Ertuğrul MAT |
DEMİREL VE BEDİİ FAİK
Ertuğrul MAT
27 Mayısa
giden günlerde, Dünya gazetesinde yazdığı yazılarla Demokrat Partiyi çileden
çıkaran Bedii Faik, 27 Mayıs’ tan sonra da devlet radyosundan da Yassıada’ ya
tıkılmış Demokratlara en ağır sözlerle hakaret etmişti.
1969
seçimlerinden sonra Adalet Partisi içindeki hizip kavgası yüzünden bazı Adalet
Partililerin Demirel hükümetinin bütçesine muhalefetle birlikte ret oyu
kullanması dolayısıyla Demirel istifa etmiş,
ama yeniden hükümeti kurmakla
görevlendirilmişti. O zaman TÜSİAD’lar
MÜSİAD’lar yoktu, Ankara’ya
tanınmış iş adamları dolardı..
Bursa’nın
tanınmış tüccarlarından Ahmet İpeker de Ankara’ ya gelmiş ve beni Büyük Ankara
oteline davet etmişti.
Kahve içerken
yanımıza Bedii Faik geldi. Bedii Faik
değişmiş, Demirel’i metheden yazılar yazıyordu. Adalet Partisi
milletvekillerinden bir muhtıracıyla tanışmak hoşuna gitmiş, hele O’nu çok genç
görünce de neşelenmişti.. Başladı anlatmaya, askerler huzursuzdu, darbe yapılıp
demokrasinin bir kere daha askıya alınması muhtemeldi. Dayanamayıp sözünü
kestim, ”Bunda sizin için endişe
edilecek bir şey yok; siz 1960 ihtilậlinde yaptığınız gibi yine radyo
mikrofonuna geçer, bize küfredersiniz. Hiçbir idare bunu sizden iyi yapacak
birisini bulamaz” dedim. Bu ağır
sözlere hiç kızmadı. Sakin bir sesle “ Ben işte o günahımın kefaretini ödüyorum ”
dedi ve aramızda kuvvetli bir dostluk
doğdu. Günler hızla geçti. 12 Mart 1971
‘de askerler darbe yaptı. O benim kızdığım Bedii Faik, 13 Mart 1971 günü öyle bir yazı
yazdı ki, unutmak mümkün değil.
“ Son
komutanlar bildirisi işte bu öfkeli yorgan yakıcılığın en dehşetli
örneğidir! Ve hiç fütursuz söyleyelim,
binlerce, on binlerce sol azgının, İtalya’da İtalyan ordusuna, Hindistan’da
Hindistan ordusuna yaptıramadıklarını, bir avuç solcu piç Türkiye’de dört
komutana yaptırmağa muvaffak olmuşlardır. Hazin olan budur. Yirmi beş yıllık demokrasi tecrübesi taşıyan
bir millete ağır gelecek olan elbette bu ! “
Darbeden
bir gün sonra bun u yazmak her kişinin değil; er kişinin kậrıdır
Demirel bunu hiç unutmadı ve hayatı boyunca Bedii
Faik’i en yakın dostu telakki etti.
Bedii bey,
Demirel’den 24 saat evvel hayata
veda etti.
Allah
ikisine de rahmet eylesin.
DEMİREL
ve İNCİ BABA
İnci baba
Ankara’daki ihale mafyasının lideriydi..
İhaleye
girecek müteahhitleri bir araya getirir, ihalenin müteahhitler tarafından
fiyatın çok kırılarak alınmasını engellerdi.
İhaleyi kimin kazanacağı İnci babanın yazıhanesinde belirlenir, karın
münasip bir kısmı ihaleye anlaşmaya
uygun olarak yüksek fiyat verip
kaybedecek müteahhitler ve İnci baba arasında paylaşılır. Senetler toplanır,
kasa ve yedd- i emin İnci baba olurdu.
12 Eylül
1980 ‘de ordu idareye el koymuş, Demirel
ve diğer liderleri eşleriyle birlikte Hamzaköy’ e yollanmışlardı. İşte o gün
İnci baba Kenan Evren’e bir
telgraf çekerek, bu mecburi ikamet kararını protesto etmişti..
Aradan
yıllar geçmiş, yasaklar kalkmış, Demirel
7 inci defa Başbakan olmuştu..
Bir yurt dışı seyahate gidecekti. Birden bire
hava alanında kendisini uğurlamaya gelen
kalabalığa dönüp, “İnci baba buraya gel !” diye seslenmişti.
Yanına
gelen ve elini öpen İnci babanın koluna girerek
foto muhabirlerine poz vermişti.
Sonra gazetecilere dönerek,“
Biz Hamzaköy’e gönderilirken, bu olaya
demokrasi adına Milli Güvenlik
Konseyi’ne telgraf çekerek itiraz eden sayın
İnci babayı görmezden gelirsem, kendime saygım azalırdı” demişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder