Bigalı
Köyü‘nde kalmak istedi.
Gerçekten
de…
İngiliz
General Hamilton, asıl çıkarmalar dışında göstermelik çıkarmalar yaparak 5.
Ordu’yu kandırmak isteyecekti.
“ÖLMEYİ
EMREDİYORUM”
Tarih: 25
Nisan 1915.
Fransızlar
Anadolu Yakası’ndaki Kumkale’ye şaşırtma saldırısı düzenledi.
İngilizler
Gelibolu’nun güney ucundaki İlyas Baba Burnu’na saldırırken, 30 bin 50
kişilik Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu/Anzaklar, Arıburnu ve
Kabatepe arasındaki kumsala çıkarma yaptı.
Amaçları
Arıburnu’ndan yarımadayı ikiye bölmekti.
Yarımada
işgal ediliyor ve fakat Alman General Sanders, Bolayır’dan kıpırdamıyordu.
İşgali duyan
Mustafa Kemal birliklerini alarma geçirdi. Taarruz için emir bekliyordu. Saat 06.30
olmuştu ve Alman Sanders’ten cevap yoktu.
Fazla
bekleyemedi; düşmanın Arıburnu bölgesine yerleşmesine meydan vermemek
gerekiyordu. Tarihin akşını değiştirecek kararı verdi. Bir süvari bölüğü,
bir sıhhiye bölüğü ve bir dağ bataryasıyla takviye ettiği 57. Alay’a taarruz
emri verdi.
Kuşkusuz… Böyle
bir inisiyatifi almanın ağır yükü vardı; suçlu görülerek mesleğinden
uzaklaştırılabilir, hatta idam edilebilirdi.
Bunları
düşünmedi ya da önemsemedi. Tehlike her türlü kaygıdan önemliydi…
57. Piyade
Alayı, Conkbayırı doğrultusuna ilerlerken Mustafa Kemal, durumu yakından
incelemek amacıyla yanına emir subayını ve birkaç atlı muhafız erini alarak
Conkbayırı’na gitti. Vadi atla geçmeye elverişli olmadığından atı bırakıp
yürüdü. Conkbayırı’na düşmandan önce yetişmeyi başardı.
Avusturyalılar
sahilde iki sırtı ele geçirmişti. Hedeflerinde Topçular sırtı vardı. Aksilik,
Türk askeri de çekiliyordu.
Mustafa
Kemal, çekilmekte olan askerlerin önüne geçti; “neden çekiliyorsunuz?” diye
sordu. “Cephanemiz kalmadı” dediler.
Mustafa
Kemal “Düşmandan kaçılmaz! Düşmanla savaşılır! Cephaneniz yoksa süngünüz var!” diyerek
askerlere süngülerini taktırdı ve menziye yatmalarını emretti. Zaman kazanmak
istiyordu. Yüksek sesle süngü taktırması üzerine Teğmen Tulloch, Türk subayının
askerlerini ateş etmeye hazırladığını sanarak durdu.
Bu durma
emri savaşın kaderini değiştirdi.
Mustafa
Kemal ilk psikolojik savaşı kazandı. Ve ardından, 57. Piyade Alayı’na emrini
verdi:
“Ben, size
taarruz etmeyi emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum…”
CEBİNDEKİ
SAAT
İngilizlerin
Arıburnu’na çıkardığı kuvveti 15 bindi.
Mustafa
Kemal’in emrindeki asker sayısı ise 5 bin. Buna rağmen Mustafa Kemal düşmanı
sahile kadar sürüp Conkbayırı’nı ele geçirdi.
Sanders
anılarında, “Kendisi 25 Nisan sabahı 19. Tümen ile kendi kararıyla
muharebeye müdahale ederek düşmanı sahile kadar sürmüş ve bundan sonra üç ay
durmaksızın kırılmaz bir direnç ve inatla şiddetli taarruzlara başarıyla karşı
durmuştu” demesine rağmen; 27 Nisan günü Mustafa Kemal’e yardım etmesi
için bir Alman Binbaşı gönderdi. Mustafa Kemal bunu kendine yapılmış bir hakaret
olarak değerlendirdi ve Alman Binbaşı‘yı hemen başından uzaklaştırdı.
1915 yazı
ortalarına kadar İngilizler ve Fransızlar Çanakkale’deki yenişememe halini
kırmak için kuvvetlerini 14 tümene çıkardı. Yeni planları, Anzak
askerlerinin Conkbayırı’nı alması ve Bombasırtı’nı zapt etmesiydi. Bu arada 20
bin askerden oluşan iki tümen de Suvla‘ya çıkacaktı.
Harekat 6-7
Ağustos gecesi başladı.
Alman
Sanders Bolayır’daki 7. ve 12. tümene Suvla Koyu’na hareket emrini verdi. Albay
Fevzi’nin (Çakmak) birliklerinin toplanması ve intikali vakit aldı. Keza
albay, birliklerin yorgun olduğunu savunarak taarruzun ertesi gün yapılmasını
istedi. Sanders emrine uymadığı için Albay Fevzi’yi azlederek yerine
Mustafa Kemal’i tayin etti.
O artık
Kurmay Albay’dı…
16. Kolordu,
9. Tümen ve Alman Yarbay Willmer’in komutasındaki üç taburdan oluşan Anafartalar
Grubu‘nun komutanıydı.
Göreve gelir
gelmez 6 taburluk ana kuvvetine taarruz emri verdi; Mehmetçik süngüleri takılı
sessizce hareket ederek düşmanı ileri mevzilerinde gafil avladı. İngilizler
geri çekildi.
17 bin
Mehmetçik’in ve 25 bin İngiliz’in öldüğü bu cephe savaşıyla ilgili resmi
İngiliz tarihi şöyle yazacaktı; “Türk karşı taarruzunun planı, hayranlık
vericiydi.”
Bu arada
Mustafa Kemal’in savaşa bizzat katılımı askerlerine bireysel cesaret konusunda
örnek oldu. Öyle ki…
Mustafa
Kemal, cebinde bulunan saati sayesinde ölümden döndü; mermi saate
saplanmıştı. (Bu saatini, hatıra olarak Sanders’e hediye etti.)
SEBEBİ
KISKANÇLIK
Mustafa
Kemal, düşmanın bir ileri adım atmasına izin vermedi. Siperlerinden
çıkamıyorlardı. General Hamilton’u görevden aldılar; yerine General
Charles Monro atandı. Cephede yaptığı incelemelerin ardından Monro, 3
Kasım 1915’te İngiliz Yüksek Savunma Konseyi’ne görüşünü, “Gelibolu
tahliye edilmelidir” şeklinde bildirdi.
Osmanlı
cephesinde de görev değişikliği vardı…
Takdir
belgelerine, madalyalara boğulan Mustafa Kemal Çanakkale’den ayrılmak zorunda
kaldı.
Sebebi
kıskançlık idi…
Enver Paşa,
26 Ekim 1915’te gönderdiği emriyle Mustafa Kemal’i, Anafartalar Grubu içinde
bir ast birlik komutanlığına atadı! Bu Mustafa Kemal’in adeta cezalandırılması
demekti.
Onur kırıcı
durumu elbette kabul edemezdi; istifa etti.
Sanders
araya girdi. İstifasını geri aldırtıp bir aylık hava değişimiyle İstanbul’a
gitmesini sağladı.
Mustafa
Kemal, 10 Aralık 1915’te Anafartalar Grubu Komutanlığı’nı Fevzi (Çakmak)’a
bırakarak Çanakkale’deki savaştan ayrıldı.
10 gün sonra
da İngilizler Çanakkale’den çekildi…
Böylece 8,5
ay/259 gün süren Çanakkale muharebeleri son buldu.
Mustafa
Kemal, düşmanın rahatça Çanakkale’den tahliye olmasını eleştirdi. Belki de bu
nedenle görevden uzaklaşması sağlanmıştı; kim bilir!..
ASKERİ
DEHASININ SEBEBİ
Mustafa
Kemal’in Çanakkale’deki başarısın sebebi neydi?
Kuşkusuz zekiydi;
gerçekçiydi. Bir o kadar da kendini geliştirmeyi bildi.
Mekteb-i
Harbiye’deki ilk yılında Ahmet Refik’in Clausewitz’den çevirdiği “Savaşın
İdaresinde Temel İlkeler” kitabını okudu.
Savaşta
galip gelmenin; zeka, mantık ve akıl gibi unsurlarla birlikte kişisel
becerilerin de önemli olduğunu kavradı.
En sevdiği
öğretmenlerinden Trabzonlu Yarbay Nuri‘den taktik dersleri alarak, gerilla
savaşını öğrendi.
Subayın
vazgeçilmezi, entelektüel gelişimini sürdürmekti. Kitap ve gazeteyi elinden
düşürmedi.
1904-05
Rus-Japon Savaşı’nı güçsüz Japonların nasıl kazandığına kafa yordu. Moltke ve Napolyon‘un
seferleri başta olmak üzere askeri tarih araştırmaları yaptı.
Kıta
hizmetine çıkıp Osmanlı Ordusu’nun halini görünce, Berlin Askeri Akademesi’nin
eski müdürü General Karl Litzmann’ın takım, bölük ve taburların eğitimine dair
eserini 1909’da Almanca’dan çevirdi: “Takımın Muharebe Talimi.”
Aynı yıl 19
Ağustos ile 1 Eylül arasında yapılan tatbikatı analiz eden, “Cumalı
Ordugahı: Süvari, Bölük, Alay, Tugay Liva ve Talim Manevraları” eserini
yazdı.
1910’da
Fransa’ya giderek Fransız Ordusu’nun Picardie manevralarını gözlemledi.
Dönüşünde, “Bölüklerin Muharebe Talimi” broşürünü yazdı.
Osmanlı 5.
Kolordu Erkan-ı Harbiyesi’nin iki günlük harita tatbikatını inceleyerek, “Tatbik
ve Tatbikat Gezisi” eserini kaleme aldı.
Yüzbaşı
Andre Constantin, Albay Biobat ve sosyolog Gustave Le Bon’un asker ve toplum
psikolojisi üzerine eserlerini okudu.
Çevresindeki
herkesin “Ordu ve Donanma Mecmuası” ile “Askeri Gazete”yi
okumalarını istedi.
Trablusgarp
günlerinde subaylardan muharebe tecrübelerini yazmasını istedi.
Sofya’da “Zabit
ve Kumandan ile Hasbıhal” kitabı üzerinde çalıştı.
Uzatmayayım…
Çanakkale’deki başarısı hiç tesadüf değildi.
19. Piyade
Fırkası’na geldiğinde ertesi gün subaylara şu konuşmayı yaptı:
“Bir ordunun
ruhu subaylardır. Subay ne kadarsa ordu da o kadardır. Askere örnek olun.
Kendinizi iyi yetiştirin. Sırf askeri bilgiyle iyi asker olunmaz. Okuyun.
Sanata ilgi duyun. Hayata bakın. Düşünen asker olun. Hepinizden
askerlerinizin ruhunu-beynini, yurt sevgisiyle kararak, bilgiyle donatarak
eğitmenizi istiyorum. Gözüm her an üzerinizde olacak! Görevde yanlışlığı
bağışlamam, bağışlayamam.”
İşte bunun
sonucudur:
Mustafa
Kemal Çanakkale’deki başarıları nedeniyle şu madalyaları aldı:
- 23
Mart 1915: Alman İmparatoru I. Ferdinand’dan Aziz Alexander Nişanı,
- 30
Nisan 1915: Osmanlı Padişahı Mehmet Reşat’tan Gümüş İmtiyaz Madalyası,
- 1
Eylül 1915: Osmanlı Padişahı Mehmet Reşat’tan Gümüş Liyakat Madalyası,
- 28
Aralık 1915: Alman İmparatoru Wilhelm’den saygın Demir Haç Madalyası,
- 17
Ocak 1916: Osmanlı Padişahı Mehmet Reşat’tan Altın Liyakat Madalyası…
Evet,
Mustafa Kemal askeri dehasını Çanakkale’den sonra da göstermeye devam edecekti.
[publicize
twitter] [publicize facebook] [category araştırma]
[tags TARİH,
Soner Yalçın, MUSTAFA KEMAL]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder