Ramazan ayı bitti, bayram kutlandı. 23 Nisan Egemenlik ve
Çocuk Bayramını da kutladık.
Şimdi neler yaşayacağız? 14 Mayıs’ta seçimi kim kazanacak,
onun heyecanı ile siyasilerin vaatlerini ve kavgalarını dinleyeceğiz.
Cumhur İttifakı iktidarda. Elindeki gücü kullanacak, İktidardan
gitmemek için elindeki tüm kozları sahaya sürecek. Millet İttifakı da, iktidar
olabilmek için halka ümitler vermeye devam edecek, iktidara geldiğinde neler
yapacağının vaatlerini verecek.
Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu’na yüklenildikçe yükleniliyor.
İnancına saldırılıyor, geçmişte yaptığı SSK Genel Müdürlüğü’ne
saldırılıyor. Küçük düşürmek için ne lazımsa o yapılıyor.
Hiç kimse, hemen başarıyı elde edemez. Yılların tecrübesi,
deneyimi olmalı ve durmadan, bıkmadan, yılmadan çalışması gerek. En önemlisi de
devleti tanıması gerek. Devleti idare etmek öyle kolay değildir.
Kılıçdaroğlu’nda bu
deneyim ve bu bilgi vardır.
Maliye’de hesap uzmanı olmak öyle kolay bir iş değildir. Büyük bir bilgi gerekir. Kılıçdaroğlu devletin içerisinde çok önemli görevler yapmış, birçok şirketlerin dosyalarını incelemiştir. İncelediği ve araştırdığı dosyalardaki usulsüzlükleri, eksiklikleri, artıları çok iyi tahlil eden bir tecrübeye sahiptir. Yaptığı en son Genel Müdürlük görevi ile de iyi bir yönetici olmuştur.
Elbette Genel Müdür iken, İktidar'da kim varsa, hangi siyasi parti varsa onların da baskısı ve emri altında çalışmıştır. Üzerinde birçok yönetici vardır. Her
kararı kendisi istediği gibi alamamıştır.
Şu an Allah aşkına Valiler, Bakanlar, Genel Müdürler vs. istedikleri kararları kendileri bağımsız, hür iradeleri ile alabiliyorlar mı? Deprem felaketinde gördük ve yaşadık neler olduğunu!
Ancak, şimdi Cumhurbaşkanı olduğunda, Kılıçdaroğlu son kararı verecek kendisidir. Cumhurbaşkan yardımcıları ile istişare yaparak alacakları kararları uygulayacaklardır.
Kılıçdaroğlu, şu ana kadar hiçbir zaman devletin imkânlarını kullanıp, kendi
menfaatine bir kazanç sağlamamıştır. Böyle bir şey duyulmamıştır. CHP'nin başına geldiğinden bu yana da elbette herkesin hakkı olduğu gibi, kendisi de Başkanlık koltuğunda oturabilmek için mücadelesini yapmış, delegeler tarafından desteklenmiş ve bugünlere gelinmiştir.
Kılıçdaroğlu'nun Dini inancı şöyle olabilir, böyle olabilir. Kökü, sülalesi,
gelmişi, geçmişi de kimseyi ilgilendirmez. Önemli olan ülkeye, millete iyi
hizmet yapabilmesidir. Devleti koruması, Bayrağımızı gönderden indirmemesi,
Ezanların Minarelerden susmamasını, terörün kökünün kurutulmasını, milletin
refah düzeyinin arttırılmasını, ekonominin canlanmasını, yatırımın artmasını,
ihracatın çoğalmasını, ithalatın azalmasını, yoksul ile zenginin arasındaki
uçurumun azalmasını sağlamasıdır.
Kimse merak etmesin, din elden gitmez. İnançlar insanların
içlerindeki derin duygulardır. O duyguları kimse yok edemez. Önemli olan ülke
elden gitmesin.
Daha önceki dönemlere baktığımızda, iktidar partilerinin hiçbir
zaman ömürleri 10 yılı geçmemiş. Hatta on yıl bile iktidarda olan yok. AKP
Partisi çok uzun yıllar iktidarda kaldı. 20 seneyi aşkın bir zamandır
iktidarda.
Elbette İktidar olan ülkenin kalkınması için gereken ne ise
yapacak. Yapmak zorunda. Ancak, yaptıkları yeterli mi, değil mi, bu
yapılanlardan kimler zarar görüyor, kimler karlı çıkıyor işte bu da önemli.
Şu an bir gerçek yaşıyoruz. Ülkemiz tarım ülkesi olmasına
rağmen, pazarlardaki mallar belli. Soğanın kilosunun kaç lira olduğu belli.
Halkın alım gücünün gittikçe eriyip, yok olduğu belli. Kiraların olabildiğince
arttığı, ev sahibi olmanın imkânsızlaştığı, bir dönem yaşıyoruz.
Demek ki sevgili okurlar, bir yerlerde bir yanlışlıklar var.
Kadına şiddetin arttığı, kadınların haklarının verilmediği,
İran, Taliban zihniyetinin hortladığı bir dönem yaşanıyor.
Atatürk’ün ektiği tohumlar filiz vermeye başlamışken, o
filizler kökünden sökülmeye, yeşeren ve çiçek veren ağaçlar, kesilmeye,
kurutulmaya terk ediliyor.
Devleti iyi tanıyan Kılıçdaroğlu’na bir şans verilmeli.
Eğer, Kılıçdaroğlu ve beraber oldukları ekip te, söylediklerini vaat
ettiklerini yapamaz ise, halkın iradesi her zaman güçlüdür, bir dahaki dönemde
oylarını vermezler ve onu da iktidardan indirirler.
Halk şunu düşünmeli. Tamamen bağnaz bir şekilde bir partiye
körü körüne bağımlı olmamalı. İktidara gelen parti iyi idare edemiyorsa,
halkını, milletini, devletini, gelecek nesilleri düşünmüyor ve gereken
kalkınmayı sağlayamıyorsa, derhal oy sandığında oylarını vermeyerek, onu
iktidardan indirmeli, yerine yenisini getirmeli. İşte Demokrasi budur.
Seçimlerde hile ve şer olmamalı. Halkın iradesine saygı
gösterilmeli. Adaletli bir seçim yaşanmalı.
14 Mayıs seçimleri inşallah ülkemiz ve milletimiz için
hayırlı olur.
Rukiye Demir
24.04.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder