Tek Parti Döneminde Ekmek Neden Karneyle Dağıtılıyordu ?
Tarih biliminin temel disiplinlerinden zerre kadar nasibini
almamış, tek amacı Cumhuriyeti, Atatürk’ü ve İnönü’yü kötülemek olan cahillerin
sıkışınca gündemi, değiştirmek için en çok başvurdukları yalan tek parti
döneminde halkın ekmeğe muhtaç olduğu, insanların yiyecek ekmek bulamazken
zorla şapka giydirildiği yalanıdır. Diğer yalanlarında olduğu gibi yine sıfır
bilgi, sıfır mantık, sıfır dürüstlük… Mesele sadece Cumhuriyeti kötülemek başka
bir şey değil…
Tarih hakkında yorum yapıyorsanız bilmeniz gereken en temel
kural olayların ve kişilerin yaşadıkları döneme göre değerlendirilmesi
gerektiği kuralıdır. Bu kural olmadan olmaz. Misal milliyetçiliğin M sinin bile
olmadığı 15. yüzyılda padişahlar neden Türkçü değildi diye soramazsınız. Bu
soru kendinizi komik duruma düşürmekten başka işe yaramaz.
Cumhuriyetin kuruluşu ve ilk yıllarında yapılan icraatları
değerlendirirken de bugünün durum ve koşullarına göre değerlendirirseniz
gerçeklere ulaşmanız mümkün değildir. 1. Dünya savaşı ve ardından kurtuluş
savaşında yaşanılan sıkıntıları bilmeden, Cumhuriyetin hangi yokluk ve
yoksulluklarla kurulduğunu kavramadan tek parti dönemini doğru şekilde değerlendiremezsiniz.
1923 yılında Cumhuriyet ilan edildiğinde ülkede tek fabrika
yoktur. Sivas’tan öteye demiryolu yoktur. Halkın yarısı salgın hastalıkların
pençesindedir. Okuma-yazma oranı erkeklerde % 7 kadınlarda ise binde 8. Doktor
yok hastane yok mühendis yok tarım yok. 12 yıl aralıksız süren savaşlar
sonucunda evini, tarlasını, eşini, çocuğunu kaybetmiş bir halk… İşte
Cumhuriyet’e Osmanlı’dan kalan miras budur ve ilk 15 yılda 46 fabrika kurulmuş,
3800 km
yeni demiryolu ve 4000km devletleştirilen demiryolu ile toplam 7800 km demiryolu yapılmış,
uçak fabrikaları kurulmuş, okuma yazma oranı % 20 lere çıkarılmış ve en
önemlisi salgın hastalıkların kökü kazınmıştır. Eğer bugün Veremden,
tifodan, koleradan ölmüyorsanız Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki sağlık
devriminin başarısıdır. Hastane kuyruklarını bitirdik diyerek sağlık devrimi
yaptığını zannedenler tek parti dönemindeki devrimlerin büyüklüğünü
anlayamazlar.
Atatürk 1938’de ebedi yolculuğuna çıkıp aramızdan
ayrıldığında işte böyle bir Türkiye miras bırakmıştı. Bu dönemde iç isyanların
olduğunu, 1929 Dünya ekonomik krizinin dünyayı kasıp kavurduğunu da unutmamak
lazım. 1938 yılında zengin olmayan ama üreten, geli,şen, gelecek için umut
veren bir Türkiye vardır ve dünya ekonomik krizinden 10 yıl sonra Türkiye
ikinci kez büyük bir sınav beklemektedir. 20. yüzyılın en kanlı, en zalim,
yaklaşık 50 milyon kişinin hayatına mal olan 2. Dünya savaşı…
Savaş demek açlık demektir, yoksulluk demektir, ekmeğe
muhtaç olmak demektir. Hele bu savaş dünya çapında büyük bir savaş ise ister
katılın ister katılmayın savaşın olumsuzluklarından etkilenmemeniz mümkün
değildir. Bu yüzden CHP zamanında ekmek karneyle dağıtılıyordu diye
boş boş konuşmadan önce hangi dönemde dağıtılıyordu bunu bilmek lazım. Sadece
bunu bilmek yetmez o dönemde dünyada durum nasıl bilmek lazım. Bunları bilmeden
konuşmak kahve muhabbetinden öteye geçemez.
CHP dönemini anlatmadan önce gelin biraz geçmişe gidelim.
Osmanlı döneminde savaş dönemleri nasıldı okuyalım. Karneyle ekmek dağıtımı
sadece CHP döneminde mi olmuş yoksa geçmişte de bu uygulama yapılmış mı
görelim. Hani tarihimizle yüzleşelim diyorlar ya buyurun size tarihle yüzleşme
Bilindiği gibi 1. Dünya savaşı Osmanlı’nın sonunu getiren
büyük savaştır. Ayakta durmakta zorlanan imparatorluk şuursuzca savaşa
sokularak yıkılmıştır.1914 yılında Osmanlı devletinin dış borcu 104.202.000
Osmanlı lirasıdır. Yıllık geliri 30.000.000 Osmanlı lirası olan imparatorluk,
bunun 13.000.000 Osmanlı Lirasını borç taksitine ve faizine ödemektedir.
Devletin nasıl bir çaresizlik içinde olduğunu anlayın… Bu şartlarda savaşa
giren Osmanlı savaş başladığında Tekalif-i Harbiye komisyonları
kurmuş, ordunun ihtiyacı için halkın mahsulüne tarlasına el koymuştur.
"Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla
birlikte seferberlik ilan etmiştir. Ancak seferberliğin beraberinde getirdiği
sıkıntılarla karşı karşıya gelinmiştir. Tarım alanında çalışan nüfusun – yüzde
80’i, askere alınmış, bu da tarımsal üretiminin azalmasına yol açmıştır. Ayrıca
yurtdışından gelen tahıl ithalatı da savaş nedeniyle özellikle İtilaf
Devletleri’nin Çanakkale Boğazı’nı kapatması ile sekteye uğramıştır. Örneğin
savaştan önce İstanbul’da ithal edilen un miktarı 25 bin ton iken savaşın
başlamasıyla 8 bin tona düşmüştür." ( Zafer Toprak, İttihad-Terakki
ve Cihan Harbi: Savaş Ekonomisi ve Türkiye’de Devletçilik, Homer Kitabevi,
İstanbul 2003 s.127)
Savaşa bu şartlarda giren Osmanlı zamanla sert önlemler
almaya çalışmış ve bu doğrultuda şehirlerde ‘‘İaşe-i Umumiye erzak
merkezleri" açılmıştır. Yani İnönü döneminde gerçekleştirilen
karneyle ekmek dağıtımının aynısı.. Demek ki neymiş karneyle ekmek dağıtımı
İnönü dönemine özgü bir durum değilmiş değil mi?
İaşe-i Umumiye İstanbul Erzak merkezine ait dağıtım fişleri
Savaşın olumsuz şartlarını her geçen gün daha fazla yaşayan
halk zaman geçtikçe yiyecek bir lokma ekmeğe bile muhtaç duruma gelmiştir.
Aşağıda vereceğim temel gıda ihtiyaçlarının fiyatlarına ait tablo o dönemdeki
ekonomik sıkıntıları çok net bir şekilde gösteriyor. Bu rakamları çok dikkatli
okuyun ve savaşın yıkıcı boyutunu anlamaya çalışın
Birinci dünya savaşı öncesi ve esnasında İstanbul’da bazı
tüketim maddelerinin cari fiyatları (Yıllık ortalama kurus)
1914 yılında ekmek 1,25 kuruş iken 1918 yılına gelindiğinde
34 kuruş olmuş… Düşünün en temel ihtiyaç olan ekmeğin fiyatı 4 yılda yaklaşık
30 kat artmış. Sadece bu bile savaş döneminde çekilen kıtlığı göstermiyor mu?
"Örneğin serbest piyasada satılan ekmeğin fiyatı dört
yıl içinde 27.2 kat, unun fiyatı 25.7, makarnanın fiyatı 30, sütün fiyatı 25.2
ve gazyağının fiyatı 93.3 kat artmıştır. Dikkat edilirse savaşın bitiminden
hemen sonra fiyatlar düşme eğilimine girmiştir." (Vedat Eldem (1994),
Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomisi, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, Ankara 1994 s. 50-51)
Osmanlı dönemindeki ekonomik durumu gördükten sonra İnönü
dönemine geçebiliriz. Ne demiştik ? Savaş yokluk, açlık, kıtlık demektir. 2.
Dünya savaşı ise 1. Dünya savaşından hem süre hem de yıkıcılık açısından daha
büyük bir savaştır ve savaş başladığında Türkiye henüz 16 yıllık yeni bir
devlettir. Böyle bir dönemde ekmekle karne dağıtılmasını geçin savaşa girmemek
bile büyük başarıdır. 1. Dünya savaşında yapılan hata tekrarlanmamıştır. Çünkü
devletin başında 1. Dünya savaşında ve kurtuluş savaşında savaşmış, milletin
nasıl sıkıntılar çektiğini görmüş bir asker vardır. Bu yüzden savaşın ne
olduğunu bilmeyenler İnönü’nün 2. Dünya savaşı politikalarını anlayamazlar
II. Dünya savaşı sırasındaki ülke ekonomisi, I. Dünya savaşı
sırasındaki ülke ekonomisinden kuşkusuz daha iyidir. Ama Türkiye II. Dünya
savaşına girmediği halde savaşın sıkıntılarını yakından hissetmiştir. Savaşa
girme ihtimaline karşı erkek nüfusun büyük bir bölümünün silâhaltına alınması
ülkedeki buğday üretimini düşürmüştür.(Haldun Gülalp, Gelişme Stratejileri ve
Gelişme Ideolojileri, Yurt Yayınları, Ankara, 1983 s.35)
Ülkedeki un üretimi azalınca buğday tüketimini kontrol
altına almak için 13 Ocak 1942 de ekmek karnesi uygulaması başlatılmıştır.
Burada gözden kaçırılan husus savaş şartlarında yaşanılan bir dönem olduğudur.
Çevrenizde büyük bir savaş varken dünyaya kayıtsız kalamazsınız. Yarın bir gün
savaşa girseydik ordunun yemek ihtiyacı nasıl karşılanacaktı ? O zaman dünyada
savaş varken sen niye önlem almadın demezler miydi ? Elbette derlerdi. O halde
bu saçma duygu sömürüsü niye ? Karneyle ekmek dağıtımı her şeyden önce savaşa
hazırlık için alınan bir önlemdir.
20 Aralık 1941 tarihli Ulus gazetesi
2. Dünya savaşında dağıtılan ekmek karneleri
Peki şimdi şu soruyu soralım. 2. Dünya savaşında karne
uygulamasını gerçekleştiren tek ülke biz miydik? Avrupa ve dünya çok refah
içinde mi yaşıyordu ? Tabiki hayır. Eğer bir ülkede savaş varsa ne kadar güçlü
olursanız olun hayatın güllük gülistanlık devam etmesi mümkün değildir. Her
şeyden önce savaş olağanüstü bir durumdur. Böyle bir durumda üstelik savaşın
tam ortasındaysanız hayat olağan devam edemez. İşte o dönemde dünyanın en güçlü
ülkeleri olan ABD, İngiltere, Fransa ve diğer ülkelerden örnekler
2. Dünya savaşında İngiltere’de ekmek ve yiyecek
karnesi örnekleri
İnönü ekmeği karneyle dağıttı diye saçmalayanlar 2. Dünya
savaşı sırasında dünya devi İngiltere’de elbise ve ayakkabının bile karneyle
dağıtıldığını biliyorlar mı acaba ? Hiç sanmıyorum
2. Dünya savaşında İngiltere’de ayakkabı karnesi örneği
Sadece İngiltere’de karne uygulaması olduğunu sanıyorsanız
çok yanılıyorsunuz. Dünyanın diğer büyük devletleri, Fransa, Almanya ve
İsveç’te de temel ihtiyaçlar karneyle dağıtılmıştır
2. Dünya savaşında İsveç’te kullanılan karne örneği
Şimdi sıkı durun.. Dünyanın süper gücü ABD de bile savaş
zamanında karne uygulaması yapılmıştır. İnönü bizi ekmeğe muhtaç etti diyenlere
duyurulur
2. Dünya savaşında ABD’de petrol karnesi örneği
Osmanlı’nın 1. Dünya savaşındaki İaşe-i Umumiye Erzak
merkezleri kurması,2. Dünya savaşında dünyanın süper gücü olan ABD, İngiltere,
Fransa, Almanya gibi devletlerin ayakkabıyı bile karneyle dağıtılması her
savaşın ne olursa olsun devletleri zor durumda bıraktığını göstermektedir.
Şüphesiz ABD ve diğer büyük devletler aç kaldıkları için karne uygulaması
gerçekleştirmedi. Bu uygulama savaş şartlarında alınan bir tür önlemdir. Tıpkı
Türkiye’de ekmeğin karneyle dağıtılması gibi… Bu yüzden İnönü zamanında ekmek
karneyle dağıtılıyordu diye duygu sömürüsü yapmadan önce bir kez daha düşünün..
TIBBIYELİ HİKMET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder