Ahmet Kılıçaslan AYTAR
Türkiye, 29 Mart'ta Fırat Operasyonu'nun tamamladığını ilan
ettiğinde;
Askeri kaynaklar,Türk ordusunun üç temel hedefini atladığını
bildirdi.
1-Operasyon 5 bin km.karelik bir alanda güvenli bölge
oluşturmayı hedeflerken sadece 2 bin 200 km .karelik bir alan kontrol altına
alınmıştı.
2-Suriye'nin Menbiç kenti, Kürtlerin kontrolündeki Suriye
Demokratik Güçlerinin elindeydi.
3-Türkiye sınırları boyunca uzanan YPG güçleri de
atılamamıştı...
*
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizi Suriye'de
sıkıştıracaklardı. Fırat Kalkanı'yla oyunu bozduk. Irak'ta Sincar,Telafer ve
Kerkük'üyle yeni tezgâhlar kuruyorlar. Onları da başlarına geçireceğiz"
diyordu.
Nitekim 25 Nisan'da TSK, Irak'ın kuzeyinde Şengal ile
Suriye'nin kuzeydoğusunda Karaçok Dağı bölgelerinde PKK'ya ait hedeflere hava
harekâtı düzenledi.
*
Türkiye, Rojava'ya hava harekâtının bilgisini 2 saat önceden
Genelkurmay'a çağrılan ABD'li ve Rus askeri ataşelere bildirdi.
ABD tepkilidir "Hava saldırılarının gerçekleşmesinden
bir saatten daha kısa süre önce bilgi verildi. IŞİD'e karşı savaşta bir
ortaktan ve müteffikten bekleyebileceğiniz türden bir koordinasyon değildi
" dedi.
Rusya, "Türkiye'nin IŞİD'e karada karşı koyan Kürt
güçlerine saldırdığı, yürütülen bu operasyonun kabul edilemez olduğunu"
açıkladı.
İran ise "Hangi hedef ve gerekçeyle olursa olsun
ülkelerin ulusal egemenliği ihlali, uluslararası kurallar ve hukuk normlarına
aykırıdır.
Bölgede istikrarsızlığın sürmesi ve güçlenmesine zemin
sağlar" dedi...
*
TSK'nın harekâtı, 16 Nisan Referandumu'nun şaibeleri
çerçevesinde,
1980 darbesinden bu yana ilk kez Türk demokrasisinin
uluslararası boyutta meşruiyetinin ciddi şekilde tartışıldığı sırada
gerçekleşti.
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, muhtemelen ABD veya AB ile
ilişkilerde iyi sonuç vermeyen dış politikayı araçsallaştırmaya devam ettiği,
Dikkatleri referandum sonuçlarından uzaklaştırmak için
Şengal ile Karaçok Dağı bölgelerine saldırmak gibi tavsiye edilmemiş sınır
ötesi maceralara atıldığı biçiminde algılandı...
*
Halbuki PKK ve uzantısı örgütler, Suriye operasyonlarını
Afrin- Rojava bölgesi-Irak arasında mal dolaşımını kolaylaştırma öngörüsüyle
yapmaktaydı.
Çünkü Rojava bölgesi Kürtleri, Cezire kantonunda ürettikleri
tahılı, pamuk, buğday, yağı ve yakıtı Batı Suriye'ye ve Afrin kantonuna
göndermek,
Irak'ın Peshkhabur kentine yapılan kuzeydoğu geçidiyle de
uluslararası piyasalara ulaşmak zorundadır.
Bu yüzden Şengal, Rojavalı PKK ve uzantısı örgütler için
Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nden bağımsız hareket etmek ve Irak- İran'a ticaret
koridorunda olması nedeniyle stratejik önemdedir.
*
Bu noktada, Suriye Kürtleri daha fazla bağımsızlık isteğine
rağmen yakın vadede ekonomik çıkarlarını güvence altına almak için Esad
rejimiyle anlaşmalar yapmak konusunda isteklidir.
Nitekim Kürtlerin bu operasyonları yapabilmesi de hâlâ Esad
rejiminin iyi niyeti gerekiyor.
Ama Kürtlerin aynı istekliliği;
Bir yanı devletçiliğe, diğer yanı dini mitolojilere ve dini
ideolojiye dayanan karmaşık bir yapı olan,
Üstelik bir devlet ya da bir ideoloji olarak nasıl
davranacağı bilinmeyen İran'a da gösterme hali;
İsrail ve ABD emperyalizminin tüylerini diken diken
ediyor...
*
Çünkü İsrail ve ABD; İran'la karşı karşıya kalırlarsa Orta
Doğu'yu herkese kaybedeceklerini,
Tahran'a Irak, Suriye ve Lübnan'da yerleşim vermek zorunda
kalacaklarını,
Halbuki ideolojik rejimlere yerleşme imkanı verilirse,
onların daha fazla şey kazanmak için iddialarını savunmaya devam edeceklerini,
Sonuçta bölgede onlarca yıldır devam eden çatışmalar ve
savaşlara yeni bir yol daha açılacağını düşünüyor.
*
O yüzden İsrail ve ABD emperyalizmi, Orta Doğu'da
sürdürülebilir istikrarlı bir statükonun oluşturulmasında;
İran ve Suudi Arabistan'ın siyasi alanda yaşadıklarından,
Sünni Araplar ile Şiiler arasında bölgesel bir anlaşmaya varmanın
çok uzağında olunduğu gerçeğinden hareket ediyor.
*
Bu bakımdan,
1-İsrail'in kumandasında ve Arap Ligi himayesinde NATO
uzantısı ortak bir Arap Savunma Ordusu,
2-Terörle mücadeleye yönelik Suudi Arabistan merkezli ve
nüfusunun çoğunluğu Sünni Müslüman ülkeler arasında savunma paktı benzeri bir
koalisyon oluşturulmuştur.
Bu suretle;
1-İsrail'in çıkarlarına hizmet eden Sünni Arap ülkelerinin
tutum ve politikalarında ortaklık sağlanmıştır.
2-Suudi Arabistan'ın, İran'ın Şii hilâliyle yayılma
stratejisine karşı Şiiliğin bulunduğu her yerde etki alanını arttırması ve
Şiiliğin yayılmasına karşı kalkan oluşturmasının önü açılmıştır.
3-Ortadoğu'daki güç merkezi Suudi Arabistan ve İran arasında
dağıtılırken, bölgede Sünni Arap ülkeleri ordusunun gerektiğinde doğrudan
doğruya Şii İran ordusuyla karşı karşıya kalması öngörülmüştür.
*
Şimdi ABD Başkanı D.Trump, Rojava ile ilişkileri yeniden
şekillendiriyor.
ABD, mevcut Rakka operasyonu ve devamında Kürtlerle birlikte
İŞİD'e karşı savaşmayı taktik açıdan mantıklı bulsa da,
Bir süre sonra Kürtlerin sırtından İran'ın bölgede
yerleşmesi olasılığının dahi stratejik açıdan zararlı olacağını düşünüyor.
İŞİD'e karşı tek etkili güç olan PKK uzantısı YPG/PYD'ye
alternatif olarak, ABD askerleriyle güçlendirilecek Sünni Arap güçlerinin öne
sürülmesi öngörülüyor.
*
Nitekim Türkiye ki; NATO uzantısı kurulan ortak Arap Savunma
Ordusu'nun bir üyesidir.
Tahran'ın "Şii Hilali"yle Rojava'da olası yayılma
stratejine karşı,
Irak'ta Şengal ve Suriye'de Karaçok Dağı bölgelerinde PKK'ya
ait hedeflere hava harekâtı düzenlemiştir.
Bu suretle Washington, İŞİD'le mücadelede öncelik verdiği
YPG/PYD ile birliktelik sürecinde Ankara ile ilişkilerin gergin
kalması taktiğine son vermiştir.
Türkiye ise PKK ve YPG/PYD ile mücadelede ABD'ye yük
getirmeyeceğinin mesajını vermiş bulunuyor.
*
Sonsöz;
1-İsrail'in askeri stratejisi gereği, İsrail'in
çevresinde güvenli bir bölgenin oluşturulmasında; Türkiye vasıtasıyla
İran'a bir güç gösterisi yapılmıştır.
2-İsrail'e en uzak mesafedeki füzelerin bertaraf edilmesi
için düşman devletler sınırları ötesinde koruma daireleri oluşturulması esasına
yönelik olarak da;
İşte Kuzey Irak'ta Bağımsız bir Kürt Devleti'nin yolu
açıktır.
3-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İslamcı Cihadizm'in
önderi değil bir demokrat olmasını düşünmek boştur.
4-PKK ve uzantısı terör örgütlerinin sonu görünüyor.
5-Rusya, şu dakikada İslamcı Cihadizm ideolojisi ve bu
ideolojiden neşet eden terör örgütlerinin yok edilmesinde ABD ile stratejik
ortaktır.
6-ABD Temsilciler Meclisi ve Senato'da kabul
edilen "İran Yaptırımlar Yasası"nın 10 yıl daha uzatılması
kararı doğrultusunda İran'ın tecridi güçlenerek sürüyor. // 28.4.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder