EŞKİYANIN
GECE NE YAPACAĞI BELLİ OLMAZ (*)
Suriye/El
Rai'de mevzili IŞİD örgütü, 5 militanını beraberindeki yaralılarının tedavisi
için devamlı kullandıkları Çobanbey beldesi yolundan Kilis'e yolladı.
Bu kez
Türk askeri geçişe izin vermedi, bir süre sonra da IŞİD, El Rai karşısında Türk
topraklarında yığınak yapan TSK unsurlarına ateş açtı.
Bir
astsubay öldü, 2 uzman çavuş yaralandı...
*
Türkiye
Suruç'ta İŞİD, Ceylanpınar'da PKK terör saldırısı sonrası teyakkuzdaydı.
Saldırı
sonrasında angajman kuralları çerçevesinde sabaha karşı IŞİD'e yönelik ilk
sınır ötesi operasyonunu yaptı.
*
Gün
boyunca Suruç ve Ceylanpınar saldırısında "Ölenlere rahmet, yaralılara
şifa, yakınlarına baş sağlığı" dilekleri, Türkiye-Suriye sınırında
Kobani'de yaşananlar, yurt genelindeki şiddet olayları ve IŞİD'le mücadele
gündemiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, MİT Müşteşarı H.Fidan,
Emniyet Genel Müdürü C.Lekesiz, Genelkurmay Başkanı Org.N.Özel ve adamları
güvenlik toplantıları düzenliyordu.
*
Halbuki bu
insanların hepsi ABD desteği ve Osmanlıcı vizyonlarıyla Sünni ile Şii dünyası
arasındaki karşılıklı bağımlılığı zayıflatmayı öngören bir stratejinin
arkasından gitmişti.
Bölgeyi
kazanan petrolü ve Misak'ı Milli topraklarını da kazanır hayaliyle, Suriye
Kuzey'ini ve Irak Kürdistan Bölgesi'ni yurt topraklarına katma heveslisiydiler.
Bir gün
olsun vizyonlarının etnik ve mezhebi unsurları siyasetin merkezine
taşıdığını, Güvenlik ve yargı bürokrasisini yok ettiğini, Türkiye'nin
bölgesinde lider olması hedefini çürüttüğünü, ekonomiyi çökerteceklerini
öngöremediler.
*
Petrol
gelirlerine konmak, kaçak petrolden, tarihi eser kaçakçılığından, silah
satışlarından, uyuşturucudan, Suriye kaynaklarının talanından kazanmak,
Ama
pastayı Kürtlere yedirmemek için uzun süre Özgür Suriye Ordusu
şemsiyesi altında Nusra Cephesi, Müslüman Kardeşler örgütü, IŞİD'le
birlikte Suriye'de Alevi ve Kürt köylerine yapılan saldırılara
Türkiye'yi ortak ettiler, ülkeyi bu günlere getirdiler.
*
Onlara ne
güzel günlerdi!
Türkiye'nin
sınır hattına yakın oluşturduğu angajman kurallarının uygulandığı alan, sınırın
Suriye tarafının yaklaşık 15 km. içlerine kadar ulaşıyordu.
Toprak
Suriye toprağı idi, rağmen sınıra yaklaşan uçak ve helikopterler Türk jetleri
tarafından engelleniyor, bu bölgeye yaklaşan Suriye kara birlikleri ise Türkiye
tarafından angajman kuralları ihlâli bahanesiyle taciz ediliyor ya da topçu
ateşiyle vuruluyordu.
*
Suriye ise
Türkiye ile gereksiz bir cephe açmanın anlamsızlığından yanaydı.
Türkiye'yi
bir başka ülkede savaş çıkarmak suçu yükleyerek daha geride olan hatları
korumayı,
Giriş
yapan Özgür Suriye Ordusu, Nusra Cephesi, IŞİD örgütü ve Ahrar Şam militanlarını
, en hayret vericisi de İŞİD'le birlikte savaşa katılmak isteyen Başbakanlığa
bağlı Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı şemsiyesi altında sivil toplum ve
yardım kuruluşlarının militanlarını kendi sahasında karşılama stratejisi
uyguluyordu.
*
Militanlar
angajman kurallarının hüküm sürdüğü alanda Türkiye'den elini kolunu sallaya
sallaya girip-çıkıyor, bölgeye sokulan tüm silah, ekipman,araç-gereç ve yardım
Özgür Suriye Ordusu'na bağlı örgütlere pay edilirken, Türkiye toprakları
üzerinde bir çok il ve ilçe moral depolanan,tedavi hizmetlerinin yapıldığı bir
alana dönüşmüştü.
*
Halbuki,
İran'ın nükleer programına ilişkin müzakerelerin ekonomiden siyasete, bölgesel
ve küresel etkileri olacak bir anlaşma ile sonuçlanmaya ilerliyordu.
İran'ın
dünya politikasına eklenmesi ve Ortadoğu'da istikrarın oluşması benzeri
fikirler tartışılıyor ve Ortadoğu'da kartların yeniden dağıtılmaya başlandığı
hissediliyordu ki;
ABD,
bölgede siyasi çözüm için Ortadoğu'daki gücü Suudi Arabistan ve İran arasında
dağıtmanın yolunu oluşturuyor, Suriye'yi ve Irak'ı adım adım
"Balkanlaştırıyordu."
*
İsrail'in
hedeflerine en uygun biçimde Suriye; Sünni, Alevi ve Kürtler lehinde, Irak
ise Kürt, Sünni ve Şii'ler lehinde devletçiklere bölünmeye-yazıyordu.
Ortadoğu'da
Suudi Arabistan- İran ekseninde, NATO'nun desteklediği Suudi Arabistan
liderliğinde Sünni Arapların "Ordulaşma"sı sağlanıyor,
Hem
İsrail'in müttefiki Arap'ların, hem de İsrail'in İran Şii Ordusuna karşı
güvenliği teminata alınıyordu.
*
Ama
bakınız, çıkarları söz konusu olduğunda ABD müttefiklerini nasıl da satıyordu?
Beklenmiyordu
ama ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun havadan, Suriye'de PKK
bağlantılı Demokratik Birlik Partisi'nin silahlı kanadı Halk Savunma Güçleri ve
Özgür Suriye Ordusu'na bağlı bazı gruplarının karadan destek vermesiyle IŞİD
kontrolündeki sınır kasabası Tel Ebyad Kürtlerin eline geçiverdi.
ABD,
Suriye'yi devletçiklere bölmeye-yazarken,bu kez müttefik olarak yanına
PKK/PYD'i almakta sakınca görmüyordu!
*
Kürt Halk
Savunma Güçleri'nin Tel Ebyad'ı almasıyla, IŞİD'in merkez üssü Rakka'nın
Türkiye sınırı ve Cerablüs'e ya da Kobane Bölgesi ile bağlantısı kesildi.
Cizire ve
Kobani kantonları birleşti, geriye Efrin Bölgesinin bu kantonlara
birleştirilmesi kaldı.
Bu suretle
Türkiye'nin Suriye sınırında bir baştan diğerine yeni bir Kürdistan devletçiği
ortaya çıkıyordu...
Bu
devletçik ile Kuzey Irak Kürt Bölgesi yönetiminin bağımsızlık talebi örtüşünce;
Türkiye'nin
güvenlik toplantılarını düzenleyenler "Ne ummuş, ne bulmuş" olmanın
şaşkınlığına düşüverdiler...
*
Halbuki,
bunlar 2015 seçimlerinden sonra AKP-HDP arasında süregelen çözüm sürecinin bir
adım öteye geçeceği bir siyasal işbirliği öngörüyordu.
Ülkenin
anayasal-toplumsal yapısının, iki partinin tabanlarının ve küresel-bölgesel
dinamiklerin desteğiyle başkanlık-özerklik pazarlığıyla değişeceğini
tasarlıyorlardı.
Rejimin
değişmez unsurları parlamentoda, olası referandumlarla, Abdullah Öcalan'ın
oluruyla ve siyasal iktidarın hamleleriyle alt üst edilecekti ki;
*
Başta
Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bir yanda Suriye İç Savaşında yükümlenen ve
hepsi birer uluslararası hukukun suç saydığı roller,
Bir yanda
desteklenen İŞİD ve benzeri örgütlerin hızla iflasa sürüklenmesi,
Öte yanda
Kürtlerin Suriye, Irak ve Türkiye'de önlenemez yükselişleri,üstelik 2015
seçimleri ardından iktidarlarını kaybetmekle hepsi dayanılmaz bir
paronoyaya girdiler...
*
O paronoya
ile Erdoğan'ın "Kürt Sorunu yoktur" ifadesi, "Dolmabahçe
Mutabakatını" yok sayması ardından,
PKK/KCK
yapılanması baraj yapımı ve karakol-kalekol inşaatlarının durdurulması, TSK'nın
terörle mücadele kapsamındaki faaliyetlerine son vermesi talebiyle ateşkes
sürecini sonlandırdı.
*
Halbuki
ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO'daki müttefikleri ile tam bir işbirliği
içinde olmasını ve IŞİD'e karşı mücadele edenler arasında fark yaratan tek güç
olan Kürtlerle işbirliği yapmasını istiyordu...
Açılım
devam etmeliydi, İncirlik Batılı hava kuvvetlerine açılmalı,Türkiye IŞİD'e
karşı mücadelenin odağında yer almalıydı...
*
Nitekim,
dün Türkiye'nin işte o namlı isimleri ard arda güvenlik toplantıları
düzenlerken,
ABD
Başkanı B.Obama, BBC' ye verdiği mülakatta İran ile yapılan nükleer anlaşmanın
bölgede oluşturduğu fırsatları konuşuyordu.
"Suriye'ye
yabancı savaşı akışını durdurmak için Türkiye ve Ürdün başta olmak üzere bölge
ülkeleriyle birlikte çalışıyoruz. Yabancı savaşçıların geçişinin
engellenmesinde ilerleme sağladık" diyordu ki;
*
Türkiye,
İŞİD'in Suruç ve Çobanbey saldırıları ardından, Suriye topraklarında IŞİD'e
yönelik ilk sınır ötesi operasyonunu düzenledi, Türkiye'nin İŞİD'le olan
münasebeti kesildi.
"Ya
Mazallah" Türkiye İŞİD'e açık hedef mi oluyor endişesi büyüdü.
*
Erdoğan ve
adamları için geriye en güvenilir yol olarak muhtemel bir erken seçimde AKP'nin
hiç olmazsa tek başına iktidar olmasından başka çare kalmamıştır.
Şimdi
hiçbiri iktidar alternatifi olmayan K.Kılıçdaroğlu, D.Bahçeli ve S.Demirtaş'tan
birini yanına çekmesi halinde, belki daraltılmış seçim çevreleri ile birlikte
seçim barajını düşürmek AKP'yi tek başına iktidar yapabilir mi arayışı
sürdürülüyor...
Yoksa
HDP'nin PKK terör örgütü ile içli-dışlı olması bu partinin kapatılması ve
seçime girememesi mi öngörülüyor?
*
Bir başka
fasıldır ama yoksa, Türkiye; Suriye ve Irak' daki devletçik oluşumları gibi bir
uygulamaya tutuluyor da, Ortadoğu Konfederasyonu lehinde bölünüyorsa?
Kesin olan
biricik gerçek, Türkiye'nin ruhunu kaybetmiş olması ve bu adamlarla her
geçen gün tükenmekte olduğudur. 25.7.2015
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder