19 Mart 2014 Çarşamba

ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ-18 MART 1915, Ayten DİRİER

ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ-18 MART 1915
Ayten DİRİER
İtilâf Devletleri gururla girdikleri Çanakkale Boğazını geçemediler...
*SAVAŞIN NEDENLERİ
    Deniz ve Karada cereyan eden Çanakkale Savaşları yalnız Türk Tarihinin değil Yakın Dünya tarihinin de en önemli olaylarından biridir. Avrupa Devletlerinin ekonomik, siyasal nedenlerle Üçlü İtilâf(İngiltere-Fransa-Rusya) ve Üçlü İttifak(Almanya-Avusturya Macaristan İmp-İtalya) adıyla kamplaşması kaçınılmaz olarak 1914’teI.Dünya Savaşına yol açtı.
    Çanakkale saldırısı; Üçlü İtilâf lideri İngiltere’nin Bahriye Bakanı  W.Churchill  ile Harbiye Bakanı Lord Kitchener’in; Üçlü İttifak üyesi Avusturya  karşısında  geçici başarı   gösteren yandaşı Rusya’nın, Üçlü İttifak lideri Almanya ile anlaşıp,  İstanbul ve Boğazları ele geçirerek savaştan çekilme tehlikesi karşısında,  hazırladıkları çok yönlü bir plândı.
    Görünürdeki nedeni;   Rusya’ya  yardımda bulunmak,   silah ve cephane sağlamak,   onlardan  da    g ı d a    maddesi  almaktı.   
    Asıl  nedenler  ise; Boğazlar  ve  İstanbul’u ele geçirerek  Osmanlı  İmp’luğunu savaş  içinde çökertmek,  böylece  Süveyş ve Hindistan Yolu  üzerindeki Türk baskısını kaldırarak,  Balkan  Devletlerini de İtilâf Devletleri saflarına çekmekti.
    Durumu sezen Ruslar, İngiltere ve Fransa’ya birer nota vererek, Boğazlar’ın  kendilerine  ait  olduğunu  12 Mart  ve  10 Nisan  1915   anlaşmalarıyla onaylattılar.
    İngiliz kurmayları, Balkan mağlubu Türk askerlerinin, İtilaf Donanmasının görkemi karşısında kaçacağını düşünerek, harekâtı  kısa  sürede, başarıyla tamamlayacaklarını tasarlamışlardı.  Oysa  bu  tasarıyı  bozacak  iki  etken göz önünde tutulmamıştı:
-Balkan  yenilgisinin  utancını silmek isteyen  Türk  askerinin  can  siperane savaşması   ve   Balkan  Savaşı’nda   Çanakkale   Boğazını   koruma   görevi sırasındabölgenin topoğrafik haritasını çıkartan Mustafa Kemal  gibi  bir dehanın başında bulunması.
-Cephe Komutanı  Liman  Von  Sanders’in   s i n s i   plânı;  İtilaf Devletleri’nin büyük  bir  kuvvetini  Çanakkale’de  uzun  süre  oyalayarak, Almanya’nın  yükünü azaltmaya  çalışması. M.Kemal’in  bütün girişimlerine karşın,  İtilaf  Kuvvetleriyle  saldırı anında değil, karaya  çıktıktan  sonra  savaşa girişildi. Böylece Türk askeri yaklaşık 10 ay Almanya  için  savaştırıldı.

*SAVAŞ  ÖNCESİ
    Çanakkale Boğazı savunması, girişten itibaren “Dış-Orta-İç Tabyalar” olmak üzere üç savunma grubu halinde düzenlenmişti. Boğaz kıyıları boyunca 20 tabyada, çoğunluğu kısa menzilli ve eski model, 170 adet top konuşlanmıştı. Üçlü İtilâf koalisyonunun savaş gemilerinde çoğunluğu büyük çaplı uzun menzilli 247 adet en modern toplar bulunmaktaydı. 

    İtilâf Donanmasının Akdeniz Başkomutanı Amiral Carden, Kara ordusuna gerek duymadan Boğazı geçerek İstanbul'a girmek için hazırladığı üç aşamalı saldırı plânıyla, hedefine bir ay içinde ulaşacağını hesaplamıştı.
    İlk olarak, 3 Kasım 1914 günü 7 zırhlı ile Bozcaada'dan Boğaz'ın ağzına doğru birkeşif taarruzu yaptı. İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyalarını havan topu ile dövdüler. Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar.
    İkinci saldırı,  24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü. Denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri aşarak Boğaz'a girdi. Yediyüzelli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on'u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü.
    Üçüncü saldırı, Limni adasının Mondros Limanında toplanan İtilâf Donanmasının  19 Şubat 1915 tarihinde başlayıp, 7 gün sürdü. Türk topçusunun atış menzili dışından yapılan bombardımanlar etkili oldu. 19 top ve Boğaz girişindeki tabyalar kullanılamaz hale geldi. Öğleye kadar uzun menzilli bir bombardımana girişen İtilaf Donanması Boğaz'a iyice sokuldu. Tabyalarımız akşama doğru düşman savaş gemilerine karşılık verdi. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman donanması oldukça bocalasa da, 26 Şubat günü boğaza girdi. Orta bölümdeki Türk tabyaları 8 saat süreyle kesintisiz bombardımana tabi tutulup sarsıldı.
    Bu başarılar üzerine Amiral Carden, Londra'ya çektiği bir telgrafta, 14 gün içerisinde İstanbul'a ulaşabileceğini müjdeliyordu. Yaptığı hazırlıklara göre son darbe 18 Mart’ta indirilerek, İstanbul yolu açılacaktı.

*18 MART 1915 DENİZ ZAFERİ
    İtilâf Devletleri Donanması, Lodos fırtınası nedeniyle plânladıkları gibi ilerleyemiyor, nihai amaca ulaşamıyordu. Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi. Yine başarılı sonuç alınamayınca İtilâf Donanmasına komuta eden Amiral Carden görevden alındı. 17 Mart 1915 günü yerine Amiral de Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donan­mayla Boğaz'a saldıracağını, yakında İstanbul'da olacağını Londra'ya bildirdi.
    17/18 Mart gecesi Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı boğaz'a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği Dnz.Binbaşı Nazmi Bey ile  Dz.Yzb. Hakkı Bey’in Nusret mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz'a on birinci hat olarak döşendi. Boğaz'daki mayın sayısı on bir hat olarak 400'ü aşmıştı.
    18 Mart 1915 günü, İtilâf Donanması dönemin en ünlü 18 savaş gemisiyle saat10.00'da boğazı yarıp geçmek üzere iki hat halinde girmeye başladı.
 I.Hat                         II.Hat
Quen Elizabth         Suffren
Agamemnon            Bouvet
Lord Nelson            Charlemagne
Inflexible                 Gaulois
Triumph                  Cornwallis
Prince George         Canopus
                                 Vengeance
                                 Irresistible
                                 Albion
                                 Ocean
                                 Swiftsure
                                 Majestic

    İlk atışı Triumph zırhlısı, Çanakkale'ye 12 Km. mesafedeyken saat 11.15'te yaptı. Türk savunma plânına göre, gemiler topçularımızın ateş menziline girinceye kadar beklenip, baskın tarzında ateş açılacaktı.
    Rumeli Mecidiyesi ile merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Düşmanın yaklaştığını görenDardanos bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos'a saldırdı. Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu. Bu aradaMesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu. Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladılar. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu.
    Saat 12.00'ye geldiğinde orta kesimdeki 3 tabya ağır hasar almış, ama ayakta kalan diğer topçuların hedefini şaşmayan atışları Agamemnon zırhlısının çelik yeleğini parçalamış, İnflexible zırhlısının komuta köprüsünü uçurmuştu.
     Türk topçusunun direnişine rağmen, İtilâf Donanması Çanakkale'ye 7 km. kadar sokulmayı başarmıştı. Savaşın en şiddetli anlarının yaşandığı öğle vaktinde Türk topçuları Boğazı cehenneme çevirirken, İtilâf zırhlıları da kıyı şeridindeki mevzileri darmadağın ediyordu.
     Amiral De Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdüğü sırada müthiş patlamalar oldu. Türk ateşinden Fransız Gaulois zırhlısı aldığı ağır yaralarla saf dışı kalırken, Bouvet zırhlısı yırtılan çelik gömleğini yenilemek üzere geriye kaçtı. Nusret mayın gemisinin bir gece önce boğaza döşediği mayınlara çarparak 639 personeli ile birlikte limanın sularına gömülerek kaybolan Bouvet’in  imdadına koşan Suffren ve Gaulois zırhlıları da aynı akıbete uğradılar. Bunlara Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açmıştı.
    Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar.
    Saat 15.00'te İrresistible, 16.00'da  İnflexible, 10 dakika sonra Ocean zırhlıları, tam ileri atılacaklarken onların da ayakları Nusretin tuzağına takılarak battı. Inflexiblegüçlükle kurtularak römorkör yedeğinde İmroz'a götürüldü.
    Böylece 6 saatte 3 büyük zırhlısını kaybeden, bir bu kadarı da ağır hasara uğrayan gemilerini acıyla seyreden İngilizlerin ünlü Amirali De Robeck, saat 17.30'da kalanları kurtarabilme telaşıyla geri çekilme emrini verdi.

*SONUÇ
    İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı'nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale Kara Savaşları başlı­yordu. 25 Nisan 1915’te başlayan saldırıya karşı Türk ordusu, Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Arıbrnu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar'da destanlar yaratarak; Dünya Harp Tarihine geçen Kanije ve Plevne Savunma Savaşlarına Çanakkale’yi de ekledi. (Kara Savaşları başka bir yazıda işlenecek.)  
    İtilâf Kuvvetleri gururla girdikleri Çanakkale’nin geçilemeyeceğini anladıklarında iş işten geçmiş, siyasî gelecekleri ağır bir yara almıştı. Bu nedenle I.Dünya Savaşı sonunda İttifak Devletleri üyeleri arasında en ağır ateşkes ve barış antlaşmasını Osmanlı Devleti ile imzalayıp parçaladılar. Donanmadaki bir zırhlıya adını verdikleri Agamemnon’un Truva’daki yenilgisinden daha ağırına uğrayınca, Truva atından farksız hilelerle Arapları kandırıp. Osmanlı Devleti’ni güneyinde çökerttiler. Osmanlılar Truvalı Hektor’un intikamını alırken, kendi sonlarını da hazırlamışlardı.
    Çanakkale Savaşı’ndan üç yıl sonra İtilâf Devletleri harekâtı başlattıkları Limniadasının Mondros Limanında 30 Ekim 1918’de imzalanan ateşkeste tüm kinlerini kusarak kendi şartlarını dikte ettirdiler. Donanmaları 13 Kasımda İstanbul’a demir attığında, üç yıl önceki utancın yerini gurur aldı. O gün “Geldikleri gibi giderler!”diyen Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, onları ve kuklalarını dört yıl sonra Anadolu’dan sürerek, ebedi Türk yurdu olduğunu bir daha kanıtladılar…
   Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları’nda destanlar yaratan atalarımızın ruhları şad olsun…
***
                          BATI'NIN ÇANAKKALE HAYALLERİ
      
           Kartpostalın arka fonunda ağzında zeytin dalı tutan beyaz barış güvercini,beyazlar içerisinde bir Meryem Ana portresi ve kucağında fes ve haçlı Osmanlı çocuğu, önde de Batılı güçler. Bu propaganda çizim kartından amaç, Çanakkale Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin ortadan kaldırılması ve yeni doğacak olan devletin nasıl olması gerektiği konusunda Avrupa'nın hayal gücünü yansıtmaktadır. 
Çanakkale Savaşı sırasında bütün bu umutlar bir bir körfezin karanlık sularına gömülmüştü. Çanakkale'de büyük özveri ile vatanlarını savunurken ölen isimsiz binlerce şehidi rahmetle anıyoruz.
 *Kartpostalı Arşivinden gönderen Araştırmacı Yazar Doğan Bekin'e teşekkürler...
  

Ekleyen: MEHMET SAGLAM19 Mart 2014 Çarşamba &10:52
Ne kadar da apaçık ve yalın ifadelerle anlatılmış çocuklara ve gençlere zor gelen bu Çanakkale öğretisi. Emeğinize, bilincinize sağlık Ayten Hanım. Yeğenlerle ve dostlarla hemen paylaşıyorum. Derin saygımla... MS 
* 
Teşekkür ederim Mehmet Bey. Esenlik dolu, başarılı çalışmalar dileğimle...

Ekleyen: hüseyin durmuş19 Mart 2014 Çarşamba &09:31
Tarihi bir tarihçi ve usta yazardan dinlemek insana ayrı bir zevk veriyor. 
O günlerin kıymetinin anlaşılması dileğiyle. Tebrikler emeğinize, yüreğinize, çok sağolun. 
* 
Teşekkür ederim Hüseyin Bey... 18 Mart'ı mısralarda canlandıran kaleminiz daim olsun. Esenlikler dilerim.

Ekleyen: Aylin Kantarcı18 Mart 2014 Salı &21:14
Yıllar önce bize Çanakkale Savaşı'nı anlatırken bu savaşta eğitimli gençlerimizin çoğunu kaybettiğimizi, Cumhuriyetimiz'in bu nedenle ilk yıllarında çok zorluk çektiğini anlatmıştınız. Ben de çok büyük üzüntü duymuştum. Eğer bugün olmasaydı, Cumhuriyetimiz de olmayacaktı. Bugünümüzü Atatürk ve onun Mehmetçiklerine borçluyuz. Eminim bugün Atatürk ve Mehmetçikleri oralarda dolaşıyordur. + 
* 
Cevher beyinli kızım Bilgisayar alanında kariyer yapsan da, o günleri hatırlamana şaşmadım... Zekâ parıltısı yansıtan gözlerin, diğer arkadaşların gibi hep bendeydi... Çanakkale Zaferi, Balkan Savaşı'nın rövanşı, Kurtuluş'un müjdecisi oldu. Onları andıkça ruhları şad oluyor... Görevimiz de bu... Başarılı çalışmalar diler, sevgilerimi iletirim.

Ekleyen: Abdülkadir Güler18 Mart 2014 Salı &20:28
Çanakkale başlı başına büyük bir destandır. Bu güzel memleketi canlarıyla bizlere armağan eden tüm Çanakkale Şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anıyorum. Sizler de teşekkürlerimi sunuyorum. Emeğinize sağlık diyorum. Selam ve iyi dileklerimle... 
* 
Teşekkür ederim Abdülkadir Bey. Değerli kaleminizin bizim için çok önemli 18 Mart'ı işleyeceğinden eminim. Esenlik dolu selamlar, saygılar...

Ekleyen: lutfiye- paris20 Mart 2013 Çarşamba &21:30
ablacigim ellerine saglik cok guzel yazmissin pazar gunu Paris sercelleste yani calistigimiz eğitim merkezinde de Çanakkale programi vardı.Turkiyeden Ömer Dongeloglu gelmisti, ilahi gurubu hocamiz da Çanakkaleyi anlatti ve dolu dolu gecti. Allah orda butun yatanlara rahmet eylesin insallah, seninde eline yuregine saglik canim optum. 
* 
Neredesiniz ya? Beni çağırsaydınız günlerce Çanakkale'yi anlatırdım... Sevgiyle öperim... 

Ekleyen: Nadir Nabi Keskinbora20 Mart 2013 Çarşamba &15:14
Bu muhteşem zafer ile ilgili bilgilerimizi tazelediğiniz çok teşekkürler. Ayrıca Allah'ın lütfü olarak Türklere nasip olan Atatürk'ü ve yaptıklarını küçümsemeye yeltenen cahillere de verdiğiniz ders niteliğindeki bilgiler için teşekkürler. Hep var olun. 
* 
Teşekkür ederim Nadir kardeş... Gerçekleri söylemek, vicdan sahibi her insanın görevi... Başarılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder