Madalyon'un
diğer yüz'ü
Orgenerel, MGK Başkanı ve Cumhurbaşkanı "MİLLİ KAHRAMAN" KENAN EVREN |
CESURYORUM
“Beni görmek
demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.
Benim
fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”
Gazi Mustafa
Kemal Atatürk
12 Eylül
İHTİLAL'inin lider'i öldü!
Kenan
Evren'in nasıl Genelkurmay Başkanı ve/veya İhtilal lideri olduğu çok yazıldı,
tekrara gerek yok.
Yani?!
UNUTULAN
GERÇEKLER
Madalyon'un
diğer yüz'ü!
1979
şartları.
Büyük
Resim'de; NATO ve Varşova Paktı arasında soğuk savaş.
Almanya iki
parça, Doğu Almanya/Batı Almanya?!
Köprü ülke
Türkiye ise Almanya gibi parçalanmamış olsa da devlet içinde devlet ayrışması
yaşanmış.
Cumhurbaşkanı'nı
seçemeyen bir TBMM, güvenlik sağlayamayan polis, siyaset düzeni.
Sol'cu
Sağ'cı diye çok sert ayrışmış gençlik.
Başka?!
İran'da
Londra'nın adamı Pehlevi düşmüş, yerine Paris üzerinden Almanlar'ın adamı
Humeyni gelmiş.
Başka?!
Afganistan'da
Rus hamlesi.
Yani?!
Komünizm'le
mücadele kapsamında CIA, El Kaide'yi içine almış.
Yani?!
O günkü
Türkiye, bugünkü Türkiye'den farklı değil ve/veya o günkü Dünya bugünkü
dünyadan farklı değil!
Yani?!
Avrupa da
biliyor ki, Türkiye düşer ise medeniyet'in güvenlik'i de düşer.
Yani?!
II. Dünya
Savaşı sonrasında Komünizm'le mücadele kapsamında Gehlen'le anlaşan ABD'nin
baş'ına ne geldi ise Komünist Rusya'ya karşı "ılımlı islam, radikal
İslam" El Kaide/Gülen'le işbirliği yapan ABD'nin baş'ına yine aynı şey
geldi.
NATO kafa
Türkiye bu mana.
11 Eylül.
Yani?!
Kabuk devlet
ABD, Neo I. Dünya Savaşı kapsamında "açık hesap" üzerinden vuruldu.
Neo Roma'da;
İngiliz/Alman harp'i.
Demem o ki:
Kenan
Evren'le uzun söyleştim.
Cilt cilt
kitaplarını okudum.
Yazdıklarım
kadar yazmadıklarım var, sır kapsamında değil, izlenim kapsamında.
1. Evren,
deniz seviyesi üzerinden 12 Eylül'ü anlatıyor.
İhtilal'in
ne içinde ne de dışında! Kariyer subayı.
2.
İngilizler üzerinden açı alıyor.
Romantik,
duygusal bir bünyesi var.
3. NATO arka
planlı.
Birçok hamle
hazır geliyor.
Demem şu ki:
Bayrak?!
12 Eylül'ün
arka plan'ında küresel sermaye var.
Ön yüzünde
NATO.
Kalmayan
güvenlik üzerinden asker yönetime el koyuyor ama bir de iş'in istihbarat ayağı
var.
Bu noktada
cevabı aranması gerekli basit soru şu:
Erdal Eren'i
kim öldürdü?
Elcevap:
Görünen
gerçeklik üzerinden bakacak olursanız, 12 Eylül yönetimi.
Şahıs
üzerinden bakarsanız Kenan Evren.
Arka plan
üzerinden bakacak olursanız, Turgut Özal.
Anlaşılmadı.
O zaman daha
açık yazalım:
70 cent'e
muhtaç olunan günler.
Gaz, yağ,
şeker, çay kuyrukları.
O dönemi
bilenler içinde kuyruk'a girmeyen var mı?!
Kara'borsa!
Nüans?!
12 Eylül'de
asker yönetime el koydu ama Ekonomi'nin baş'ına NATO, ABD, Londra, Berlin
üzerinden Özal atandı.
Şöyle
söyleyelim:
12 Eylül
öncesinde siyah/beyaz, vatandaş'a huzur vermeyen bir hava vardı.
12 Eylül
sonrasında, kalmayan güven ortamı kontrol altına alındı.
Uzunca bir
süre sol, sağ birçok örgüt üyesi yakalandı, hücre ev basıldı.
Başka?!
12 Eylül
öncesinde, Komünist Rusya üzerinden MİT'in derin kanat'ı yani Doğu Alman kanadı
üzerinden PKK kuruldu.
Öcalan lider
oldu, bir dönem Öcalan'ın tırnak içi ifadelerini Yalçın Küçük
"Fransa" üzerinden yazdı, bir dönem "sol" Mahir Kaynak
"Almanya" üzerinden.
Başka?!
Fetullah
Gülen, adı öne çıktı, CIA'nın "Komünizmle savaş" konsepti kapsamında.
Yani?!
12 Eylül
'Büyük Resim'inde, İran'da kayan eksen'den kaynaklı "NATO" destekli
bir katkı var.
Sol, sağ,
siyasal islamcı ayrışma'nın arka planında ise dış güçler var.
Yönlendirilen
devlet sorunsalı.
Sol'cular da
Sağ'cılar da Siyasal İslamcı'lar da "İstihbarat"ın ne olduğunu
biliyorlar ama "bebekleri leylekler getirdi" misali kimse o konulara
girmek istemiyor.
Siyasi
akımları "asker" yönlendirmez, istihbarat yönlendirir.
Yani?!
12 Eylül
İhtilali güvenlik'i tesis etti ama bu nokta'da cevabı aranması gerekli basit
soru şu:
Büyük
Resim'deki oyun planı neydi, Dünya ve Türkiye sahnesinde ne vardı?!
Londra'da
Thatcher üzerinden özelleştirme furyası başladığına göre süreç ortada.
12 Eylül'e
olan kamuoyu desteğini düşürmek için İHTİLAL kirletildi.
Sol'dan
Sağ'dan kim varsa işkenceden geçirildi, Erdal Eren asıldı, güven ortamını tesis
eden İhtilal bir anda zorba'laştı, eşzamanlı olarak ülkücülerin ve
devrimcilerin nefret'ini kazandı.
Elinde
Kur'an ve/veya ayet'lerle dolaşan vatandaş'a hitap eden Evren süksesini
kaybetti.
İşkenceden
geçen istihbarat arka planlı sol/sağ gençler, siyasi akımlar yeni süreç'te,
Turgut Özal'ın arkasında saf'laştırıldı.
Dört eğilim,
işkenceden geçmeden saf'laşır mıydı?!
Daha açık
yazalım:
Osmanlı
tasfiye edilirken arşiv'i Bulgaristan'a çıkarma kararını kim aldı?!
Türk'ün aklı
mı yoksa TM'yi idare eden Alman'ın aklı mı?!
Bir başka
soru:
Devlet'in
tepe'si yani "yönetsel aklı" İngiliz & Fransız statükosu
üzerinden yönlendirilirken derin'ini Almanlar nasıl, kimler aracılığı ile
yönetmiş?!
Yani?!
Materyalist
sol yazılım da materyalist sağ yazılım da Alman mutfağından çıkma!
Komünizm
"Rus icadı" değil, Kapitalizm "ABD icadı" değil.
Ama her iki
siyasi akım adına dünya'da birçok can yandı.
Yani?!
İdeoloji
üzerinden bakış "duygudaşlık" ikliminde etkilidir, kolay anlaşmayı
sağlar, ne var ki, bütün'ü oluşturmaya katkı yapmaz.
Liberalizm
akımını bulup kullanan yani silahla aşılamayan sınırları "liberal
yazılım" üzerinden aşan da Roma'daki aynı adres!
Avrupa'daki
tüm devletler birbiri ile akraba ise yeni bir İngiliz, Fransız, Alman üçkağıdı
ile yüzyüzeyiz demektir.
Nüans?!
Bu defa oyun
kuranlar da tezgaha geldi, Doğu/Batı Roma ısparmaça.
Yani?!
"Biz
yaparız, onlar yazar" diye tarih tarifi yapılmaz, "balık
hafızalı" olmak matah bir şey değil.
Sol'dan da
Sağ'dan da İslamcılar içinden de Türkçü'ler içinden de çok değerli beyinler
var, cesur yürekler var.
Aynı şeyleri
tekrar ederek farklı sonuçlar elde etmek mümkün değil ise "akıl
tutulması" yersiz.
Yani?!
Evren ya da
başkasını 'Şeytan'laştırmak hiçbir şeyi çözmüyor.
İngilizler
şeytan ya da Alman, Fransız, Rus, ABD, İsrail vb.
Her devlet
kendi çıkarı'nın peşinde.
Devletler
Oyunu'nu doğru anlamak, okumak elzem ki, neo soğuk savaş'ın psikolojik
harekatı'na yeni'nilmesin.
Sözün özü:
Kenan Evren
kendisinin örmediği bir süreç'in lideri oldu.
"Devlet
Başkanı" oldu.
Hoşuna
gitti.
NATO konseptinde
"Bedavadan kahraman".
Fenerbahçe
üzerinden medyatik popülerlik.
Elle gelen
düğün bayram.
Sonra, bir
şey değişti, her şey değişti.
Evren'in
kendi elleri ile örmediği, hakim olmadığı süreç, döndü Evren'i vurdu.
Özal'ın
iktidara getirilme süreç'inde Londra üzerinden yönlendirildi, kullanıldı.
Oy'unu açık
etmesi, işkence mağduru sol/sağ kesim'i, merkez sol/sağ'ı Özal'a yönlendirdi.
Yani?!
"Sunalp"
deyince, 12 Eylül'e öfke duyanların tepki oy'larını hesaplamalıydı.
Ne var ki;
Evren, ağzından çıkanın 'büyük resim'de ya da iç dengelerde ne mana'ya
geldiğini bilecek durumda değildi, kariyer subayı idi.
Yani?!
Bedava'dan
kahramanlık'ın faturası çok ağır oldu, 12 Eylül'ün tüm günahları da Evren'in
üzerine kaldı.
Yazdığı cilt
cilt kitap'lara atıf yapıp, "Devlet'in onca imkanı elinizdeyken
anlatamadığınız süreç'i, yazınca mı anlaşılacağını düşünüyorsunuz, hem de kitap
okuma oranı bu kadar düşükken" diye takıldığımda, gülerek şu cevabı
vermişti:
"Halk o
günlerde ne yaşandığını biliyor, ben basına, o günleri unutturmaya çalışan
yazarlar için hatırlatma yapıyorum."
12 Eylül'de
eski siyasilere yasak getiren, The Özal operasyonu'nda kullanılan Evren, 1987
referandum'unda Özal'a rağmen siyasi yasakların kaldırılması için net tavır
ortaya koymuştur.
Sözün özü:
"Ertesi
gün"kü gazete ön sayfaları önemlidir.
Kenan
Evren'in ölümü bağlamında şeytanlaştırılmış bir İhtilal liderinden kurtulduk
diye sevinen çok.
Hal böyle
ise yüksek demokrasi ortamı ortada.
Meteo: Neo
11 Eylül ve/veya Neo 12 Eylül süreç'i?!
Madem,
Türkiye'deki 12 Eylül'e giden süreç'i asker kurguladı, o zaman Çin, Rus devlet
başkanlarından başlayın toplamaya, İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya, Vatikan,
İran, ABD üzerinden devam edin bakalım, kim neyin kurgusunda!
İhtilal bir
sebep değil sonuç'tur.
Kuru fasülye
yemeye başladığında gaz yapacağını bilmek gibi bir şey, kehanet değil!
Etki/tepki
süreç'i.
Laik,
Atatürk Türkiyesi'nden yana taraf olan Türk askeri "çağdaş", Batı'da
genel kabul görmüş evrensel "Demokrasi" dışında bir düşünce'ye sahip
olsa, güvenlik'i sağlamak için her yönetim'e el koymak zorunda kaldığında,
huzur'u tesis edip gitmezdi.
Kalıcı
olurdu.
Güvenlik'i
tesis edip koltuğu siyasilere bırakmazdı.
Nüans?!
Bu defa
büyük resim'de büyük savaş saf'laşması, kamplaşması var.
Asker gelir
ise uzun süre "çok istese" de gidemeyebilir!
Sebep?!
Real
politik!
12 Eylül'de
kim ne kadar ölmüş, asılmış, mağdur edilmiş listesi yayınlayanlar, eşzamanlı
"büyük resim" üzerinden BOP demokrasisi "mağduriyet
listesi" de yayınlaması gerekmez mi?!
Irak enkazı,
Arap baharı kimlerin eseri?!
Osmanlı'da
Ermeni tehcirini Almanlar yaptırmıştı, II. Dünya Savaşı'nda Yahudi katliamı da
Almanlar'ın eseri.
İngiliz,
Fransızların Çanakkale, I. Dünya Savaşı karnesi ortada.
Haçlı
seferlerinde Vatikan'cılar ellerinde bir demet gül'le gelmedi.
Büyük savaş
demek, eşzamanlı toplu katliam demek değil midir?!
Ezcümle:
Uzun laf'ın
kısası:
Asmayıp da
ne yapacaktık?!
Kaldı ki,
asmayınca ne olduğu ortada!
"AB
demokrasi kuralları"nı amaç'a giden yol'da araç olarak kimler kullanıyor?
Ticani,
narko koalisyonu artı aynı zamanda her yön'den işinde gücünde olan haz'cı
kolpacılar.
Asmayınca,
Barzangiller, Gülen'giller, Apo'giller "Atatürk Türkiyesi"ni ipe
çekmeye çalışıyor.
Silivri
kumpas'ının saç'ayakları ortada.
Neo 12 Eylül
süreç'i tablo'su:
Ülkücüler,
Gökçek üzerinden...
Devrimciler,
Sarıgül üzerinden yön'lendiriliyor.
Eli silahlı
PKK "demokrat" olmuş, narko dolar üzerinden siyaset yapıyor.
Barzan'giller
büyük ermeni kürt devleti için enerji bazlı rüşvet üzerinden sazan avlıyor,
büyük güvenlik açığı üretiyor.
Parçalanmaya
giden süreç ortada!
Nüans?!
Türkiye
parçalansa önemli değil, kimin umurunda; Londra güvende değil, Paris vuruldu,
İsrail Stratfor senaryo üzerinden düşük yaptı.
Yani?!
O zaman
basit soru'yu bir kez daha soralım:
Asmayıp
besleseydik ne olurdu ve/veya bu topraklardaki "Ayrıkotları" o kadar
arsız ki, assanız da süreç ortada.
Dinsizin
hakkında iman'sız/aman'sız gelirmiş, şu mana:
Kenan
Evren'i şartlar yarattı, bir şey değişti, her şey değişti!
Darbe'den yargılanan
Evren, devlet tören'i ile defnedilecek.
VIP
cenazeler resmi geçit tören'inde sırası gelen katafalk'taki yerini alıyor.
Katafalk?!
Peki Türkiye
için her anlamda yeni bir milat olarak kabul edilen 1980 darbesinde neler
yaşandı?!
İşte
rakamlarla Türkiye'nin 12 Eylül bilançosu:
1) Toplamda
resmi rakamlara göre 650 bin kişi göz altına alındı
2) 1,5
milyonun üstünde vatandaş fişlendi
3) 210 bin
dava açıldı ve bu davalarda 230 bin kişi yargılandı
4) 7 bin
kişi için idam cezası istendi
5) 517
kişiye idam cezası verildi
6) 50
kişinin idam cezası infaz edildi
7) 99.000
civarında vatandaş örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı
8) 30 bin
kişi "sakıncalı" görülerek işten atıldı
9) 14 bin
kişi yurttaşlıktan çıkartıldı
10) 30 bin
kişi siyasi mülteci sıfatıyla ülkeyi terk etti
11) Resmi
kayıtlarda 171 kişinin gözaltında işkenceden öldüğü belgelendi
12) 937 film
"sakıncalı" bulunduğu için yasaklanırken, bir çoğu da
"makaslandı"
13) 23.677
derneğin faaliyetlerine son verildi, bir kısmı kapatıldı
14) 3.854
öğretmen mesleğinden ihraç edildi
15)
Üniversitelerde 120 öğretim üyesinin mesleki hayatlarına son verildi
16) 47
hakimin işine son verildi
17) 31
gazeteci mahkum edildi
18) 300
gazeteci saldırıya uğradı
19)
Saldırıya uğrayan gazetecilerden 3'ü vefat etti
20) Gazeteler
300 gün yayın yapamadı
21)
Gazetelere 300'ün üstünde dava açıldı
22)
Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi
23) Açlık
grevi kararı alan 14 kişi yaşamını yitirdi
Türkiye'yi
12 Eylül darbesine götüren süreçte, 1970'li yıllarda başlayan ve giderek
tırmanan sağ-sol çatışmaları dikkat cekiyordu.
Sıkıyönetim
uygulamasına rağmen bu çatışmaların durulmaması ve giderek alevlenmesi, askerin
darbeye zemin hazırlamak için bilerek seyirci kaldığı gerçeğini su yüzüne
çıkardı.
Sadece sağ
ve sol grupların çatışmaları değil, art arda yaşanan suikastler de darbenin
gelişini hızlandırdı.
Şubat 1979
Milliyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi öldürüldü.
Darbeye
kadar geçen sürede, Prof. Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, MHP Genel
Başkan Yardımcısı Gün Sazak, Maden-İş Sandikası genel Başkanı Kemal Türkler
uğradıkları saldırılarda can verdiler.
İşte
Evren'in yargılandığı 12 Eylül iddianamesinin tam metni
Ankara Adliyesi
10. Ağır Ceza Mahmekesi'nde görülen 12 Eylül Davası'nda karar 18 Haziran 2014
tarihinde çıkmıştı.
Kimsenin
hatırasına saygısızlık etmek gibi bir niyet içinde değilim.
O gün
yaşanan acıları kimse inkar etmiyor!
İç savaş
ortamı öncesi ve sonrası nedir ne değildir, büyük resim üzerinden bakmak lazım
diyorum, naçizane.
Bundan
sonrası umum'a hitap:
Bakış açısı
farkı?!
7.
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, nasıl bir Atatürkçü idi?!
Elcevap:
Anladığı
kadar.
Aklının
aldığı kadar.
Yani?!
Kenan Evren
sahte Atatürkçü olduğu için "Gardırop Atatürkçüsü" ünvanını almadı.
Gazi'yi ne
kadar anladı ise o kadarını aktardı, sergiledi.
İlhan Selçuk
da buna binaen o yakıştırmayı yaptı.
Başka?!
Evren,
Londra, NATO üzerinden yön'lendirildi.
AKP, NATO
konsepti üzerinden "Fenerbahçeli müteahhitler" aracılığı ile geldi.
"Sır"
değil.
Yani?!
Erdoğan'ın,
Gül'ün, Gülen'in ne 28 Şubat 1'le ne de 12 Eylül'ün Evren'i ile bir sorun'u
olmadı.
Geçmişte
"Türban" üzerinden çok kazan kazan oynandı.
Yönlendirilen
devlet sorunsalı!
Yani?!
Her zincir
en zayıf halkası kadar güven'de!
Ya da
bastığın zemin kadar sağlamsın!
Londra
güven'de değil ise Türkiye'deki İngilizler güven'de olabilir mi?!
Doğru soru
bu.
Başka?!
CHP'den laik'lik
düştü.
İçine Gülen,
Barzan, PKK katkısı aldı.
Hal
böyleyken..
Londra,
Paris'te güvenlik alarm düzeyi 'kırmızı'ya çıktı.
Yani?!
BOP?!
Türkiye'den
Atatürk, CHP'den Laik'lik düştü, küre'nin şakül'ü kaydı.
Yani?!
Stratejik
aklı Londra, Brüksel üzerinden yön'lendirilen Kenan Evren, İngilizler,
Fransızlar, NATO ne kadar Atatürkçü, Laik ise o da o kadar Atatürkçü, Laik idi.
Yönlendirilen
devlet sorunsalı!
Yani?!
BOP
kapsamında önce Londra, sonra Paris düştü, eşzamanlı baştankara.
Sözün özü:
Adam asmaca
final süreç'i şu mana:
Londra
güven'de değil, İngiliz ak'ımının tüm halkaları NATO "stres
testi"nde.
Enerji bazlı
güvenlik arayışları.
"Su
testisi" su yolunda kırılır ise her zincir en zayıf halkası kadar
güçlüdür, bu mana.
Netice:
Fenerbahçe
zincir'inden yaş'lanmış, zayıf'lamış bir halka düştü.
Böyle
düşünmek de mümkün.
Aziz
Yıldırım gibi mübaşir'e dert anlatıp, şişe içine mesaj yazıp okyanus ötesinden
cevap beklemek de mümkün.
Kenan Evren
öldü, mesaj Yıldırım'a.
Zeki Alasya
öldü, mesaj Dalan'a, Kıraç'a.
Ezcümle:
Kenan Evren,
aklı baş'ındayken AKP'nin geliş süreç'ine ortak olması, her sorun yaşadığında
soluk'u Başbakanlık'ta Erdoğan'ın yanında almasından daha büyük günah/ihanet
olabilir mi?!
12 Eylül'de
ne yaptığının farkında olsa, 2003'te, 2004'te,2005'te vb Ankara'da AKP'nin
kapısı'nda ne işi vardı?!
Silivri
kumpas'ında komutanlar içerde yatarken Abdullah Gül'ü ziyaret'inin gerekçesi
neydi?!
Silivri'yi
boşaltmazsanız üzerinizden tank'la geçerim mi demiş yoksa kesat işler güçler
için mi yardım istemiş?!
12 Eylül
tablosu'ndan bir yaprak düştü.
"Adam
asmaca" final sezonu.
Londra,
Paris güven'de değil, Ankara, İzmir, İstanbul'da kuzuların sessizliği.
Stres
testi'ni geçemeyen zayıf halka'lar katafalk'ta ve/veya musalla taş'ına.
VIP cenaze
sezonu açıldı, Azrail iş'inde güç'ünde.
Hiçbir
ihanet cezasız kalmaz!
12 Eylül
olmasa Evren "Devlet Başkanı" olamayacaktı, bu da ölen fani'nin
görünen gerçekliği.
12 Eylül
öncesinde ölenler, 12 Eylül sonrasında işkenceden geçenler, idam edilenler de,
o süreç'i en sert hali ile yaşayanların da algıladıkları "gerçeklik
boyutu" düz bakış.
Yüksek
siyaset okuması yapmak ise amaç buz gibi akılla masaya vurmak, basınç altında
sakin duruş'u korumak elzem ki, özenle bulandırılan su'da hakikatler
kaybedilmesin.
Yani?!
Haklılık ya
da kişisel mağduriyet'lerden ziyade, devletler oyun'una dikkat çekmek esas.
Erdal
Eren'in yaş'ını büyütüp astırmak istihbari bir operasyon.
Evren zaten
bu konuyu birçok defa anlattı, tezgaha gelmiş, ikna edilmiş, anlamış olsa neden
böyle bir şey'e kalkışsın!?
Amaç asmak
ise yaş'ının dolmasını da bekleyebilirlerdi.
Neden yaş'ı
büyütüp hemen astırıyorlar, Özal ANAP'ı Londra üzerinden gündem'de.
Sabah olduğu
için horoz ötmüyor, çok zorlasak da horoz yumurtlamaz, tavuk yumurtlar.
Kaldı ki,
"İhtilal öncesi"nde ilkokul, ortaokul, lise çağındaki öğrencileri
toplayıp yürüyüşe götürüyorlardı.
Gülen
şakird'ler ne ise süreç benzer hikaye.
Öğretmenlerin
hali, okullar ayrı bir felaketti.
Varşova'cılar
NATO'cuları öldürüyordu, NATO'cular da Varşova'cıları.
Sebep?!
Dışarıdan
ithal düşman yoktu, Türkiye Cumhuriyeti vatandaş'ı birbirini kırıyordu.
İhtilal
olmasa ölümler, anarşi durur muydu?!
Yani?!
Kalmayan
güven ortamı kapsamında. örgüt'ün tamamını kontrol altına almak için dönem'in
devlet'i yakaladığını bildiği yöntemle sorgulamış.
Böyle bakmak
da mümkün.
Başka?!
12 Eylül'de
yaşanan işkence'nin sağlamasını yapmak mümkün:
Evren
işkence yaptırıp, adam atıracak kadar güçlü ise ne değişti de güç'ünü kaybetti,
Özal'a yetki, güç, makam devretti?!
Güçlü adam
binlerce sayfa kitap yazıp neyi neden yaptığını cilt'ler dolusu anlatmaz.
Güçlü adam,
o ses'ler çıkmadan perde arkasından yek tek ses'leri kıstırır.
12 Eylül'ün
içine işkence karışmamış olsa, asker seven bu millet, yüzde 82 ile Anayasa
oy'layan bu seçmen, Özal'a kucak açar mıydı?!
Özal,
özelleştirme rüzgarı, "serbest" (!) piyasa, liberal yazılım üzerinden
gelmedi mi?!
Yani?!
12 Eylül
öncesi/sonrası inkar edilemez üzücü bir süreç, mağduriyetler ortada.
12 Eylül'den
çıkış'ta, Erdal Eren'in yaş'ını büyütüp astıranlar, re'AKSİYON üzerinden Özal'ı
vitrin'e iliştirdi.
Erdal Eren
vb operasyonu istihbarat yaptı.
Evren,
olaylara düz bakan bir asker'di, istihbari oyun'lardan anlamaz.
Özel/Evren
her ikisi de kariyer subayı.
12 Eylül
İHTİLAL'i başka, 12 Eylül İhtilali sonrası yaşananlar, işkenceler vb oyun
içinde oyun.
İhtilal'i
yapanların neye, ne kadar hakim olduklarının göstergesi, tablo ortada.
Birileri 12
Eylül'de Alman üslubunda balyoz'la çorba içmeyi denemiş, demek de mümkün.
"Genetik
üslup" istense de kopyalanamaz!:))
Misal:
Londra
güven'de değil, Paris vuruldu, İsrail köşeye sıkıştı.
28 Şubat F 1
pilotları "İhtilal" yaptı, "ertesi gün" Fransız bir liste
koyacak masa'nın üzerine,
İngiliz,
Alman ayrı liste, Vatikan, Rus, İsrail, İran ayrı hikaye.
Haliyle
devlet'in elinde de bir liste olacak, ki öyle.
Devletlerarasında
"Güvenlik açığı üretenler"in üzerine "X" işareti
konulmuş'lar listesi, diyelim buna.
Yani?!
Kaçacak
yeriniz kalmadı bu mana.
Neo Şerif
Hüseyin Barzani o ağırlığı taşıyabilir ise hava'dan atış için kod'lar ortada.
Kurallarını
koyup şartlarını doğru oturtmadığın zaman yön'lendirilen MİT de liste'nin içine
isim sallayacak, kuru'nun yanındaki yaş bu hikaye.
40 oda'lı
MİT'te fırıldak bitmez.
Şartlar
ortada.
İhtilal'e
virüs karışmaması için öncelikle neyi neden yaptığını bilmek elzem,
sağ'omuzbaşlarındaki fırıldakları tanımak lazım, taşıma kapasitesi'ni doğru
ölmek, büyük resim'e göre güncellemek lazım; ki; 12 Eylül'de olduğu gibi
"İhtilal" kirletilmesin.
Haklı'yken
haksız durum'a düşülmesin.
Yani?!
2015
real-politik:
İHTİLAL de
ateş pahası, İHTİLAL'sizlik ortamı da.
Bu defa
süreç, BÜYÜK RESİM üzerinden yek tek sağlam basarak geliyor.
RAP...
LARP... RAP...
Nüans?!
12 Eylül
öncesi şartları da üreten Evren değildi, 12 Eylül'den 12 ay sonraki şartları
üreten de aynen o olmadığı gibi!
Evren'e
Özal'ı kim al dedi ise Ecevit'e, Derviş'i kimler verdi ise hikaye bu hikaye.
Yani?!
Fotoğraf ya
da Resim'den kopya ressam'lık yapan emekli bir paşa'nın zirve'ye tırmanan
kariyer hikayesini doğru okumak elzem ki, geçmiş'in hikayesi kayda doğru
geçsin.
Genç
devrimciler, genç ülkücüler boş yere telef olmasın, doğru mücadele'nin içinde
saf'laşsın.
Not: 12
Eylül'e dönem'in Avrupası nasıl bakmış, sol/sağ fark etmez, bugünün hikayesi de
benzer.
Menderes'in
idam'ına bakış'tan farklı değildir.
Mısır
üzerinden yapılan "Neo Demokrasi" tanımlaması da ortada.
Real
politik.
Evren'in
söylediği özetle şudur; "AB süreci varsa idam cezası yoktur, tamam ama AB,
Türkiye'yi arasına almıyor ise o zaman şartlar değişir."
Güzel
mantık.
Yani?!
Avrupa
futbol'u aşırı teknik, Amerikan futbolu güç'e, kodu mu oturtan sistem'e dayalı.
PKK'lı,
Barzan, Gülen familya, Avrupa teknik'ini laik insan zekası ile alay etmek için
kullanıyor ve/veya narko ticani tayfa başka dil'den anlar mı?!
Özetle, 12
Eylül öncesinde devlet ne kadar ortada var ise 12 Eylül sonrasında da o kadar
var demek için kerat cetvelini bilmek yeter sebep, yüksek siyaset okuması o
günler için bugünkü kadar karmaşık, zor değil.
NATO/Varşova.
2015
realpolitik.
Çok
nüans'lı, İsrail/İran makas'ından takas'sız güvenli çıkış yok.
NATO'nun da
Batı'nın da Doğu'nun da Türkiye'nin de hali ortada.
Gordion
Düğümü.
100'de 1'lik
güç dahi süreç'te akıntının yön'ünü değiştirebiliyor.
Sistem
sadece Türkiye'de AIDS değil, finansal üçkağıt üzerinden Rusya'dan ABD'ye
network virüs dolu, AIDS.
Tarihte
başka türlüsü mümkün olmadığı için ne yaşanmış ise emin adım'larla o
süreç'lerin içinden geçiyoruz.
Buz gibi akıl'la,
kafalara Balyoz gibi çakarak.
Hz İsa'yı
çarmıh'a gerenler, başka suçlu'ları ya da suçlu gördüklerini nasıl
cezalandırırdı?!
Yani?!
Cevap
ortada.
O dönem'in
şartları içinde tüm suçluları çarmıh'a gererek cezalandırıyorlardı.
Yani?!
Hz İsa'ya
özel bir işkence yöntemi değil bu!
Ya da
giyotin.
Engizisyon
Mahkemesi'nin cezalandırma yöntemi.
Recm.
Vb.
Hasılı:
12 Eylül
sonrasında kullanılan "işkence" yöntemi 'hastalıklı bakış'tan değil,
suçlu'yu konuşturmak için o dönem'e kadar alışılagelmiş yöntem'in tekrarı idi.
Ziverbey.
Başka?!
Guantanamo?!
Suçlu
olduğuna inanılan kişi'yi konuşturmak, çözmek için günümüz dünyasında
kullanılan bilimsel yöntemler var.
Buna rağmen,
CIA'nın yaptığı gibi El Kaide militan'ı olduğu düşünülenlere uygulanan
cezalandırma, konuşturmak için kullanılan "insanlık dışı işkence
yöntemleri" kısa vade'de sonuç verse de, "Hz İsa'yı çarmıh'a ben
gerdim" vb, orta/uzun vadede o devlet'in ip'ini çeker.
Parçalar.
İşkence
yaptığı insanların coğrafyasına çok istese de burnunu sokamaz.
Sonra; AKP
gibi truva atlar, taşeronlar üzerinden sızmaya çalışır!
Stratfor
senaryo'dan mülhem "Yemen kantar'ı"?!
ABD, kabuk
devlet, yön'lendiren adres'ten kaynaklı devlet'in içini kör'leştirme
operasyonu.
Vandalizm'in
beyaz eldivenli iz bırakmayan yüksek demokrat el'leri ortada.
Isparmaça.
Kor'düğüm.
Ezcümle:
12 Eylül
sonrasında yapılan araştırmalar, yazılan uluslararası rapor'larda, Türkiye'de
işkencenin sistematik olmadığı, suçlu ya da suçlu olduğu "işkence
üzerinden ispatlanmaya çalışılan" 'sanık'ı konuşturmak için kullanılan bir
yöntem olduğu saptaması var.
Karısını
döven adam, sorun yaşadığı arkadaşı ile de sorununu "kavga" ederek
çözüyor.
Koca
dayağından şikayet eden kadın çocuk'unu dövüyor vb.
Türkiye'de
devlet'i despotlaştırmak, vatandaş'ı asker'den soğutmak istediklerinde
Jandarma'yı Fransa üzerinden yönlendirip, köylü'nün üzerine sürmüşlerdir.
Recep Peker.
Yani?!
Türkiye
medeniyetler arasında köprü bir ülke, sol'cusunun sağ'cısının da en başta bunu
görmesi, ona göre pozisyon alması şart.
Sözün özü:
"Vatana
ihanet" Guantanamo'luk hikaye; ne var ki, süreç ip'in uç'unda.
İbretlik.
--
ATATÜRK
GİBİ DEHALAR, ANCAK GÖRÜNÜŞTE ÖLÜRLER.
ÖYLE İNSANLAR; BİR NESİL İÇİN DOĞMADIKLARI GİBİ, MUAYYEN BİR DEVİR İÇİN DE DOĞMAZLAR...
ÖYLE İNSANLAR; BİR NESİL İÇİN DOĞMADIKLARI GİBİ, MUAYYEN BİR DEVİR İÇİN DE DOĞMAZLAR...
--
"Demokrasi,
her şeyin aynası değildir."
Nusret
DEMİRAL
--
''Benim en
büyük hasletim, TÜRK olarak doğmamdır!..''
Mareşal Mustafa
Kemal ATATÜRK
--
''Bizler;
Gözünde Vatanını,
Gönlünde ATATÜRK ilke ve İnkılaplarını tutabilen,
Vicdanında dinini saklayabilen,
Milliyetçilik ve laiklik düşüncesi içinde görev yapanlardanız...''
''Bizler;
Gözünde Vatanını,
Gönlünde ATATÜRK ilke ve İnkılaplarını tutabilen,
Vicdanında dinini saklayabilen,
Milliyetçilik ve laiklik düşüncesi içinde görev yapanlardanız...''
Nusret
DEMİRAL
--
''Yaşayan
herşey bazı izler bırakır..
Biz onlardan bir ders çıkaracak kadar zeki isek, bu izlerin bir anlamı olur...''
Biz onlardan bir ders çıkaracak kadar zeki isek, bu izlerin bir anlamı olur...''
Mareşal Mustafa
Kemal ATATÜRK
--
''Arkadaşlar,
efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,
müritler, meczuplar memleketi olamaz.
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.''
Mareşal Mustafa Kemal Atatürk
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.''
Mareşal Mustafa Kemal Atatürk
--
''Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev, HAYAT'tır!''
Nusret DEMİRAL
''Şerefle bitirilmesi gereken en ağır görev, HAYAT'tır!''
Nusret DEMİRAL
--
''Muhterem
Milletim'e şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başına taç ettiği
adamların kanındaki ve vicdanındaki cevheri asliyi çok iyi tahlil etmek
dikkatinden, bir an tevakki etmesinler...''
Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK
Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK
--
E-posta ile
gönderdiğim tüm demokratik protesto, bilgi, haber, yorum ve sosyal/siyasal
içerikli paylaşımlar TC Anayasa'sının;
MADDE 24/3:
Kimse, dinî ayin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya
zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerin den dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
MADDE 25
Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
MADDE 26
Herkes düşünce ve kanaatlerini; söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına
veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.
***
YGK: Şiddet
çağrısı içermedikçe sözlü ve yazılı ifadedeler cezalandırılamaz.
Bu
düşünceler şok edici bile olsa... (Yargıtay Genel Kurul Kararı)
Demokratik
düşünce ve kanaatlerimin engellenmesi ve/veya şiddet/baskı altına alınması, bu
nedenle, "hakkımda olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi" TC
Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her türlü
yasal haklarım saklı kalmak üzere, peşinen reddederim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder